Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

İletişimin demokratizasyonu: Blog ve Milliyet Blog

İletişimin demokratizasyonu: Blog ve Milliyet Blog
 

Görsel için sevgili Mustafa Mumcu'ya çok teşekkür...


İlkel insanın mağara duvarlarına çizdiği resimlerden grafitilere, tuvalet duvarlarına yazılan, “bunu yazan Tosun….”lardan gazetelere gönderilen okur mektuplarına, anonim türkülerden fanzinlere kadar uzanan bir çizginin devamıdır Blog: Hepsinin temelinde de şu vardır: “sıradan insanın sesini duyurma çabası”…

Yazı, icat edildiği günden beri hep ayrıcalıklı bir uğraş olmuştur. Yazma ve okuma birkaç yüzyıl öncesine kadar rahiplerin, ulemanın, saray görevlilerinin tekelinde kalmıştır. Halk arasındaki iletişim esas olarak sözlü iletişimdir; Masallar, efsaneler, destanlar, türküler vs. kaynaklarından öteki insanlara ve sonraki nesillere yazılı metinler yoluyla değil sözle aktarılmıştır.

Matbaanın icadı ve yaygınlaşması, kâğıt üretiminin ve baskı tekniklerinin gelişmesiyle bir endüstri haline gelen kitap ve gazete basımı, okur-yazarlığın kitlelere yayılmasını beraberinde getirmiştir. Kapitalizmin gelişmesiyle atbaşı giden bu süreç, aynı zamanda skolastik felsefenin egemenliğinin kırılarak özgürlükçü felsefenin yeniden doğduğu ve seküler düşüncenin hayat bulduğu bir tarihsel sürece denk düşer. Okuma-yazmayı kitlelere yayabilen, ifade özgürlüğüne imkân tanıyan Batılı toplumlar hızla öteki toplumlardan sıyrılarak öne çıkmışlardır. Bilgilerin kitleler arasında dolaşımını ve paylaşımını kolaylaştıran toplumlar, bunu gerçekleştiremeyen öteki toplumlara göre çok büyük bir sosyal dinamizm ve akışkanlık kazanmışlardır. Bu da teknolojik ilerlemeyi, üretim patlamasını ve zenginleşmeyi beraberinde getirmiştir. Batılı toplumlar ile bizim de bir ölçüde mensubu olduğumuz geleneksel-Doğulu toplumlar arasındaki gelişme uçurumunu yaratan esas olarak bu “bilginin demokratizasyonu” diyebileceğimiz süreçtir. Bilginin demokratizasyonu, öteki alanlardaki demokratikleşmeyi de kolaylaştırmıştır.

Bu demokratikleşmeyi becerebilen toplumlar ele geçirdikleri üstünlüklerini günümüze kadar da sürdürmüşlerdir. Nitekim, bugün dünyada bilgisayar kullanan herkes ABD’li Microsoft şirketine en az birkaç yüz dolar para ödemek zorundadır.

Dolayısıyla “internet” ve “internet günlüğü/ blog” gibi teknolojilerinin de bir gelişmiş Batı ülkesinde ortaya çıkmasından daha doğal bir şey olamazdı. Bilgi teknolojilerinde hemen her şeyin olduğu gibi blog kavramı da oralarda ortaya çıktı ve bize kadar geldi. Neyse ki, şimdi teknolojik yenilikleri eskiden olduğu gibi birkaç yüzyıl sonradan değil en fazla birkaç yıl ya da ay gecikmeyle kendimize uyarlayabiliyoruz. Girişte değindiğim gibi, genel anlamda internet, özel olarak da “blog” profesyonel yazar olmayan, iktidar makamlarında bulunmayan, dolayısıyla sesini kamuoyuna duyuramayan sıradan insanın eline çok büyük bir imkân verdi. İnternet bağlantısı dışında ücret ödemeden, kâğıt ve baskı masraflarına girmeden, satış kaygısı taşımadan düşüncelerini yazılı olarak başkalarına aktarma ortamı sağladı.

