Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '13

 
Kategori
Felsefe
 

İlâhi huzur

İlâhi huzur
 

Her insan ayrı bir özgürlüktür. İnsan özgürlüğünden dolayı güzeldir. Kuşlar uçabildiği için güzeldir, kafese konulunca eski güzellikleri kalmaz. İnsanların da kafese konulunca güzelliği kalmaz, özgürlüğünü ister ve kimse ondan vazgeçmek istemez. Özgürlük nihai bir değerdir. Batı bilimi madde gerçekliğini savunsa da doğu felsefesi içsel benliğin gerçeğini kabul eder. Göremediğimiz, anlayamadığımız ama bizim var olduğumuz gerçeğini. Görünüş olarak sadece bir bedenimiz vardır, içimizdeki ruhumuz ise Tanrı’nın bir parçası, var oluş özgürlüğümüzdür.

Hepimiz evrenin birer parçasıyız. İsimsiz geliyoruz, bize çeşitli isimler veriliyor, etiketler yapıştırılıyor. Doğduğumuz andan itibaren çevreden kaynaklanan çoğunlukla olumsuz egolar (nefis) beynimize kodlanıyor, programlar yazdırılıyor ve bizler bu programlara göre hayatımızı sürdürmek zorunda bırakılıyoruz. Ruh ile ego (nefis) bir arada barınamıyor, sürekli çatışmalar yaşanıyor. Bizler bu dünyaya sadece kendimizi öğrenmek için geliyoruz. Yanımızda ve çevremizde bulunan tüm insanlar kendimizi tanımamız için sadece birer araçtır. Allah insanı insanla sınar. İnsan yalnız ve sessiz kaldığında kendi içsel doğasını izlemeyi öğreniyor. Eğer kendini bulduysan bütün okyanusları, gökyüzünü, yıldızları, çiçekleri, kuşları, evrende ne varsa her şeyi birlikte buluyorsun. Bu yola grup halinde, toplu olarak ulaşılmaz, tek başına ve yalnız ulaşılıyor. Allah; “ Ben sevdiğim kullarıma acıları, sıkıntıları, üzüntüleri veririm, bana daha çok yaklaşsınlar diye.” buyurmuştur. Bu acılar, üzüntüler egolarımızın (nefsimizin) azalmasını veya yok olmasını sağlar. Bu yaşadıklarımızla birçok sorun ettiğimiz, kendimizi boş yere üzdüğümüz sayısız olayın aslında ne kadar önemsiz, anlamsız olduğunu bu yaşadığımız acılar, üzüntüler sayesinde anlar, nefsimizden kurtulunca Tanrısal yanımız olan ruhumuzu özgürlüğe kavuşturup, ilahi huzuru yakalarız. Bu huzur kendiliğinden geliyor, tıpkı bahar geldiğinde kendiliğinden açan çiçekler gibi.

Ne zaman sessiz kalsak içimize bir hüzün çöker. Acı var oluşun, Tanrı’nın armağanıdır ve içinde gizli bir hazine saklıdır. Tanrı’nın bize verdiği her şeyi kabul etmeli, kucak açmalıyız. Yürek acıyla büyür. Acılar insana farkındalık kazandırır, derinlik kazandırır, benliğini zenginleştirir, bilgelik yolu açar. Bilgelik ancak acıdan ve kabullenmeden doğar. Acı ve sıkıntı yaşamamış insanlar genelde sığdır, bazı istisna kişilerin dışında onlarda bir derinlik göremeyiz. Onlar acının ne olduğunu bilemezler. Acı bizi duyarlı bir insana dönüştürür. Başkalarının acılarına karşı da merhametli, duyarlı olmamızı sağlar. Acılar insanı büyütür, kocaman yapar. 

 
Toplam blog
: 40
: 1920
Kayıt tarihi
: 22.01.09
 
 

1986 Bolu Eğitim Yüksek Okulu Mezunuyum. Sınıf öğretmenliği yapıyorum. ..