- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
İleri demokrasi hikayesi...
Görsel,cnntürk
İleri demokrasiden önce; gazeteciler sokak ortasında kurşunlanıyordu,
faili meçhuller failsiz kalmaya devam ediyordu, bombalar kana buluyordu sokakları, meydanları, ansızın bir gölge beliriyordu karanlıkta, katilin yüzünü göremeden yitiyordu hayatlar, tanık yoktu, mahkemeler oradan oraya nakledilirken sarkık bıyıklı efendilerin koruyuculuğunda zaman aşımından düşüyordu, bazen ölüm bilim insanlarına acele postayla geliyordu küçük ambalajında ve babalar çocuklarının gözleri önünde vuruluyordu, vatan için katillere türkü yakılıyordu, şiddet, ölüm kol geziyordu…
İleri demokraside; gazeteciler “delilleri karartma şüphesi” ile suçlarının ne olduğunu bilmeden doğduğunda yüzünü göremediği çocuklarının fotoğrafını avluda hologram yayın gibi düşlerken, sokakta en masum taleplerini haykırmak isteyen gelecek cop, biber gazı ile imtihan ediliyordu, 12Eylül faşizminin cüret edemediği kadar cesur ve aymazdı ileri demokrasi, anne karnındaki bebeğe düşman sarkık bıyıklıların yerini badem bıyıklılar alırken, memleket toz duman ileri demokrasiye koşuyordu ve Metin öğretmen işsiz, güvencesiz kahrından göçüyordu aklında tekrar öğretmenlik düşleri saklı, televizyonlar reyting için utana sıkıla yayınlara çıkarsalar da yetmiyordu, yetmezdi, yaşamak için umut lazımdı ve umut uzakta, kanadı kırık güvercin gibi korkuya teslim olmuştu, uçmak ne ki, ileri demokraside protesto etme ihtimaline bile izin verilmeyen gelecek; cop ve gaz ile sınav veriyordu, bıkmadan, yılmadan, öğrenim hakları elinden alınmış ileri demokrasi kurbanı gelecek gün sayıyordu şafağına düşlerinin korkusuz, amasız, lakinsiz bir mevsim için şiir biriktiriyorlardı hücrelerinde, harç parası için çalışan genç kızların haberi dönüyordu haber bültenlerinde ve liboşun biri günah çıkarıyordu ama onu affedecek isimsiz bebek asla tahmin edemeyeceğim göz bebekleri ile bir daha bakamayacaktı dünyaya, ileri demokrasi doğacak çocukların aydınlık yüzlerinden korkuyordu, acımasız çembere alıp bir daha bir daha vururken copu mesai bitiminde evde bekleyen eşine çocuklarına utanmadan görevini yerine getirmiş namuslu babalar gibi sarılmayı düşlüyordu uç kuruş maaşa köle olduğunun ayrımına varacak edimden yoksun, yoksul, gelecek elleri kelepçeli mahkemeye çıkacağı saati sayıyordu, şafak vakti darağacını tekmeleyerek meydan okuyan yiğitlerin türküsü dilinde güneş yüzünde parlıyordu, gardiyan çaresiz ve suskun yere bakıyordu, elleri böğründe bir anne kızını aradı dizlerinde derman kesilene kadar, öğretmen baba gurur duyuyorum diyerek sarıldı, oğlum dedi ve bağrına basarak, alnına bir sıcak gülümseme kondurdu, başı dik onurlu, yürüdü, yürüdü…