Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

dila emral aydın...dila'nın kalemi

http://blog.milliyet.com.tr/dilaninkalemi

07 Nisan '09

 
Kategori
Deneme
 

İkimizin de yüreği kanıyor

İkimizin de yüreği kanıyor canımız sıkkın Keyfimiz yok, ikimizde insanız olabildiğimiz, olması gerektiği kadar insan. İkimizde umutlarımızın peşinden koşuyoruz bazen aceleci adımlarla bazen de takati kesilmiş sık nefesli duraklarda hüsran kokuyor ortalık darmadağın korkularla. Umutlarımız yarınlarımız bekleyişlerimiz ve ya evde yoksa endişelerimizle kıvranıyoruz kimlerle şüphelerimizle eriyor güvenlerimiz ve yok ediyor kendi kendini imhaya hazır yüreklerimiz. Oysa o kadar zor da değildi sonsuza dek sürebilirdi beraberliğimiz tek yöne gidiş biletlerinin ardından uğurlamak olmazdı düşlerimiz. Şimdi nerede değilsek orda olmak istiyor bedenlerimiz ve arıyor birbirini nefeslerimiz bir ağıt ardından karışıyor birbirine gözyaşlarımız sessiz, sessiz. Şimdi çaresiz içimizi döker, döker ağlarız, yalnızlığa bir kadeh, bir kadeh daha kaldırırız, bilmeyiz ki kendimizi kandırırız. Baktığımız her yerde bir parça sen, bir parça ben varız, ama yeminler var aramızda ne sen dönersin ne ben birbirimize uzaktan bakarız. Geceyi sabaha ellerimizle bağlarız arka arkaya her saate uykusuz kaygılarımızı iliştirir bir sen bir ben yazarız. Söylenemeyenleri söyleyemediklerimizi söyleriz satırlarımızda birbirimize ve gizli keşkeler saklanır her sözcüğe dilimiz varmaz gerçeği yazmayız. Bir gurur esaretinde hasrete mahkûm edilmeye razıyız sanki cesaretimizi artık kullanmayız, kullanamayız öyle ya, biz ikimizde insanız olması gerektiği kadar hata yapacağız.

Ben en iyiyi, en doğruyu, en güzeli taşıyorum demek faydasız göstermek lazım söylemeden mutluluğu tattırabilmek anlamak anlaşılmak sabret derken sabredebilmek güvenmek belki de en güzel anlatımla bir soğanı paylaşmak olmalıydı sevdamız.

Geç kaldık…

Bir daha hangi istasyonda yakalarız böyle bir yolcuyu nerede rastlarız? Uzak ihtimallerde yaşamak boşuna düşleri süslemek şimdi avunmalarımız. Olmayacağını bildiğimiz yalancı hayallerde yaşamak istediklerimizi anlatmalarımız, merak ediyorum ne kadar sürecek ayrı mahallelerde yangınlarımız.

En kötüsü gururumuzun sevdamıza üstün gelmesi öyle değil mi? Oysa belki bir telefonun tuşlarında mutluluk gizli ya da Tanrı’ya bir yürekten sesleniş birleştirirdi bizi.

Ama yapmadık… Susmayı ve yazmayı sadece yazmayı seçti ellerimiz.

Acı çekip kanamalarımızı seyretmeyi seçtik uzaktan ve kısa aralıklarla inlemeyi seçtik.

Yanıldık ikimizde.

Yanıltmaya çalıştık birbirimizi sensiz de yaşayabilirim dedik ve olmayacağını bile, bile yangınlarımızı söndürmeyi seçmedik.

Yıllar hızla geçmeli yaralarımız iyileşmemeli yaşlanmalıyız ikimiz de, bir sokakta rastlamalıyız birbirimize son bir kez görmeli ve birbirimize hasret gitmemeliyiz.

Beni anlamaya sabrın olur mu yıllar sonra? Yoksa bu günkü gibi konuşturmaz mısın?

Ya da zamanımız kalmış mıdır? Mutlu olabilir miyiz? Ya da yüreklerimiz kaldırır mı bundan sonra?

İkimizin de yüreği kanıyor canımız sıkkın.

Olmasın... İzin vermeyelim olmasın.

Mutlaka, biliyorum Her bitiş bir deprem Her umut bir başlangıç, insanız işte biliyorsun başka bir şey gelmiyor elimizden dön, dön, dön ne olursun...

Esenlikle ve sevgiyle...Melekler öpsün yüreğinizden...

DİLA EMRAL AYDIN

İZMİR KARŞIYAKA

2007

 
Toplam blog
: 14
: 827
Kayıt tarihi
: 14.01.08
 
 

Amatör bir yazar dünyası mavi içinde sevgi ve yürek sesleri var. 01.03.1962 İzmir doğumluyum. İzmir..