Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

27 Nisan '09

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

İlkçocukluk - "Ödip Dönemi" Cinsel Gelişme

İlkçocukluk - "Ödip Dönemi" Cinsel Gelişme
 


3-4 yaşlarında çocuklar fiziksel açıdan oldukça gelişmiştir ve beden hareketlerini kontrol edebilmektedirler. Olgunlaşmış olmasa dahi, belirli bir kişilikleri vardır. Çocuğun düşüncesi masalsı, büyülü ve ilkeldir. Anne-babasına çok yakından bağlanır ve başka kişilerle iletişim kurabilir. Bütün bu gelişmeler de onun cinsel deneyimini etkiler.


Freud, 4-6 yaşları arasındaki döneme "Ödip dönemi" demiştir. Bu ad, bilmeden babasını öldürüp annesiyle evlenen ve krallığı ele geçiren Yunanlı kral Ödips'un adından gelmektedir. Freud'a göre bu dönemin çocukları, düşünceleri olgunlaşmamış olsa da beraber yaşadıkları anne ve babalarına karşı romantik duygular duyabilirler. Kendi cinsiyetlerini kavradıktan sonra karşı cinsteki anne ve babalarına yakınlık duyarlar ve onlara sahip olmak isterler. Lâkin buna olanak yoktur ve bu durumda anne ya da babalarına kıskançlıkla bağlanırlar...


Kuşkusuz normal olarak bu bağlanma duygusu cinsel eylemlerle ortaya çıkmaz, ancak isteklerde dışa vurulur. Örneğin, erkek çocuk "annemle evleneceğim" diyebilir, kız çocuk ise babasıyla yakınlaşır. Çocuklar anne ve babalarıyla yalnız kaldıklarında ve birlikte bir şey yapınca özel bir zevk duyarlar. Anne ya da baba dikkatlerini bir başkasına yönelttiklerinde veya kardeşlerinden birini kayırdıklarında ortaya çıkan kızgınlıklar ve kıskançlıklar da bu romantik bağlılığın bir ifadesidir.


Kimi çocuklar da annelerine veya babalarına duydukları tümüyle romantik nitelikteki duygulardan ötürü suçluluk duygusu çekerler. Bilhassa çocuğun, rakibi olarak gördüğü anne ya da babasının gitmesini istediği zamanlarda bu suçluluk duygusu belirir. Anlaşan bir aile ortamında bu ödipal duygular genellikle yapıcı bir şekilde çözülme olanağı bulabilmektedir. Ne de olsa küçük bir kızın annesiyle rekabete girişmektense kendisini onunla özdeşleştirip bir kadın olmayı öğrenmeye çalışması, böylece kendisine bir eğlence ve oyun yolu yaratması çok daha kolay bir çözümdür.


Ödip kompleksinin normal ve en çok rastlanan çözümünde, kız çocuk kendisini annesiyle özdeşleştirecek, onun gibi olmak isteyecek, böylece çocuklarının babası olan bir adamı sevecektir. Bir erkek çocuk da, babası gibi güçlü, herşeyi başaran biri olmak isteyecek, ona benzemeye çalışacak, kendisine rakip görmektense onu taklit edecektir.


Bu ilk olayların anıları gelecekte bilinçli olarak ender biçimde ortaya çıksa da, çocuğun sonraki gelişimi üzerinde önemli bir rol oynar. Bazı bilimadamları ödip dönemini kişiliğin ve cinsel gelişimin niteliği açısından kritik bir süre olarak tanımlarlar. Bilhassa psikanalistler bu ilk aile olaylarının insanın tüm yaşamının cinsel ve romantik deneyimleri için bir çeşit ön taslak olduğu inancındadırlar. Bu deneyimler yaşamda oynanacak rolü belirlemektedir. Bir yıldız mı olacaksınız?.. Beyaz atın üzerinde sevgilisini taşıyan bir prens mi? Bir başka deyişle, aşkta başarılı olacak mısınız?.. Olumlu ya da olumsuz hangi kişilikte olacaksınız? İşte tüm bunlar ilk çocuklukta belirlenmektedir.


Bu deneyimler, yazgının belirlenmesi açısından fiziksel görünüşünüzden çok daha önemli bir etkinliğe sahiptir. Eğer ilk defa karşılaştığınız çelişkiler olumlu bir şekilde çözülmemişse, çeşitli sorunlarınız olacak demektir. Fakat genellikle bu dönem sevmeyi ve güvenmeyi öğrenmeye başladığınız, annenizin, babanızın ya da kardeşlerinizin niteliklerine sahip kişilere yakınlık duyduğunuz dönemdir. Bu kişiler, ilk sevdiğiniz insanlardır.


Bu çağda çocukların düşünce sistemi fanteziler, düşler ve büyülerle örülüdür. Çocuk çok meraklıdır, her şeye merak salar, her şeyi öğrenmeye çalışır ve sürekli olarak sorular yöneltir, ayrıntılarına kadar inmek ister. Doğal olarak bu merakın içerisinde cinsellik de yer alır.


