Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnanç sömürüsü standart siyaset oldu

İnanç sömürüsü standart siyaset oldu
 

Muhtaçlar çadırlara sığmıyor. Yöneticilerimizse "onların oyunu nasıl alırım" hesabında.


Şimdi devir “iftar çadırları” devri.

Muhtaca, düşküne gururunu incitmeden yardım etmek de neymiş, artık yardımlar davul zurna ile, ilanla, reklam kampanyaları ile birlikte yapılıyor.

Kentlerin en merkezi yerlerini kaplayan, her birinde her akşam birkaç politikacının “halkıyla bütünleştiği” yüzlerce iftar çadırı.

Politik hırsların yönlendirdiği, oryantal gösteriş merakının zirve yapıp tatmin edildiği, kamu imkanlarının kişisel veya parti kampanyalarına tahsis edildiği ve her nasılsa malum camialardan hiç kimsenin tüm bunlardan bırakın rahatsızlık duymayı, coşku duyduğu bir akım.

Bir kere “hedefe ulaşmak için her yol mübahtır” dedinizse artık şirazenizden çıkıyorsunuz demek ki.

Bazen kendi kendime “bu kadar yanlış bir arada yapılamaz, acaba ben mi gözden bir şey kaçırıyorum” diye soruyorum ama yooo, vesile, yöntem, kaynak ve amaç açık ve net olarak ortada.

    Kullanıldığı vesile: ibadet. Amaç açları doyurmak olsa bunun sadece Ramazan ayında ve iftar vakti yapılması mı gerekirdi? Kullanılış şekli: ilan ve törenle, gururlarını ayaklar altına alarak, “muhtaç olduğunuz bir lokma ekmeği biz veriyoruz” diye başa kakarak. Kendinizi ailesini çadıra iftara götüren bir babanın yerine koyarsanız söylemek istediğimi anlarsınız. Kullanılan kaynak, kamu kaynağı, yani hepimizin ödediği vergiler. Amaç: siyasi yatırım ve siyasi rant. Seçim kampanyalarında bunları göreceksiniz

Amaç sosyal olsa, bunun ödeneğinin merkezi bütçeye koyularak, dini vesilelerden kaçınarak ve mümkün olduğu kadar gizli yapılması gerekirdi.

O zaman yapılan bu yardım hoşumuza gider miydi derseniz, yine gitmezdi.

Yine eleştirirdim.

O zaman “kaynaklarınız müsaitse neden bunu o fakirlerin kendi ayakları üstünde yaşaması için harcamıyorsunuz da onları yardıma muhtaç halde yaşamaya mahkum bırakıyorsunuz” derdim.

O zaman bunları en azından siyaseten tartışıyor olurduk ve demokratik bir ülkede yapılması gereken de budur.

Kısa vadeli siyasi yatırımlar için kaynakların çarçur edilmesine, ancak yardım yapılan kitlelerin karşı durup “bize yardım etmeyin, iş alanı yaratın, gelir düzeyimizi arttırın” demesiyle engel olunabilir.

Kutsal değerlerin siyasete alet edilmesine izin verilirse bugün olduğu gibi kısıtlı kaynaklar iftar öğünleri olarak dağıtılır ve karşı çıkanlar ise “gavur, fakir düşmanı, din düşmanı” ilan edilir.

Bizler de ülkemizde demokrasi var, bunların çaresi nasılsa bulunur deyip bekleriz.

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..