Bu şekilde de internet ve blog iletişimin tarihte ilk defa gerçek anlamda iki yönlü hale gelmesine yol açtı. Artık okurlar medyadan aktarılan enformasyon ve düşüncelerin edilgin konumda alıcısı değil, iletişim sürecinin aktif bir tarafı durumunda…

Blog kavramıyla tanışmamız birkaç yıl öncesinden daha eskiye dayanmıyor. Hâlâ da tam tanışmış sayılmayız. İnternet kullananların bile çok az bir bölümü bu kavramın ne olduğunu biliyor ve kullanıyor. Kullananların da bunu ne kadar hakkıyla yapabildiği tartışılır. Evet, günümüzde Türkiye’de belki de yüz binlerce bağımsız blog sayfası var ama bunların çoğu esas işlevini yerine getiremiyor; yani bu blogların sahipleri seslerini kamuoyuna duyuramıyor. Çünkü bu sayfalar sadece kendi kullanıcısı, onların yakın çevresi ve arama motorlarından tesadüfen gelebilecek okurlar dışında kimseye ulaşamıyor. Böyle olunca da evde günlük defterine yazılan günlüklerden pek fazla bir farkı kalmıyor.

İşte tam da bu noktada ciddi ve büyük medya kurumlarının internet sitelerinin okurlarının kullanımına sunduğu platformların önemi öne çıkıyor. Bu platformlarda kendine yer bulan blog yazan/yazar/üyeleri seslerini gerçek anlamda geniş kitlelere duyurma şansına sahip. Milliyet gazetesi ve internet sitesinin bu çerçevede öteki yayın kuruluşlarından apayrı bir yeri var. Gazetelerin internet siteleri arasında bu işe Türkiye’de en ciddi yaklaşan Milliyet internet sitesi oldu. Milliyet Blog, kurulduğu günden beri kendini yenileyip geliştiren, devamlılığını kaybetmeyen bir blog sitesi olarak benzerlerinden çok farklı bir konuma geldi. Hürriyet ve Vatan gazetelerinin blog siteleri ne Milliyet Blog kadar kitleselleşebildi ne de kalıcı olabildi. Bugün Milliyet’in web sitesi günde milyonlarca kişiye ulaşırken Milliyet Blog da ziyaretçi sayısını her geçen gün arttırıyor.

Milliyet Blog, üyelerine sağladığı platformla, onları geniş okur kitleleriyle buluşturarak Türkiye’de iletişimin çok yönlü hale gelip demokratikleşmesinde kendi gücü ve etki alanı ölçüsünde önemli bir işlev görüyor. Elbette eksikleri ve sorunları var; ellerinde bulunan imkânın farkında olmayan, burayı kapı önü-merdiven başı sanan kimi kullanıcılarından kaynaklanan ek sorunları var. Ama bu sorunlarına rağmen güzel bir site…

Medya, çok uzak olmayan bir gelecekte ağırlıklı olarak elektronik iletişim araçlarına kayacak. Ama bu araçlar içinde de Milliyet gibi köklü ve ciddi yayın kuruluşları öne çıkacak. Bu çok yönlü, çok kanallı, çok sesli ortamlar klasik gazeteciliğin “kamuoyu kanaati oluşturma” anlayışını da değiştirecek. Okurlar, sadece gazetenin kadrolu yazarlarının değil kurumla organik bir bağı bulunmayan serbest blog yazarlarının fikirlerini de dikkate alacak. Bunun son ve en iyi örneği ABD seçimlerinde Obama’nın bu kanalı çok iyi kullanmasıdır. Umarım hem MB'nin sahibi hem de reklamverenler bunu iyi ve doğru değerlendirir.

Milliyet Blog biz üyelere açılmış geniş bir pencere; bu pencereyi sesimizi duyurmak ve ufkumuzu genişletmek için de kullanabiliriz, aşağıdan, penceremizin önünden geçenlerin üzerine çöp dökmek için de…

Tercih bizim/sizin…
......

Görsel: http://www.mustafamumcu.com

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..