Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '17

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İlişki Kurtaran Bakış Açısı

İlişki Kurtaran Bakış Açısı
 

yaşamda U dönüşlerimiz


13 yaşındaydım  ilk kez iş dünyasının içine girdiğimde . Sanırım yine aynı dönemlerde  kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerektiği fikrine ve bunun da  bir iş kurmakla mümküm olabileceğine inandım. İnanınca olduğuna inananlardanım ben, bir de kaybedecek hiçbirşeyi olmayanların ne kadar cesur olabileceklerini deneyimleyenlerden.

Ve kehanet gerçekleşti  23 yaşında elde var sıfırla ticarete atıldım. ‘’Ya başaracağım  ya başaracağım başka bir yolum yok’’ a  inancım tabi  azmimi de yabana atmayalım 17 yıl boyunca  başarı  taşıdı bana.

O zamanlar  bir yol seçmiştim, belki şansım yaver gitti , belki doğru yol  emekle birleşti

Belki de her ikisi bilinmez ancak  farkında mısınız  birçoğumuz birşekilde  hep bir yola dikiyoruz gözümüzü  ille de o yol diye tutturuyoruz, ikinci, üçüncü bir yol, hatta U dönüşü  olmaz, olamaz  sanarak  kapatıyoruz kendimizi. Hele biraz da  yenilgiye, kabule açsak , yaşam o güne  kadar biraz da  lütufkâr davranmışsa  sanıyoruz ki  biz göremiyorsak  yeni bir yol  yoktur.

İşte böyle bir sarmal dönemimdi benim de, çırpındıkça batıyor, battıkça çırpınıyordum.

Sorunum çok netti aslında. Uzun yıllardır ticaret yapıyordum, bir tarzım, bir çizgim ve risk algım vardı, çok uzun yıllar kendi kararlarımı kendim alıp sadece  kendime hesap  vermiştim.

Diğer taraftan birkaç yıl önce bir ortaklık yaparak  alternatif bir girişimde bulunmuştum.    

Ortağım daha önce birçok alanda girişimcilik yapmış, birkaç kez  batmayı ve çıkmayı başarmış biriydi. Battıktan sonra çıkabilmenin ne kadar  takdire şayan bir şey olduğunu söylemeden de geçmemek gerekir tabi. 

Dağıtılmış risk planlarıyla işletme yönetmeyi ilke edinmiş  kontrolcü kontrolcü bünyem birdenbire  aşırı risk alarak yönetilen bir işletme sahibi haline gelince neye uğradığını şaşırdı haliyle. Hayal edin lütfen, stabil tek gün yok, orta ayar yok, ya dip  ya zirve, bugun dip yarın zirve  nabız tavan yapmış.

Hem ortağımı hem riskleri yönetmeye çalışmaktan, korkuyla yeni ve bitmeyen süprizleri yaşamaktan  helak olmuş vaziyette  labirentin içinde  kaybolmuştum.

Yine tükenmiş günlerimden birgün. İzmir’ de yaşayan,  ilişkiler üzerine çalışan çok sevdiğim bir arkadaşım  geldi. Istanbul da festival zamanı. Amerika’ dan yeni bir eğitim almış, hem hasret giderelim hem film izleyelim dedik;  dedik demesine de insanın keyfi yerinde olmayınca etrafındaki güzelliklere de perde iniyor.  Film falan hakgetire tabi ,  yaktık biletleri bir dokun bir ah işit  misali başladım anlatmaya..

Anlattım, anlattım… Hazır elime bir koç geçirmişim etinden de sütünden de

Antony Robins der ki diye başladı söze ;

Her insanın  6 temel ihtiyacı vardır. Sevgi, Belirlilik, Belirsizlik, Katkıda Bulunma,

Gelişim,Önemli Hissetme. Hepsi hepimizde var olan ihtiyaçlar lakin öncelikleri değişik. En belirgin, baskın olan iki temel ihtiyaç  ne ise  insanın belirleyici de  onlar oluyor ve  kişi baskın  ihtiyacı giderebilecek yolları doğası gereği bir şekilde buluyor.

