Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnebolu'dan Ankara'ya sıradan bir yolculuk öyküsü

İnebolu'dan Ankara'ya sıradan bir yolculuk öyküsü
 

İnebolu-Ankara yolunda bir Pazar günü altıbuçuk saat süren sıradan bir yolculuğun sıradan öyküsünü yazdım. (1) İnebolu'yu bir gün önce saran sis ve kirli hava yerini pırıl pırıl bir güneşe ve mis gibi kokan havaya bırakmıştı. Yolculuk saat 15:05'de İnebolu-Kastamonu minibüsünde başladı. Bizim oralılar "minibüs", büyük şehirlerden gelenler oraların alışkanlığıyla "dolmuş" derler. Kastamonu'da çeşitli okullarda okuyan ve haftasonu tatilinden dönen öğrencilerin dönüş saati olduğu için iki minibüs kalkmıştı.

İkiçay'ı geçtikten sonra Ibras Köyünün (Yeşilöz) yamaçlarına hüzünle baktıktan sonra tünelin alacakaranlığında buldum kendimi.

İnebolu'dan ayrılırken yeşilin de yavaş yavaş terketmeye başladığını görüyorum. Çam ağaçları hala yeşilliklerinde direniyorlar, yakında beyazlar arasında yeşilliklerini göstermeye devam edecekler. Başka ağaçlar en güzel renkleri sunabilmek için yarıştalar. Sarının turuncuya, kırmızıya doğru değişen bütün tonlarını sunuyorlar, kimi ağaçlarda sallanan, kimi yerlerde uçuşan yapraklarında.

10. kilometrede son kez İnebolu'nun ve denizin göründüğü virajdan İnebolu'ya bakıyorum. Artık İnebolu uzaklarda.

Ersizlerdere'nin gökyüzünü delecek gibi duran yalçın kayalarını hayranlıkla seyrederken yoldaki yapım çalışmalarına gözüm takılıyor. İki ay önce de aynı yerde toprağı altüst ediyorlardı, ancak ne yaptıklarını, nasıl bir iyileştirme yapacağını anlayamadım.
Küre İkiçayı'nın eski köprüsüne baktım yirmi yıl öncesini anımsayarak. Yeni köprü yapılınca yol dışında kalan ve terkedilmişliğini heryanını kaplayan yabani otlarla gösteren, son yıllarında bir köprü. Kurtuluş Savaşımızın cephanelerini taşıyan kağnıların gıcırtısını duymuş, 25 Ağustos 1925'de Ata'yı karşılamış, şimdi yabani otların zayıflattığı bedenini güçlü bir selin yenmesini bekliyor.

Küre'de inenler, yeni binenler ve kısa bir sigara molası. Küre'nin daracık ve dik sokakları aynı otuzbeş yıl önce ilk gördüğün gibi. Eski binaların aralarında yükselen yeni beton yığınları. Karşı yoldan geçince içinden geçenler de şirin bir kasaba görünümü var. Tepelerde maden tesisleri ve İnebolu'ya kadar uzanan ancak çalışmayan teleferik Küre'de göze batanlar. Artık renk cümbüşünün yerinde çam ağaçlarının yeşili var.

Küre çıkışında İnebolu-Kastamonu yolunun genişletme çalışmaları var. Yapılan ancak hizmete açılamayan Ecevit Tüneli'nin yerine kullanılacak yol genişletiliyor. Binlerce gencecik çam ağaçları devrilmiş. Her nedense ağaç kesilen alan yolun genişleme alanından çok daha geniş.

Bu virajı alınca yol düzeliyor ve daha hızlı seyretmeye başlıyoruz. Seydiler'e gelirken bir otomobilin diğerini sollama çabasını, diğerinin yol vermemek için inadını karşıdan gelen arabanın yarattığı tehlikeyi göre göre inatlaşmanın sürüşünü ve kılpayı kazadan kurtulmalarını izlerken ülkemizin trafik sorununun büyüklüğü konusunda başladığımız sohbette bu inatçı sürücülere en ağır cezaların verileceği yeni trafik yasasına özlemlerimizi konuştuk. Minibüs şoförünün de aynı görüşte olması trafik sorununun çözümü konusunda içimde küçük umutlar doğmasını sağladı.

Küre'den 30 km sonra Seydiler'e geliyoruz. Eskiden Küre'nin bucağıydı, daha sonra ilçe olmuştu. Düz bir alana kurulu olan Seydiler yeni gelişmekte olduğu için daha düzenli yollara ve binalara sahip. Ancak hala bir köy havası var.

Kastamonu'da öğrenci yolcularımızı bırakmak için okulların ve öğrenci yurtlarının bulunduğu bir bölgeye geliyoruz ve son durak Kastamonu Terminali.

Kastamonu Otobüs Terminali oldukça bakımsız. Pazar akşamı olmasından kaynaklanan bir yoğunluk var. Terminalde son zamanlarda yaptığım yolculuklarda da dikkatimi çeken iki görüntü var. Birincisi başında sarık sarılı bir temizlik işçisinin sarığı hala duruyor ancak üzerine bir boyacı kasketi geçirilmiş. Bu yaz sık sık gördüğün sarıklı halini bilmesen farketmek olanaksız. İkinci görüntü tuvalet. Erkek tuvaletinin içerisi tek kelimeyle rezalet. Yıkılıp yeniden yapılması kesin gerekli. Görmediğim için bayan tuvaletinin içerisi konunda yorum yapamam, ancak dışarıda bayan tuvaleti olduğunu anlatmak için konulan resmi yetkililer hiç görmediler mi acaba? Bir kadın bu kadar kötü resmedilir. Dünyada bu resimdeki kadar çirkin bir kadar olmaz. Kastamonu'ya yakışan bu tuvaleti tamamen yıkıp, yeni baştan yapmaktır. Tamamlandığında uzun süredir duvarda çirkin bir görüntü oluşturan kadın resmi yerine güzel bir resim veya işaret kullanılsın. (2)

17:30'da Ankara'ya doğru yola çıktık. Kastamonu Özlem otobüsüyle. Aynı sırada yola çıkan Kastamonu Huzur otobüsünü izleyerek Ilgaz Doğruyol tesislerine kadar gittik. Trafik konusunda umutlarım biraz daha arttı. Yıllar önce hep yarışan otobüslerle yolculuk ederdik, oysa önce normal hızda giden bir otobüs ve arkada hiç sollama girişiminde bile bulunmayan diğer otobüs. Bunlar ülkemiz adına güzel davranışlar. Bir de sigara sorunu çözülse.

