- Kategori
- Dil Eğitimi
İngilizcemi geliştiriyorum - 10

Bu amaçla, birilerine ilham kaynağı olması, örnek olması amacıyla en az 12 dersten oluşan bir dizi hazırlamaya çalıştım. Birilerine yardımcı olursa veya ilham kaynağı olursa çok mutlu olurum. Elimden gelirse daha da bunu geliştirmeyi düşünüyorum.
İşte 10. ders.
Çeviri yoluyla daha çok ingilizce öğrenmek...
10. Ders
Arınç said economic development and political stability are the elements directly affecting one another = Arınç ekonomik gelişme ve siyasi istikrarın doğrudan birbirlerini etkileyen unsurlar olduğunu söyledi
Like politicians, businessmen also have the important duties in the overcoming of political crisis in the Middle East and North Africa = Politikacılar gibi işadamlarının da Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki siyasi krizin aşılmasında önemli bir görevleri vardır.
Bülent Arınç emphasized that significant steps have been taken within the last 10 years = Bülent Arınç önemli adımların son 10 yıl içinde alınmış olduğunu vurguladı
Foreign Ministry has condemned fiercely the bomb attack targeting Iranian Embassy in Lebanese capital Beirut = Dışişleri Bakanlığı, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta İran Büyükelçiliğini hedef alan bombalı saldırıyı şiddetle kınadı.
A written statement released by the Foreign Ministry vigorously condemned the bomb attack = Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir yazılı açıklama, bombalı saldırıyı şiddetle kınadı
We offer our condolences to Iran whose diplomatic mission has been subjected to such an attack = Böyle bir saldırıya mazruz kalan İran diplomatik misyonuna başsağlığı diliyoruz
While regional security and stability has been already under threat because of clashes in Syria it has become more important to protect Lebanese security and communal harmony = Bölgesel güvenlik ve istikrarın Suriye'deki çatışmalar nedeniyle zaten tehdit altında olması, Lübnan güvenliğini ve toplumsal uyumunu korumak için daha da önemli hale gelmiştir.
We have a full confidence that all segments of Lebanese society will fulfil their obligations in this regard = Bu konuda Lübnan toplumunun tüm kesimlerinin yükümlülüklerini yerine getireceğine dair güvenimiz tamdır.
Like always Turkey will continue its solidarity with the friendly country Lebanon = Her zaman olduğu gibi, Türkiye dost bir ülke olan Lübnan ile dayanışmasına devam edecektir
UN General Assembly's Third Committee approved a draft resolution on syria, criticizing the country for widespread human rights abuses = BM Genel Kurulu Üçüncü Komitesi yaygın insan hakları ihlalleri için Suriye'yi eleştirerek, Suriye hakkında bir karar tasarısını kabul etti
The draft on Syria was adopted with 123 votes in favour, 13 against and 46 abstentions = Suriye konusundaki taslak, 46 çekimser, 13 karşı oy ve 123 lehinde oy olarak kabul edildi
The Syria draft resolution condemned ... = Suriye karar tasarısı ... kınadı
The continued widespread and systematic gross violations of human rights and fundamental freedoms = Devam eden yaygın ve sistematik insan hakları ve temel özgürlükler ihlalleri
All violations of international humanitarian law = Uluslararası insani hukukun bütün ihlalleri
Russia and Chian voted against the draft = Rusya ve Çin tasarıya karşı oy kullandı
In dire need of humanitarian aid = Korkunç insani yardım ihtiyacında
Give up using bureaucratic procedures = Bürokratik prosedürleri kullanarak vazgeçmek
Originated from a region controlled by government forces = Hükümet güçleri tarafından kontrol edilen bir bölgeden kaynaklı
The Syria draft issued many warnings towards the Syrian regime = Suriye taslağı Suriye rejimine karşı birçok uyarı yayınladı.
The draft is expected to be referred to the UN General Assembly = Taslağın BM Genel Kuruluna sevk edilmesi bekleniyor
However General Assembly decisions are not binding such as UN Security Council resolutions = Ancak, Genel Kurul kararları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları gibi bağlayıcı değil
Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan will pay a working visit to Russia on the occasion of Turkey-Russia High Level Cooperation Council meeting = Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısı vesilesiyle Rusya'ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirecek
Premier Erdoğan and Russia's Head of State Vladimir Putin will chair the summit to be held in St. Petersburg = Başbakan Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin St. Petersburg'da yapılacak zirveye başkanlık yapacak
Erdoğan and Putin will focus on whether Beshar Assad will take part in a transition government to be set up in Syria = Erdoğan ve Putin, Suriye'de kurulacak bir geçiş hükümetinde Beşar Esad'ın katılıp katılmayacağı konusuna odaklanacaklar
Geneva II conference, planned to end the civil war in Syria but delayed to another date, will also be on the agenda = Genova II konferansı, ki Suriye'deki iç savaşı bitirmek için planlandı ancak başka bir tarihe ertelendi, da gündemde olacak
Joint work on tourism and energy as well as Mersin-Akkuyu nuclear power plant to be built by Russians, will be reviewed = Rusya tarafından yapılacak Mersin-Akkuyu nükleer enerji santralı yanında turizm ve enerji konularındaki ortak çalışma gözden geçirilecek
One of the members of Greenpeace, Gizem Akhan, has been released on bail at her hearing by a regional court in St.Petersburg, Russia = Greenpeace üyelerinden biri olan Gizem Akhan,
St.Petersburg, Rusya bölgesel mahkemesi tarafından duruşmada kefaletle serbest bırakıldı.
