- Kategori
- Deneme
İkiyüzlü belki...
Çoğalsam bir belkiyle, tüm sokaklarım kuzguncuk denize açılan...
“ Hafta sonu oradayım “ , “ Belki görüşürüz ” dedi adam,
“ Uygun olursan ve istersen “ dedi kadın…
Çünkü biliyordu kadın,
Aralarındaki arkadaşlık dostluğa dönüşecekse, dostluk uzun soluklu olacaksa;
Soru yok. Merak yok. Dün yok. Yarın yok. Neden yok. Niçin yok…
Anlattığı kadarıyla yetinecek.
Duvarlarında ona açtığı kadar yerde tutunacak.
Bir hücre evi kurallarının geçerliliğinde yaşanacak paylaşılanlar,
Ve güvenilecek bir yoldaşa dayamışçasına sırtını…
Düşündü kadın,
Sevmiyordu ikiyüzlü kelimeleri, taşıdığı anlamlarla vurabilirdi insanı beklemediği bir anda…
İşte bu da onlardan biriydi.
Belki…Belki…
Ucu açık sorular gibiydi, herkesin cevabı kendini arttırır ya da eksiltir ya… İşte bu beş harf iki hecelik kelimenin getireceği bilinmezlik de ya çoğaltacak ya da günübirlik bir acı daha yükleyecekti Haziran zamanlarına…
............Çoğalsam bir belkiyle,
Tüm sokaklarım Kuzguncuk
Denize açılan…
Panjurlarına gülümsemen konacak
Tarçın buğulu evlerin…
Uzun sürecek halaylara duracak gözler
Serinlerken gölgelerimizin keşfinde............
Görüşürlerse
Masalının yeniyetme düşleri olurdu bu coğrafya…
Görüşmezlerse
Masalbozumu şaraplarına yatırırdı kırık düş ( ünce ) lerini… Sabaha buruk ama karası kızıla dönmüş bahanelerle uyanırdı nasılsa…
Sonra
Bekleme sarhoşluğu geçsin diye,
En köpüklüsünden bir öyküye dönüştürürdü yaşadıklarını. Yazdıktan sonra, sayfaları kapatıp tekrar açarak en sahicisinden uydurmalarla bir öyküfalı bakardı kendine; her kelimesini üç vakte kadara yükleyerek; her cümlesini hanesine kısmet varsayarak; her paragrafını iki uzun yola çıkartarak ve öykünün son cümlesini sevinç gözyaşı niyetine damla yaparak…
Ama
Görüşürlerse
Ki
Belki içinde bir ihtimal,
Mutlaka
Yüreğinin sararmış bir fotoğrafını isteyecekti, yalnızlığın keşif haritası niyetine…
Ama
Görüşmezlerse
Ki
Belki içinde bir ihtimal,
Çocuksu bir şaşkınlıkla yüreğinden kayıp duran yıldızları seyredecekti
Ve
Yine de gelecek sefer için bakire bir dilek tutacaktı, bu yıldız kaymaları bitmeden…
Ama
Hiç kimse,
Hiç kimse
Bilemeyecekti önce kimin yüreğindeki yıldızların kaydığını…
Sevtap Özkahraman
(Haziran 2010 / Ankara)