Yolculuk öyküsünde Trafik konusunda olumlu davranışları, eski yıllarla karşılaştırınca iyi gelişmeler olarak gördüğüm için vurguladım. Ancak sigara konusunda sürücülerin yolcuları yok sayan davranışlarını anlamakta zorlanıyorum. Yolcular sigarasız yolculuklara alıştı ama sürücüler yasağı tanımıyor.

Önce minibüs şoförü Kastamonu'ya kadar sigara içmedi, ne kadar güzel bir davranış diye düşünürken, okulun bahçesinde öğrencileri indirir indirmez, arabanın içinde sigarasını yaktı ve en ilginci de o sırada bir yolcu beklediği için gidemiyordu da. Sigarasının rahatça dışarıda içebilirdi ve içmedi.

Otobüsün şoförü Ilgaz dağındaki bir saatten fazla yolculuk boyunca sigara içmedi. Doğruyol'daki moladan sonra arabaya biner binmez sigarasını yaktı. Neden molada içmeyip, otobüste içmeye kalktığını anlayamadım.

Ankara'ya 60 km kala Baykuşboğazında 5 dakikalık bir mola verdi. Ancak şoförümüz dışarı çıkmak yerine otobüste sigarasını içmeyi yeğledi.

Ilgaz'da artık kar var. Tepeye tırmanırken akşam karanlığı bastırınca etraf zor görünür oldu. Karanlığın içinde zirveye yaklaştıkça beyaz renk iyice kendini göstermeye başladı. Yakında ağaçlar da beyazlar ve Mayıs'a kadar yerden kar kalkmaz.

Doğruyol'da 20 dakika verilen mola yarım saate yakın sürdükten sonra yolculuk Çankırı'ya doğru sürdü. Yeni ilçelerden Korgun'da kırmızı ışıklarda bekledikten sonra yol devam ettik. Bu ışıklar hep çalışır ancak yıllardır diğer yoldan gelen bir araba görmedim.

Çankırı'da yolun kıyısında bir bez afiş asılıydı, üzerinde "Yıllardır özlemle beklediğiniz hayaliniz gerçekleşti, Çankırı'nın ilk Özel İlköğretim Okulu açıldı." şeklinde bir yazı olan...

Çankırı'da inen yolcular oldu ve iki yeni yolcu bindi. İlginç bir tartışmayla otobüse gelen iki kişinin kardeş olduğunu kendi aralarındaki konuşmalara kulak misafiri olmak zorunda kalınca anlıyorum. tartışma cep telefonu konusunda oldu. Hostes cep telefonun kapatmasını söyleyince gelen yanıt "Kapatamam, ya arayan olursa" şeklindeydi. Sesin tonlaması hiç de şaka yapar gibi değildi. Hostesin ısrarları sonucu kapatmak zorunda kaldılar. Bu aykırı yolcuların telefonunu sık sık kontrol etmek zorunda kaldı. Ben de kendi güvenliğimiz için gözümü telefondan ayırmadım.

Baykuşboğazı Ankara'ya 60 km kala söğüt ağaçlarının altında kurulu birkaç küçük tesisin bulunduğu bir yer. Otobüsümüz beş dakikalık bir mola verdi,

Yolculuk Ankara'ya doğru, içecek ikramlarından sonra hemen hemen tümü uyanık olan yolcuların gevezeliklerini yarattığı uğultuyla sürdü.

Ankara'ya yaklaştıkça trafik yoğunluğu arttı. Eski adı Gicik olan eski köy yeni semti geçtikten sonra Esenboğa yoluna çıktık. (3) Otoyol, Ostim ve Terminal... Yolculuk bitti. Saat 22 olmuştu. Sıradan bir yolculuk sıradan olaylarla geçti ve bitti.

(1) Bir yol öyküsü yazmıştım 6 yıl önce 5 Kasım 2000 günü. Son zamanlarda bu yoldan sözettiğim çok yazı yazdım. Bugün Nazım Hikmet’in şiiri üzerinde bir yazı yazarken bu yazıyı anımsadım ve arşivimden buldum. Yazının aslına dokunmayıp, dipnotlara açıklamalar yazdım.

(2) Birkaç yıl önce bu yazıda sözettiğim terminal yıkılıp şehir dışına yeni bir terminal yapıldı. Geniş bekleme salonu, temiz tuvaletleriyle modern bir terminal. Yeni Terminal güzel oldu ancak Kastamonulular için ters bir yerde olduğu için otobüs terminalden yola çıktıktan sonra ayrıca Kastamonu çıkışında duruyor, yolcuların çoğu burada biniyor. Kastamonulular çoğunlukla terminali kullanamıyor. Eski terminalin yerine yapılan iş merkezi de bugünlerde açılıyor.

(3) Esenboğa yolu bu yaz yenilendi. Yenilenme çalışmaları sırasında çok zahmet çektik, yolculuklarımız saatlerce uzadı. Umarım o zahmetlerin sonucunu görürüz.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..