Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '17

 
Kategori
Dünya
 

İnançların Üst Akıl Oluşumunda Katkısı Var mıdır?

İnançların Üst Akıl Oluşumunda Katkısı Var mıdır?
 

“Üst akıl”ı konu aldığım yazılara, değerli Milliyet Blog yazarı E Ruhi Yalçın, soru yağmuru şeklinde yorum yapmış:

“Üst Akıl kişilerden mi oluşur? Derinliği nedir? Strateji nasıl belirlenir? Coğrafî koşulların etkisi nedir? Sosyolojide üst akıl nasıl değerlendirilir? Karşı etkilerin rolü nedir? İnançların üst akıl oluşumunda katkısı var mıdır?”

Hepsi birbirinden önemli…

Yazıları kısa tutma kaygısından, bazı açıklamalar eksik kalıyor. Haddizatında, yazımda, uzadı diye çıkardığım şu görüşlere de yer vermiştim:

“Beka’dan bahsediyoruz; yani devletin varlığını koruma, istikbalini ‘muhafaza ve müdafaa’ etme… İşte, bunun için Petro gibi yüzyıllar ötesini öngören hedefler ortaya koymalısınız.

Türklüğün ve İslam’ın böyle hedefleri var mı?

Evet var!

Hz. Peygamber’in İstanbul’u hedef göstermesi… ‘İstanbul bir gün fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, asker ne güzel askerdir.’ hadisi asırlarca Müslümanları hareket halinde tutan ve 8 asır sonra gerçekleşen bir ‘üst akıl’ örneğidir.

Türklerin de ayrıca kendine özgü ‘üst akıl’ sayılabilecek stratejileri vardı: Batı’ya doğru gitmek! Ortaasya’dan itibaren tam 2 bin yıllık bir strateji!”

Bu kısa açıklamalarda bir kısım soruların cevabı var: İnancın üst akıl oluşumuna katkısını Hz. Peygamber’in hadisinden daha güzel ne açıklayabilir? Bu hadis o kadar güçlü bir “iman” oluşturdu ki Hz. Muhammed’in vefatından sadece 42 yıl sonra, 674’te, Emeviler İstanbul’u kuşattılar. İstanbul düşmek üzereydi! Bizans’ı ne kurtardı biliyor musunuz? O, suyun üzerinde bile yanan meşhur “Grek Ateşi”!

İnanç, bir cahiliye toplumunu 40-50 senede, ne kadar cevval bir hale getirebiliyor!

Peygamber sözünün gerçekleşeceğine iman, o günün şartlarında, Arabistan'a göre dünyanın bir ucu olan İstanbul’u kuşatmak gibi imkânsız gözüken bir işi nasıl mümkün kılıyor!

O başarısızlıktan sonra asla yılmamak, fetih gerçekleşinceye kadar peşinden koşmak, “Hadis”in nasıl çağlar ötesi, müthiş bir üst akıl oluşturduğunu kanıtlıyor!

x   x   x

Türklerin iki bin yıllık “Batı”ya doğru hareketi ise, iktisadî ve siyasî istikbalini Batı’da gören idarecilerin aklı kadar, “coğrafya”nın da etkisinin bir sonucudur. O dehşetli kuraklık yaşanmasaydı, batıya doğru hareket, o kadar da ısrarlı olmayabilirdi.

Bizim konu ettiğimiz “üst akıl” günübirlik etki ve algıların üzerindeki, yani üst aklın da üzerindeki akıl. Çağlara, asırlara, nesillere hükmeden bir üst akıl!

Üst akıl, kişilerden değil, kişilerin fikirlerinden ve gösterdikleri hedeflerden oluşuyor.

Strateji, söz konusu fikir ve hedefleri gerçekleştirecek maddî ve manevî araçları, yolları, politikaları bulma arayış ve çabalarıyla oluşuyor.

Fikir ve hedefleri topluma benimsetmek ve toplumun özümsemesiyle de üst akıl derinleşiyor. Toplumun ve onu meydana getiren bireylerin şuuraltında kök salıyor.

“Sosyolojide üst akıl nasıl değerlendirilir? Karşı etkilerin rolü nedir?”

Düşünmek, incelemek lâzım! Bu suallerin cevabı, belki, ayrı bir yazının konusu olabilir!

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..