Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '10

 
Kategori
Öykü
 

Ihlamur Yaprağı (20)

Ihlamur Yaprağı (20)
 

Neşe sonunu göremediği uzun bir yolda seyir halinde gibi hissetti kendini. Gideceği yerde kendini karşılayacak olan Onur olsa uçarak giderdi ama kalbini burada nasıl bırakacaktı.. Avucunda telefonunu sımsıkı tutuyordu. Kendisinin aynı bu telefonun mekanikliğinde olmasını istiyordu babası... ama telefon bile ısınmıştı avucunun içinde nedense O hep buz gibi kalmıştı.

Onur'u aramak için gecenin sessizliğini bekliyordu nasıl söyleyecekti peki... Off çekti derin derin.. Sonra usulca odasından çıktı ve babasının yattığı odanın kapısına doğru iyice yanaşarak kulak kabarttı ve horlama sesini duyunca tekrar parmaklarının ucuna basarak odasına girdi sonra tüm gücünü toplayarak Onur'u aradı.

- Onur uyuyor muydun? Bugün olanlardan çok utanıyorum. Affet ne olur... derken yerin dibinden çıkıyordu sesi sanki kendi ruh hali gibi...

- Neşe olanlara bir anlam veremiyorum. Baban neden böyle bir tepki gösterdi. İnan düşünmekten gözüme uyku bile girmedi. Haketmedim o sözlerin hiçbirini...

- Haklısın. Bizim beraberliğimiz sana zarar verecek bunun farkındayım ve ben daha fazla üzülmeni istemiyorum. Seninle ayrılalım Onur!

Onur; Neşe'yi kalbinin çok özel bir köşesine yerleştirmişti. Ayrılmak demek kalbinin tümden sökülmesi demekti onun için.. Nasıl çarpardı ki onsuz bir daha. İçinde sanki bir an fırtınalar koptu ve haykırdı,

- Seni seviyorum hem de çok! Söylediklerini kulakların işitiyor mu senin! Nereden çıktı bu ayrılık! hemen pes etmek niye? Biz sevmedik mi birbirimizi! Ele ele verirsek herşey olur neden baştan yenilgiyi kabul edelim ki söyler misin?

- Bilmediğin başka şeyler de var Onur, babamı başka bir yere görevlendirmişler. Kısa bir zaman sonra Denizli'ye yerleşecekmişiz. Benim Ankara'da kalma gibi bir lüksüm yok.. Söyleyemem bile.. Öğrenim hayatım var ve babama mecburuz biz..

- Peki aramızda geçenler... yada benim öyle sandığım duygusal bağımız! koparıp atacak mısın?

- Onur lütfen beni anlamaya çalış.. Babam zaten seninle görüşmemi istemiyor. Sana zarar verebilir bu beni kat kat üzer.. Sana elveda diyorum. Seni üzmek istemezdim.

Onur duyduklarından şaşkına dönmüştü. Neşe Neşe diye seslendi ama ahizenin ucunda kimse yoktu. Çoktan kapatmıştı Neşe... Hem telefonu hem de yeni filizlenen gönül defterini...

Onur masaya yumruk atarak "Yeter artık! derken dudaklarını ısırıyor, kafasını ellerini arasına sıkıştırıyor, parmaklarının ucuyla alnını gözlerini ovalıyor, çatlayacakmış gibi hissettiği kafasına sıkıca bastırıyordu. Gözyaşları çoktan elmacık kemiklerinden süzülmüştü bile...

Ailesinden ölen her bir kişi acılarla savaşında dönüm noktası olmuştu. Yıkılmamayı öğrenmişti dualar ederek ayakta durmuştu. Ama hiç sevgilisinden ayrılmamıştı nereden bilebilirdi bu kadar zor olabileceğini..

"Güneşe doğma, çiçeğe açma, yağmura yağma" demek gibi bir şeydi Neşe'nin istediği şey... yani "severken sevme" kolay mıydı bu? Kara bulutlardan gülümseyen bir ışık olmuştu kalbine oysa şimdi o bulutlara gömülmüş gibi hissediyordu kendi.. Yağmak yağmak istiyordu hiç durmaksızın...

DEVAM EDECEK

Aysel AKSÜMER

04.06.2010

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..