İktidar… Bu manşete iyi bak, tam oku…

İktidar… Bu manşete iyi bak, tam oku…

Senin, benim, onun, bunun…

Elimizde bir yetkimiz veya bir gücümüz olsa, kökünü kazımak üzere o dağlara çıkar, o yuvalanma yerlerini toprağa gömer, bugüne kadar yaşanmış acıların hepsinin hesabını sorarız…

Elbette bunu yaparken, “Yüreğimizi oyan” duygularımıza kapılıp, onlar gibi insanlıktan da çıkmamız gerekebilir belki, çünkü yaşananların “İnsanlık” açısından hiçbir anlaşılır tarafı yok…

Bugün sabah…

Yine yandık, yine acılar yaşadık. Başbakan, Kazakistan gezisini iptal etmiş, Cumhurbaşkanı “İntikamımız ağır olacak” demiş, TBMM Başkanı, toplanan “Anayasa bilmem ne komisyonu” toplantısında “Yeni anayasa için her şeye rağmen devam edeceğiz” lafı etmiş…

Yurtdışı seyahatlerden, ikide bir “Bağ yolu” yaptığı ve “Özel uçakla” gittiği İstanbul’daki “Saray’daki Çalışma Ofisine” taşınmaktan vakit bulup da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Başşehrindeki” makamına bir türlü oturamayan sayın başbakan…

Bu kanın hesabı, elbette dökenlerden sorulacak. Ancak siz bizlere, yani “Millete” karşı nutuk çekmeyi bir kenara bıraksanız da biraz da iş yapsanız… Biraz da milletin sorunları üzerine eğilseniz…

Benim sigaram, benim içkim ve benim hangi arabaya bineceğim hakkında “Öğüt” veya “Öneride” bulunacağınıza, yerinizde otursanız da ülkenin en büyük sorunu üzerinde bir “Güncelleme” yapsanız…

Daha vakti gelmedi mi?

Bütün siyasilere ve TBMM çatısı altındaki tüm milletvekillerine sesleniyorum…

Akan kanın oluşturacağı sel, sizi de yutar, unutmayın…

Hele…

PKK, KCK, DTP gibi “Terör oluşumlarını” destekleyen ve açıkça, hiç çekinmeden, aleni onlardan yana tavır koyan BDP milletvekilleri…

Özellikle sizlere sesleniyorum…

Akan kanın hesabını siz de veremeyeceksiniz. Özellikle sizi de “Kan seli” yutacak…
İktidar…

Dünyanın şurasında veya burasında yaşananları bırak, kendi ülkene dön…

Senin ülkendeki “Ateş”in yalazları, ülkenin her yanından artık görünür oldu… Sorunu “Kökünden” ve “Anladıkları dilden” çözmek için daha ne kadar şehit verecek bu ülke?

TBMM başkanlığında toplanan heyet…

Siz de şunu iyi bilin ve aklınızdan hiç çıkarmayın…

Bu ülkenin “Tek bir çakıl taşının” sınır dışına çıkarılmasına razı değiliz, gerekirse uğrunda da ölürüz. Sınırlarımız içinden, şu veya bu şekilde, ne şekilde ve ad ve tanımlama altında olursa olsun “Tek parmak miktarı” kadar da olsa hiçbir yere ayırmayız.

Bu, size millet olarak verdiğimiz “Son uyarı” olacaktır…

Bilesiniz, şapkanızı önünüze koyup aklınızı başınıza alasınız diye uyarıyoruz…

19 EKİM 2011
İBRAHİM PEKBAY