Bu dönemde çocukların anne ve babalarıyla olduğu kadar kardeşleriyle olan ilişkileri de hayli önem kazanır. Yeni doğan bebeğe karşı ilgi çok büyüktür. Bilhassa kız çocukları kendilerini anneleriyle özdeşleştirdikleri için, bebeğe bakmak, ona biberon vermek için özel bir çaba harcarlar. Elbette kardeşlere duyulan ilginin sonunda onları düş kırıklığı da beklemektedir. Çünkü ilişkiye geçilen eninde sonunda bir büyük değil, ne yapacağını bilmeyen bir bebektir. Neticede iki kardeş arasında rekabet başlar.


Eğer kardeşler iki ayrı cinsten olurlarsa, çelişkilerin çözümü daha kolaydır. Büyük kardeşin erkek olması durumunda, erkek küçük kız kardeşini korumaktan özel bir gurur duyacaktır. Büyük kardeşin kız olması halinde ise kız kendisini anne yerine koyacaktır.


Bu dönemde çocuk özellikle çevresinde konuşulanlara karşı aşırı ilgilidir, hemen hepsini dinler. Dinlemiyor görünse dahi bir kulağı daima konuşulanlardadır. Bu dönem çocuklarının sürekli olarak sorular sorması, üstelik bu soruları hiç önyargı olmadan yöneltmesi, büyükleri zaman zaman zor durumlarda bırakabilir. Bu nedenle büyükler, çocukların sorularından kaçma çabası gösterebilirler. Burada anne ve babanın göstereceği tepkiler çok önemlidir. Kimi çocuğa yanlış cevaplar verir, kimisi böyle soruları bir daha sormamasını söyler, kimisi de azarlar. Tabii ki bunların hepsi de yanlış tepkilerdir. Yapılacak olan, çocuğa olayı onun anlayabileceği bir yöntemle açıklamaktır.


Bu dönem çocukların anaokuluna başlama dönemleridir. Çocuk bu yeni ortamda yeni yeni arkadaşlar edinir ve bunların arasında karşı cinsten olanları da vardır. Bu yüzden bu dönemde cinsellikle ilgili merak ve sorularda bir artış doğal olarak ortaya çıkacaktır. Çocuk anaokuluna girince aile dünyasında da yepyeni bir durumla karşılaşır. Kadın öğretmen bir ölçüde anne kavramının yerini alır. Çocuk için asıl önemli olan yeni çevresi, bu çevrenin tümüdür. Yâni öğretmenler, yardımcılar, kız ve erkek arkadaşlar olmak üzere bu yeni çevrenin tüm tepkileri kendisini etkileyecektir.


Çocukta yarışma ve başarı kavramları da bu dönemde oluşur. Anaokulu çocuktaki cinsellik kavramının gelişmesine de yardımcı olur. Çocuk belirli bir cinse ait olduğunu bildiği için, tavırlarını yavaş yavaş ona göre düzenler. Bilhassa kız çocukları bu dönemde küçük bir kadın gibi davranmak eğilimindedirler. Giyimlerine ve temizliklerine özen gösterirler. Kızlar çeşitli davranışlarıyla, saçlarının uzunluğuyla erkek çocukların ilgisini çekmeyi başarırlar. Lâkin onların kendilerine dokunması karşısında da çığlığı basarlar. Erkek çocuk daha etkindir, güçlü görünmekten zevk alır. Kızlara sataşmak da çok hoşuna gider. Elbette ki bu durum tüm erkek çocuklar için geçerli değildir, kimisi daha çekingen bir tutum sergiler.


Yine bu dönem çocuğun oyuncaklarla ilişkisinin yoğunlaştığı bir dönemdir. Kızlar genellikle evcilik oyunlarını, bebek ve yemek takımı gibi oyuncakları yeğlerken, erkek çocuklar da tabanca, tüfek, uçak, araba gibi oyuncaklara ve savaş oyunlarına yönelirler. Bunlar çocuğun cinsel eğilimleriyle yakından ilgilidir. Şüphesiz, bir kız çocuğunun tabancayla, erkek çocuğunun ise evcilik oyunuyla ilgilenmesi de görülmeyen bir durum değildir. Ancak, kız çocukların bebeğe ve evcilik oyununa düşkün oluşunu tümüyle bir pasiflik ve kadınsılık belirtisi olarak yorumlamak da yanlış olur. Bu, kısmen de olsa bir aktiflik belirtisidir aslında. Kız çocuk, annesinin kendisine yaptığı şeyleri, bebeğine uygulamaktadır.


Bazı oyunlar çocuğun cinsel açıdan çeşitli düşlerini ve meraklarını ifade etmesi bakımından ilginçtir. Evcilik oyunu da bunlardan biridir. Çocuk bu oyunda özellikle anne ya da babayı oynamak ister. Bu oyunda genellikle evdeki yaşamı taklit eder, anne ya da baba gibi davranmaya çalışır.


Çocuğun dış dünyayı anlamasına hayvanlar yardımcı olabilir. Çeşitli olaylar onlara açıklanırken, bu olaylar hayvanlar dünyasından örneklenerek anlatılırsa çocuk daha iyi kavrayabilecektir. Bu sebeple hayvan masalları bu dönem çocuğu için hayli ilgi çekicidir.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..