Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İki farklı dünya!

İki farklı dünya!
 

Son bir haftadır gün dağlarda doğuyordu benim için. Derelerde, tepelerde, köylerde yaşanıyordu. Sabahın yedisinde yola çıkılıp, akşamın dokuzunda eve dönülen yoğun günlerin ardından satırlara dökülenler bunlar.

Oralarda yaşanan günler, kent yaşantımızda olanlardan çok farklıydı.Gündemde olan konularıyla, sohbeti kurulan olaylarıyla bambaşka bir dünyaydı.Çözüm bekleyen ya da insanların canını acıtan sorunlarda çok farklıydı. O derece ayrı bir dünyaydı ki, günler sonra kentte yaşadığım bu günde, ben bile çok uzağında kalmıştım günlük yaşamın.

Dün akşam, hektarlarca sahayı adım adım dolaşıp, günün yorgunluğunu alacak bir bardak çayı içmek için oturduğumuz köy kahvesinde, muhtarı ve köylü vatandaşlarımızı toplayıp kurduğumuz sohbetin en önemli konusu, köyün etrafına devlet tarafından yapılmak istenen ağaçlandırma çalışmalarıydı. Devlet milyarlarca para harcayıp, ağaçlandırma yapmak istiyordu istemesine ama, geçim kaynağı hayvancılık olan gariban köylü ise, hayvanlarını otlatacak yer derdindeydi. Bilmiyordu ki, oraya dikilecek kestane ve fıstıkçamı fidanları en geç on yıl sonra köyünün geçim kaynağı olacak ve çocuklarının geleceğini kurtaracaktı. Uzun uzun, yılmadan, bıkmadan anlatıyorduk,onların iyiliğine olduğuna ikna etmeye çalışıyorduk. Ama o kadar kendi hallerinde kalmışlar, o kadar yoksullardı ki, ellerindeki bir avuç hayvanın beslendiği sahalardan vazgeçmekten korkuyorlardı. Oysa, onlara hayvanlarını otlatacak kadar alan zaten bırakacaktı. Anlattık dilimizin döndüğünce, aklımızın erdiğince. Ara sıra günlük yaşamdan, çocuklardan da bahsettik bu sohbet süresince. Günlük yaşamda en önemli sorunları yol ve suydu. Yeni bir yol açtırıyordu köyün çalışkan muhtarı ve yeni su boruları döşetiyordu dağdan köye. Genelde 4-5 çocuklu aileler vardı bu köylerde. Çocuklar ilk üç yılı köyde okuyor, sonra taşımalı sistemle kasabaya gidiyorlardı okuma hevesiyle. Akşam olmuş, yola çıkmakta geç bile kalmış olarak vedalaşıyorduk. “Köyünüz için hayırlısı olacak göreceksin muhtar. Cesaretin için köylü sana minnettar kalacak “diyerek, yüreklendirip muhtarı, evimize dönmek üzere uzun olan yola koyuluyorduk.

Bu gün büroma gittiğimde ise, ne kadar farklı bir dünya vardı önümde. Bambaşka konular, can sıkıcı, üzücü olaylar gündemdeydi. Hangi birinden bahsetsem ki, günlerdir içinde yaşıyorsunuz zaten. Arazide çalışırken, telefonun çektiği ender anlardan birinde öğrenmiştim Hrant Dink’ in katledilişini. Bu gün gazeteyi açınca da çok saygı duyduğum İsmail Cem’ i kaybettiğimizi öğrendim. Oysa bu gün zaten acı bir gündü.Yıllar önce olmasına karşın hala “Uğurlar olsun,uğurlar olsun. Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun. Bir keskin kalem,bir kırık gözlük.Yürekli yiğitlere hatıran olsun” dizelerini her duyduğumda göz yaşlarıma hakim olamıyordum zaten. Bu günün acısı katmerlendi yüreğimde.

İşte böyle, aynı anda iki farklı dünyada yaşıyormuş gibi şaşkınlık içinde geçen bir gündü benim için. Aslında, çok daha güzel cümleler paylaşmalıydım, günlerce soluduğum temiz havanın ve dağlarda bana yoldaşlık eden çoban köpeklerinin dostluğundan sonra. Ama bunlar döküldü satırlara neyleyim ki!

 
Toplam blog
: 75
: 1357
Kayıt tarihi
: 27.12.06
 
 

Her daim doğa ile yaşayan biriyim.. Çünkü işim doğa ile iç içe olduğu gibi evimizde de doğa ile bera..