Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Haber
 

İki başlık…

İki başlık…
 

Fotoğraf: www.hurriyet.com.tr


Bugünkü yazımı iki ayrı başlık altında yazacağım.
Birincisi; "Mehmetçik Vakfı" için yapılan kampanya sonucunda elde edilen gelirin Genelkurmay Başkanı’na iletilmesi sırasında Sayın Genelkurmay Başkanı’nın bir çerçeve içinde, Kırşehir’deki bir lisenin öğrencileri tarafından “Kan” ile yapılan bayrak konusu.

Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT, bayrağı konuklarına gösterirken "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Eğer uğrunda ölen varsa o toprak vatandır" demiş ve ilave etmiştir.

“İşte biz böyle bir milletiz.”

Bun açıklamanın ardından Kırşehir Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü, adı geçen lisedeki “Bayrağı yapan öğrenciler” hakkında soruşturma başlatmış.

Soruşturmanın gerekçesi de muhtemelen bu gençlerin her hangi bir örgüt üyesi olup olmadıklarını tespit amacına yönelik.

Anladığım kadarıyla lise öğrencileri kendi aralarında bir “Çete” kurmuşlar veya onların önlerinde “Abi” konumunda kişiler varsa bunu ortaya çıkarmaya çalışılıyor.

Tek başına “Kan” üzerinden konuya yaklaşır ve araştırmayı da bu yönü esas alarak yaparsanız, sonuç olarak olmayan bir “Çeteleşmeyi” ne yazık ki “Olur” hale getirirsiniz. Henüz lise öğrencisi yaşlarında olan bu gençlerin ne hissettiklerini anlamadan olayın üzerine “Soruşturma” boyutu ile gidilirse, “Bir heyecan ile” yapılan “Kan ürünü” bayrağın altından gelecekte gerçek bir “Çete oluşumu” yaratılabilir.

Peki, soruşturulmasın mı?

Eğer böyle bir kuşku varsa, olaya Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT bakışı ile yaklaşarak, yani “Bir anda oluşan heyecan” gözü ile yaklaşarak, ama genç lise öğrencilerine de hissettirilmeden yapılması gerekir. Yoksa “Hakkımızda soruşturma yapılıyor” havasına giren gençler yaratmanın bir faydası olmaz.

GELELİM İKİNCİ “BAŞLIK” KONUSUNA…

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL, Amerika seyahati dönüşünde uçakta bulunan gazetecilerle sohbet ederken "Benim tek sorumluluğum, birileri doğruyu söyleyemiyorsa bunları söylemektir" demiş…

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bu söylemi ile bulunduğu makamın gereğini ve “Tarafsızlık” ilkesi içinde Cumhurbaşkanlığı görevini yürüteceğini bir kez daha vurgulamış olmaktadır. Söylem yerinde ve doğrudur.

O zaman Sayın Başbakan’ın bazı kurumların Ankara’dan İstanbul’a taşınması konusundaki “Kanunsa kanun, çıkartırız. Kimseye de danışacak değiliz” yaklaşımını nasıl buluyor?

Bulunduğu makam itibariyle “Tarafsız” olan ve bunu da yukarıdaki sözleri ile bir kez daha vurgulayan Sayın Cumhurbaşkanı’nın görüşleri, millet için çok önemli.

Elbette ki “İktidar” böyle bir karar alırsa “Kanunsa kanun, çıkartırız” sözünün gereği olarak bir yasa çıkartılacak ve bu yasa onay için Cumhurbaşkanlığı makamına sunulacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı bu aşamada "Benim tek sorumluluğum, birileri doğruyu söyleyemiyorsa bunları söylemektir" sözüne uygun olarak mı davranacak yoksa Sayın Başbakan’a uyarak “Kanunsa kanun, çıkartırız. Kimseye de danışacak değiliz” söylemine ortak mı olacak?

Çünkü AKP dışında hiç kimse Cumhuriyetin temel kurumlarının başkent Ankara’dan İstanbul’a taşınmasına “OLUMLU” bir anlam yüklememektedir.

Gelecekle ilgili “Hiçbir siyasi kaygı taşımadığını” da belirten Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konular hakkındaki görüşlerini de öğrenmek istiyorum.

Tabi “Doğmamış çocuğa don biçilmez” demezse…

Evet, henüz çocuk doğmadı ama hamilelik devam ediyor ve günü gelince de doğacak…

Neden “Doğmamış çocuğa don biçilmez” derler, onu da anlamıyorum.

Doğmadan ölürse diye mi ki?

Dünya üzerinde sayımlama sonuçlarına bakarsanız, doğmadan ölen çocuk sayısı çok azdır. Genelde “ana rahmine düşen çocuk” doğar.

Sağlıklı, mutlu ve başarılı yaşar mı, orası doğduktan sonra belli olur.

Ancak, doğmadan “donu” hazır olursa, doğrar doğmaz giyer, hiç değilse hayata “Donsuz” başlamamış olur…

Sonuç olarak Sayın Cumhurbaşkanı, geçmişteki "Siyasi görüş doğruları"na göre mi söyleyecektir, yoksa Türkiye Cumhuriyeti devleti'nin anayasasında belirtilen "Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti" ile "ATATRÜK ilke ve devrimleri"ne göre doğruları mı?

14 OCAK 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara