- Kategori
- Aşk - Evlilik
İki süper film/düğün birden…

Kedi kadın Carla ve Sarko'nun gözlerinin ışıltısına iyice bakın. Aşk budur işte! Oleyy!! Oleyy!!
Dün arkadaşım Nesli ilk haberi verdi: “Seda Sayan evlenmiş” dedi. Biraz suratını ekşitti, hoşlaşmadığını ilk 2 saniyede anladım. Sonra Türk Dış Politikası, siyaset, türban konularına daldık ve herr bir şeyi unutuverdik.
Seviyorum salak olmaya çalışan kadın olma çalışmalarımı…
Her neyse, şu anda gerçekten “İki süper düğün birden” coşkusunu hissediyorum iliklerime kadar… Ohh, evlenmişler işte… Sarko’dan böyle bir manevra bekliyordum, Seda bacım da 6. kez genç bir erkekle evlenecekti pek tabii… Hakkıdır bence, ama şu an aklımda Nihat Doğan’ın öfkeli ve köfte bakışlı hali belirdi. Kendini nereden atmakla meşguldür acaba, diye de düşünmekteyim…
Evet, sahiden ve en içten gelen hissiyatımla evlilikle ilgili güzel düşüncelerimin olmadığını söyleyebilirim. Hele isteme, kahve yapma, nişan, düğün ve insan öpme olayı tüylerimi en tepeye kadar zıplatıyor. Gelinliğinin içinde 100 ton makyajıyla saçmasapan halde göbek atan kadınlar –özellikle en eğitimli, akıllı olanlarını- gördükçe içim daha bir burkuluyor ve “sen de Brütüs” tadında bakış atıyorum. Oysa gelin demek, kadın demek masumiyettir, makyajın altına saklanmadan aşkı gösteren ve anlatan gözler ister her damat gelininden, ya da kadınından… Fakat en berber sarısı ve kara tenlere bürünmüş, solaryum fıçısı kadınlar içimi kıyıyor, eziyor, büzüyor… Altın sahibi olmak adına mı yapılıyor bu ucube geceler, diye düşünüyorum…
Düşünüyorum düşünmesine de böyle tatlı evlilik haberleri de beni pek mutlu ediyor. Biliyorum bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyen bakışlarınızı… Ve bu koşullar altında bile:( 26 yaş küçük bir erkekle evlenen Sayan ve bence dünyanın en güzel modeli (hem kedi, hem seksi, hem masum, hem de mavi göze sahip-beyaz teni de es geçmeyelim tabii) olan Carla ile evlenen Sarkozy’i gönülden kutluyorum. Nedenini sormayın, istemeyin, mutluyum işte, var mı diyeceğiniz?
Böyle radikal aşk kahramanlarını seviyorum, çünkü… Göğsünü gere gere dolaşan ve aşk kelimesine tutkun insanların her yaptığını daha bir seviyorum. Aslında evlenmeleri değil, aşk yaşamalarındaki inatları mutlu ediyor beni…
İmza, mimza, başka birinin soyadı zaten hoşlaşmadığım şeyler… Ama konu aşkta durunca ve gözleri ışık saçan insanları gördükçe pek bir çoşuyorum, mutlu oluyorum ve her bir foto karelerine bakmak geliyor içimden…
Bakıyorum da… Kim ne derse desin aşkın önüne geçilmez ışığı hepimizin hayattaki en büyük isteği. O ışık, o çoşku, kadın belinde dolanan eller ve birbirinde gezinen bakışları çook seviyorum…
Kimse kızmasın, darılmasın ama bu iki düğün haberi, görselleri ve çoşkusu pek mutlu etti beni…
Mor çatı tepene mi düştü diyen Zuzu ve Mo, -yapmayın kızlar, böyle dediğinizden eminim ben:)- sizin düğünleriniz ve olası durumlardaki hallerinizi her şeyden ayrı tutuyorum tabii ki…
Kafamda sağlam duruyor, yerinde. Kızmayın dostlar, Safiye’niz böyle işte, biliyorsunuz…
İki süper düğün-evlilik modelini görünce içimden geldi bunları yazmak sadece…
Evlilik konuları ilgimi çekiyor çekmesine ama kelimenin kendi bir türlü ilgimi çekmiyor yine:)
Not: Nesli, kızma bana olur mu? "O kadar konuştuk bu konuları" dediğini duyar gibiyim; ama ne yapayım kıramadığım savunma mekanizmam yine devrede:( Biraz daha tamirat mı lazım, ne dersin??