Mesela sabit ve düzenli gelir vaad eden,  risk içermeyen (devlet memurluğu gibi)  işleri tercih eden insanların birincil baskın ihtiyacı ‘’  Belirlilik ‘’ dir  bu nedenle bilinçli ya da bilinçsiz garanti işlere yönelirler.

Belirsizlik ihtiyacı yüksek olan  kişi gelir ve  bilinç düzeyi yüksek bir ortamdaysa muhtemelen riskli sporlara yönelerek bu ihtiyacını giderecektir.

Rallici olacak belki, belki dagcı, hızda, yüksekte, heyecan da yakalayarak içine çekecek  adrenalini. Lakin  tam tersi düşük  bilinç ve  gelir düzeyinin olduğu  bir ortamdaysa  ne olacak? İşte o zaman, mahalle çetelerine karışacak belki, belki bir kumarbaz, belki  her gece farklı  adrenalinler peşinde koşan bir  hırsız, uyusturucu, silah gibi hem duygusal ihtiyacını  hemde parasal ihtiyaçlarını  ( bir tasla iki kus )  fazlasıyla tatmin edebileceklerini  sanacakları  adrenalin havuzlarında  giderecekler  belirsizlik ihtiyaçlarını belki de. Velhasıl nerede risk ve heyecan orada O’nlar olacak.

Aylardır o kurs senin bu seminer benim diye ortalıkta dolaşmamın sebebi de ‘’gelişim’’ ihtiyacımın zirvede olmasıymış meğer. Dinazorlaşmış siyasilerin koltuğa yapışıp kalması da geçen onca yıla rağmen ‘’Önemli Hissetme’’ duygusundan bir adım öteyde geçememiş olmaları gibi görünüyor bu durumda. Apoletlerine o kadar sarılmışar ki biliyorlar apoletle sökülünce hiçkimse olacaklar.

O gün anladım ki, işimi yönetmeye çalıştığımı sanarken  ortağımın DNA sıyla oymaya çalışıyor  (bu beyhude çabanın karşılıklı olduğunu unutmayalım lütfen) akıntıya kürek çekiyormuşum. O’ nun  belirsizliği yaşadığı alan ticaretiymiş.

Bu aydınlanma ile birlikte bir  zamanlar anlayamadığım ama aydınlanma ile birlikte  pazıldaki yerini bulan bir anım geldi gözümün önünde .

Bir gün bir müşterim demişti ki,  ‘’-  abla biliyormusun en büyük hayalim çocuğumun büyüyüp  kaçakçı olması ‘’  şok olmuştum  ‘’-   nasıl yani  ya insanlar çocukları doktor olsun ister  mühendis olsun ister siz nasıl kaçakçı olmasını istersiniz?

Sorma abla ya, biliyorsun bizler bavul ticaretinden geliyoruz, bavul kaçakçılığı yaptığım günleri çok özledim, çoook heyecanlıydı.

İçimden ne piskopat babalar var Yarabbim derken ne kadar bilinçsiz olduğumu bilememişim meğer  adam kendi duygusal ihtiyacını dile getiriyormuş.

Evet , yıllarca içine düştüğüm sarmaldan, herbirimizin farklı duygusal  ihtiyaçlara sahip olduğunu, bu ihtiyaçları saygıyla kabul etmek gerektiğini idrak ederek çıktım ve gördüm ki   

U dönüşü bile mümküm .

Yıllar önce benim yaşamımı değiştiren bu aydınlanma kendini sarmalda hisseden  başka  hayatları da aydınlatsın  istedim. Bilirim biz yetişkinlerin en zor sınavlarından biridir U dönüşleri. İdrak etmek,  kabullenmek, değişimle başa çıkmak, sudan çıkmış balık olmak  zor işler. Zoru kolay edense  her daim  arkasından gelecek güzelliğe olan inancımız olacak. Tüm zorlarınızın kolay olması dileğiyle..

 

 
Toplam blog
: 36
: 195
Kayıt tarihi
: 26.03.14
 
 

Selam.. Bir parça ANNE'yim ben  sonra  bir parça iş kadını, bir parça ev kadını , bir parça  eş ,..