- Kategori
- Anılar
İnce uzun bir kadındı karşımda duran

Asla unutmayacağız...(Resim arşivimden)
Berrin Nadi öldüğü zaman çok üzülmüştüm.
Bir çınar ağacı gibi kollarını gökyüzüne uzatan Cumhuriyet Gazetesi ne olacak diye… Bilmiyorum neden öyle düşündüm?
Bir gece rüyama girdi.
Ölümünden tam bir ay sonraydı.
Zarif ince uzun boyuyla, karşımda duruyordu. Üzerinde siyah dar bir etek ve zeytin rengi bir kazak vardı. Eğildi başımı okşadı ve kulağıma fısıldadı; “İlhan Selçuk’a sahip çıkın.” Hemen yerimden fırladım kalktım ve şaşkınlıkla: “Siz ölmediniz mi? Ne kadar canlı görünüyorsunuz. Neden İlhan Selçuk’a sahip olalım. Ne olacak İlhan Selçuk’a?” diye haykırdım.
O geldiği gibi yanımdan gitmişti.
Ter içinde uyandım.
Bunu İlhan Selçuk’a da yazmak istedim hep.
Fakat elim bir türlü yazmaya varmadı.
Çünkü anlamlandıramıyordum.
Ama o gün bu gündür hep düşünürüm neden Berrin Nadi bana rüyamda öyle söyledi diye. İlhan Selçuk’a neden sahip olmalıyız diye.
Meğer bana bu günleri söylemiş.
Meğer bir gün sabah uykusuna doymadan evinden alınıp götürüleceğini söylemek istemiş.
İlhan Selçuk nasıl Cumhuriyet gazetemizi koruduysa biz de onun yanında olmalıyız.
Onu korumalıyız.
Ama nasıl bir iştir bu.
Nedir sabahın alacakaranlığında çalınan kapılar…
Kimdir bu kapıları çalanlar…
Korkutup susturmak mı amaçları yoksa daha bizim bilmediğimiz neler var?
Akıl iflas etmiş, almış başını gitmiş…
Berrin Nadi başımı okşadı ve bana rüyamda “İlhan Selçuk’a sahip çıkın” dedi.
Sahip çıkın dedi ama sahip çıkamadık. Gözaltına alındı ve haber almak o denli kolay olmadı…
Şimdi hasta, bekliyoruz bir an önce sağlığına kavuşsun diye…
İlhan Selçuk’a sahip çıkalım aynen onun Cumhuriyet gazetesine sahip çıktığı gibi…
Yoksa elimizde kalan son değerleri de yitireceğiz, elimiz de boş kalacak, yüreğimiz de…