- Kategori
- Siyaset
II. Abdülhamit’in Hal’et-i Ruhiyesi Ve Hafiyeler

Türkiye’de Osmanlı Tarihi konuşulduğunda eminim ki en çok tartışılan padişahlardan bir tanesidir, o. Bir kesim tarafından Kızıl Sultan denilerek yerilen, kimi kesim tarafından Ulu Hakan denilerek adeta efsaneleştirilen II. Abdülhamit’ten bahsediyorum.
Ben bu makalemde özellikle Abdülhamit’i yerenlerin iddia ettiği olumsuz eleştiriler üzerinde duracak ve konu hakkında ki fikirlerimi beyan edeceğim. Hiç kuşkusuz II. Abdülhamit’i yerenlerin üstünde durdukları ve en önemli eleştiri konusu bu zat-ı şahanenin aşırı sansürcülüğü, kuşkuculuğu ve bu gelişmelerin ortaya çıkardığı kendisine bağlı oluşturduğu Hafiye Teşkilatı’dır.
Rivayet odur ki; hafiyelerin ülke ve saray civarında fırıl fırıl dönerek padişaha istihbarat arz ettiği her zaman söylenegelmiştir. Bu zaviyeden hadiseyi analiz ettiğimiz de böyle bir sistemi oluşturan bir kişinin( hele ki bu kişi bir padişahsa) şüpheci olduğu kanısına varmak elbette ki mantıklı ve gerçekçi bir düşüncedir.
Fakat hadiseyi söz konusu dönemden önce ki devirlerden itibaren ele aldığımızda da karşımıza çıkan resimden çok o resmide kapsayan geniş bir tablonun karşımıza çıktığını bazen acı bazen şanslı bir şekilde tecrübe ederiz.
II. Abdülhamit Dönemi de böyledir. Bu dönemi anlamak için önce ki padişah ve topu topu üç ay vazife yapabilen V.Muradı anlamamız lazım. Neden üç ay vazife yaptığı sualinin yanıtı ise Sultan Abdülaziz’in bilekleri kesilerek şehit edilmesinin altında yatar. Çünkü V.Murat, Sultan Abdülaziz’in şehit edilmesinden sonra sürekli bir ölüm korkusu içinde yaşamış ve bu korku onun ruhsal vaziyetini de bozmuştur.
II. Abdülhamit’te vaziyeti sezmiş, V.Muradın arkasından idareyi adeta eline almıştır. O andan itibaren gölge bir padişahtır, aslında o.
Tüm bunlardan sonra idareye geçmesi de Meşrutiyet’i ilan etmesi şartıyla olmuştur. Fakat bir süre sonra dizginleri eline alır. Meclis’te ki tehlikeli yapılanma olan ve adeta gayrimüslimlerin çoğunluğu oluşturduğunu görerek bu yapıyı iptal eder.
Hatta gene rivayet odur ki; eğer bahsedilen meclis kapatılmasa idi, imparatorluğun o zaman parçalanacağı söylenegelmiştir. Kaynak olarak Türk Sultanları Ansiklopedisinde ki bahsedilen II. Abdülhamit Dönemi hadiselerini tetkik etmek yeterli olacaktır.
Hafiye ve sansür meselesinden de tekrar bahsedersek; II. Abdülhamit’in şikâyet edilen bu tutumuna sebep olarak Sultan Abdülaziz’in başına gelenleri ayrıca değerlendirmek daha doğru olacaktır.
II. Abdülhamit’in eğer kuşkucu, etkin hafiye sistemini ve sansürcülüğünü sorgulayacaksak bunu Sultan Abdülaziz’in başına gelenler ve V.Muradın bozulan ruh sağlığıyla birlikte değerlendirmek gerekir.
Hafiye Sistemi ve tatbik edilen ve şikâyet konusu olan sansürcülük böyle bir gelişmenin doğurduğu olumsuz gelişmeler olabilir, ancak.