Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '12

 
Kategori
İlişkiler
 

İnadına yaşa, inadına sev...!

İnadına yaşa, inadına sev...!
 

Uzuuun çook uzun zaman önce, taa ortaokul zamanlarımda "muhteşem üçlü" diye tabir ettiğim bir arkadaş grubum vardı.. Üçümüz çok şey paylaşırdık, çok eğlenirdik, yapmadığımız zıpırlık, geri durmadığımız delilik olmazdı... Çocuktuk ki daha, henüz hiçbir şeyden haberimiz yoktu... Aslında çocuklukla gençlik arasına sıkışıp kalmıştık... Ne büyümek istiyorduk ne de küçülmek.. Wend gibi bir "Peter Pan" ın bizi bulmasını bekliyorduk... Hep aynı yaşta hep aynı delilikleri düşüneceğimiz bir "Neverland"e götürmesi için.. .Peter Pan gelmedi, Neverland'e gidemedik... Ve nitekim büyüdük... Önce yollar girdi aramıza, sonra mekanlar ve en nihayetinde zaman... Ama çook uzunn bir zaman.. diğer değişkenler pek kaale alınacak değildi de ah o zaman yok mu.. Görüşmeden, konuşmadan, birbirinden haber almadan geçen o upuzuuun zaman sonunda, geçen yaz hayatımıza dair her şeyi paylaştığıız "facebook"tan bir mesaj aldım ondan... Biri evleniyordu, beni düğüne davet etmişti; diğeri yüksek lisansa başlamıştı. Mutluydular, keyifliydiler... Düğününe gelemeyeceğimi üzülerek söyledim, mutluluklar diledim sevdiği insanla, kocaman bir ömür..."Teşekkür ederim, sağol.. Sana da bu mutluluğu bütün kalbimle diliyorum." dedi.. Tebessüm ettim, dileğinin hiç gereçekleşmeyeceğini bilerek... O mutluydu ve dilekleri de tabi ki mutlulukları müjdeleyecekti.. Resimlerini gördüm çok sonra, düğün bitmiş, harika bir gelin olmuştu arkadaşım... Ve tabi ki mükemmel bir çift.. Resimlerine baktıkça, "evet, bir peri masalı varsa o gerçek olmuş" dedim hep... Tebrik ettim tekrar.. Sonra iş güç derken yine daldık gittik.. Geçenlerde "dost"la konuşurken, bana evlenen arkadaşımın adını söyleyip, onu tanıyıp tanımadığımı sordu.. Bu soru tuhaftı çünkü onların birbirlerini tanıma ihtimali sıfır... Tamamen farklı coğrafyalardalar. Ortak arkadaşlar vasıtasıyla bir haber aldığını ve bana iletmesi gerektiğini söyledi. Arkadaşım, o peri masalının prensesi olan arkadaşım, geçen aylarda "prensini" kaybetmişti bir trafik kazasında.. Yaklaşık 10 ay önce evlendiği, hayatına ortak ettiği, birlikte yapacaklarının planlarını kurduğu "biriciğini" 1 ay önce kaybetmiş.... 9 ay... Bir varlığın dünyaya geleceği bir sürede, en değerlini kaybetmek.. Ben, dostun söylediklerini duymuştum da algılayamıyordum bir türlü. Nasıl yani dedim... Onlar daha geçen yaz evlendiler.. Emin misin? O, daha yeni evlendi, bir sürü hayali vardır onun.. Eşiyle yapmak istedikleri vardır.. Belki bir çocukları bile olacaktır. Daha hayat yeni başladı onlar için, ne ölümü? Ne diyorsun sennn???....

Ben söylediyordum bunları ama saçmaladığımın da farkındaydım aynı zamanda.. İdrak edemiyordum sadece, olan olmuştu işte.. Giden gitmiş, benim arkadaşım "birlikte planladıklarıyla" "bir başına" kalakalmıştı işte ulu orta... Kim bilir neleri yaşayamamışlardı? Sahi, bunun bir önemi var mı ki artık? Eksiklik, artık tamamlanabilecek bir mefhum olmaktan çıkmış onun için.. Hiç tamamlanamayacak kadar eksik kaldı işte. Telefonu kapattıktan sonra düşündüm.. Aslında ilk defa almıyordum böyle bir haberi ama bir türlü de alışamıyordum buna. Her seferinde ani gelen ölüm haberlerine alışamıyorum. Sahi, ölümün hiç "bekleneni" olabilir mi? Kime yakışır ki ölüm?... Kendi hayatımı düşündüm de bir an.... Ne için uğraşmaya değiyor ki şu hayatta? Kim için?...

Mutlu musun, o zaman o mutluluğun elinden uçup gitmesine izin verme.. Bunu yapıyorsan dangalağın önde gidenisin demektir.. Acı mı çekiyorsun, çek.. En dibe kadar bat, yok ol... Ama tek şartla: Ayağa kalkıp, yeniden var olmayı da bil... Seviyor musun, git söyle.. Ama karşılık bekleme.. Ne demiş üstat: "Elmayı seviyorsun diye elma da seni sevmek zorunda değil."... Sevmiyor mu seni, bekleme... Çünkü bekleyerek kaybedeceğin o geri döndüremeyeceğin zamanına, belki kocaman bir peri masalı sığdıracaksın hak eden biriyle...

O yüzden sadece okura değil, kendime de not: "Hayat gereksizlikleri barındırmak için çok kısa, bu yüzden inadına sev, inadına yaşa..."

 
Toplam blog
: 9
: 524
Kayıt tarihi
: 01.05.12
 
 

Küçükken Ay Savaşçısı Usagi gibi olmak isterdim. Biraz büyüyünce Linkin Park'ın asi yanı çok cezb..