Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '07

 
Kategori
Spor
 

İlaç gibi geldi...

İlaç gibi geldi...
 

Eğer bu maç bir ay önce oynansaydı ve altın değerinde, hem de üstün oynayarak eze eze 1 puan alsaydık, tüm Türkiye şahlanırdı. Son günlerde yaşadığımız terör laneti spora bile damgasını vurdu, heyecanımızı, sevincimizi aldı götürdü. Turkcell Super Lig maçları sönük geçti, bu arada benim Fenerbahçe'den sonra favori takımım Sivasspor'u tüm kalbimle kutluyorum, canla başla çalıştılar ve ilk sıraya oturdular. İlk maç tartışmalı idi, ama oynasalar yine yeneceklerinden eminim. İyi ki biz Sivasspor'u zamanında yenmişiz, sonlara kalsaydı bizi zorlardı kesin.

Gelelim Avrupa'da yankılanan gür sesimize, adım adım planlara uygun bir şekilde ilerliyoruz. Harala gürele saldırgan oyun yok. Ama gücümüzü tüm rakipler hissediyor. Kuralar ilk çekildiğinde PSV' yi kolay takım olarak yazmıştım, bizi CSK Moskova zorlar demiştim. Öyle de oldu zaten. Her iki takımın golcüleri ve kalecileri karşılaştırıldığında fark açıkça görülüyor. Akşamki maçta kaleci Gomez resmen korkuyordu, bu ekranlara açıkça yansıdı. Üstelik onların çekindiği Kezman da yoktu sahada. Semih iyi oynadı, ama telaşından son vuruşları yapamadı. Bir de tükürük yedi, hakemin gözü önünde.

Maçın yıldızı Avrupa sahalarına alışık olmayan Gökhan Gönül'dü. Herkesin performansını merak ettiği Gökhan ufak tefek bünyesine rağmen düştü, kalktı, oynadı. Atom Karınca gibiydi. Maçın ilk çeyreğinde korkuyordum, erken gol yemeyelim, diye. İlk 18 dakikada 3 net gol pozisyonuna biz girdik. Bu maçın bizim lehimize sonuçlanacağının göstergesiydi. 34. dakikada Alex sakatlanıp sahayı terkedince biraz bocaladı takım. Onun yerine bir de Ali Bilgin'i alınca Zico, acaba ne olur, nasıl olur, düşüncesi sardı. Deivid ortaya geçti ve Ali Bilgin birkaç hata dışında güzel oynadı. Ama Alex devam etseydi kesinlikle gol ya da goller atardık.

Yine sonradan giren Kazım, daha önce girse ne olurdu, diye düşünmemize neden oldu. Kalecisinden hücum oyuncusuna, yedeklerinden asına ve teknik direktörüne kadar hepsi de bir Avrupalı görüntüsü çizdiler. 64. dakikada Deivid'in kırmızı kartla dışarı çıkmasıyla Fenerbahçe hiç tedirginlik yaşamadan yine üstünlüğünü devam ettirdi. İkinci yarının başlarında bir ara kaleci Volkan sıkıştı, onun dışında en rahat Avrupa maçıydı, diyebilirim.


İngiliz Hakem ilk başlarda lehimize gibi görünse de, ikinci yarıda maçı etkileyecek kararlar verdi. Lugano ve Deivid gereksiz kartlar aldılar. Gelecek maçta yoklar, ama yerlerini dolduracak oyuncular her zaman bulunur. Deniz, Carlos, Vederson ve Aurelio göz doldurdu. En verimsiz Konyaspor maçındaki gibi Deivid idi.

PSV Eindhoven'a gelince dikkat çeken bir oyuncu yoktu. Basının öve öve bitiremedikleri Farfan kaleye bile yaklaşamadı ve sinirlendikçe fauller yapmaya başladı. İki yıl önce oynadığımızda Daum da Farfan'dan çekindiğini söylemişti, o maçta da etkisiz oynamıştı Farfan. Al Kezman'ı vur Farfan'a. Rakibin sadece bir tek gol pozisyonu vardı, o da ikinci yarıda maçın sonlarına doğru.

Gönülden Fenerli Pierre van Hooijdonk yine tribündeydi, Ercan Saatçi ile yaptığı konuşmada ya 1-1 beraberlik ya 2-1 Fener yener, demiş. Skoru bilemese de sonucu bildi. Aferin ona. Tam onun burada olacağı zamanlardı şimdi. Şampiyonluk kupası garanti olurdu.

İlk başta dediğim gibi gündem böyle üzücü olmasa sevinç gösterilerimiz daha etkili daha yüksek sesli olurdu. Yine de bir dünya takımı olduğumuzu, güzel duruşumuzu gösterdiği için tüm Fenerbahçe ekibine sonsuz teşekkürler, bu yaralı gündeme ilaç gibi geldi. Bir de galibiyet alsaydık, taçlandırsaydık güzel oyunu daha iyi olurdu. Olsun bu da birşey, zorlu grupta 2. sıradayız ve tura daha yakınız.

Bu akşamki maçta Beşiktaş'a ve yarınki UEFA maçında Galatasaray'a başarılar dilerim!
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..