Gizem Akhan and 30 other Greenpeace members were taken into custody on September 19 = Gizem Akhan ve 30 diğer Greenpeace üyesi, 19 Eylül'de gözaltına alındı
They protested against the Russian oil riggs = Rus petrol platformlarına karşı protestoda bulundular
Akhan was released today along with 3 others on bail set at $ 61,500 = Akhan 61.500 $ olarak belirlenen kefaletle 3 kişiyle birlikte bugün serbest bırakıldı
It is very likely Akhan will not be allowed to leave Russia as the bail hearings are continuing = Büyük olasılıkla kefalet duruşmaları devam ederken Akhan'ın Rusya'yı terk etmesine izin verilmeyecek
If the activists are found to be culpable they will each face a prison term of up to 15 years = Eğer aktivistlerin kusurlu olduğu tespit edilirse, her biri 15 yıla kadar hapis istemiyle karşı karşıya gelecek
Another important item on the agenda = Gündemdeki önemli bir madde
The sides seek to improve the current level of bilateral trade volume by means of such an agreement = Taraflar, böyle bir antlaşma ile mevcut düzeydeki karşılıklı ticaret hacmini geliştirmek istiyorlar
The EU aspires to attract Chinese capital into its borders in a bid to overcome economic crisis = AB, ekonomik krizi aşmak amacıyla Çin sermayesini kendi sınırları içine çekmek istiyor
Obama, former President Clinton and former Secretary of State Hillary Clinton laid a wreath and bowed their heads before Kennedy's grave at Arlington National Cemetery = Obama, eski Başkanı
Clinton ve eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Arlington Ulusal Mezarlığı'nda Kennedy'nin mezarına çelenk koydu ve mezarının önünde başlarını eğdi
Ahead of his visit to Russia, Prime Minister Erdoğan gave an interview to Russian state news agency = Rusya'ya yaptığı ziyaret öncesinde, Başbakan Erdoğan, Rusya devlet haber ajansına röportaj verdi
Erdoğan said "we continue negotiations with China on the agreement. The important parameters for us are production length, joint production chance, joint investment opportunity, price and export to
third countries. In all these considerations China had a more positive approach." = Erdoğan "Biz Çin ile anlaşma konusunda müzakerelere devam ediyoruz. Bizim için önemli olan parametreler; üretim uzunluğu, ortak üretim şansı, ortak yatırım fırsatı, fiyat ve üçüncü ülkelere ihracattır. Tüm bu konularda, Çin daha olumlu bir yaklaşıma sahipti." dedi
The two foreign ministers also made an assessment of the ongoing Geneva talks on Tehran's nuclear programme = İki Dışişleri bakanı ayrıca, Tahran'ın nükleer programı üzerinde Cenevre'de devam eden görüşmelerin bir değerlendirmesini yaptı
Syrian government and opposition negotiators will meet for the first time since start of the country's 32 month-old war in Geneva on January 22 = Suriye hükümeti ve muhalif müzakereciler 22 Ocak'ta Cenevre'de, ülkenin 32 aylık savaşın başlamasından bu yana ilk kez bir araya gelecek
The landmark conference = Merkezi, önemli konferans
Turkey-World Trade Bridge Meeting will begin in Istanbul today = Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü Toplantısı bugün İstanbul'da başlayacak
With the participation of one thousand 343 foreign businessmen from around the world = Dünyanın dört bir yanından bin 343 yabancı işadamının katılımıyla
Turkey is the country exporting to the whole world = Türkiye, tüm dünyaya ihracat yapan ülkedir
Stressing that = Vurgulayarak
Addressing the businessmen = İşadamlarına hitaben
World has virtually become a small village = Dünya neredeyse küçük bir köy haline gelmiştir
Will have a say in world trade = Dünya ticaretinde söz sahibi olacak
The theme of this year’s Turkey-World Trade Bridge Meeting is “Food” and will continue for 2 days = Bu yılki Türkiye-Dünya Ticaret Köprüsü Toplantısının teması "Gıda" ve 2 gün boyunca devam edecek
Foreign Minister Ahmet Davutoğlu said the agreement reached with Iran a bit delayed but right = Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran ile varılan anlaşmanın biraz gecikmiş ama doğru olduğunu söyledi
Prior to his critical Iran visit Davutoğlu evaluated the agreement in Bahrain = Kritik Iran ziyareti öncesinde, Davutoğlu Bahreyn'de anlaşmayı değerlendirdi
Some people may have been disturbed however our point of view is a little different = Bazı insanlar rahatsız olmuş olabilir ancak bizim görüşümüze göre biraz farklıdır.
Davutoğlu discussed Syria and Egypt dossiers in detail in Qatar and Bahrain = Davutoğlu Katar ve Bahreyn'de detaylı olarak Suriye ve Mısır dosyalarını tartıştı
And delivered important messages = Ve önemli mesajlar verdi
Answering questions of foreign reporters regarding ambassadorial crisis with Egypt = Mısır ile büyükelçilik krizine ilişkin yabancı gazetecilerin sorularını yanıtlayarak
Davutoğlu said we do not interfere in Egyptian internal affairs, we support democratic demands of Egyptian people = Davutoğlu, Mısır'ın içişlerine karışmadıklarını ve Mısır halkının demokratik taleplerini desteklediklerini söyledi
We had signed Tehran Accord with our personal efforts = Biz, kişisel çabalarımızla Tahran Anlaşmasını imzaldık
Today’s agreement contains most of the basic articles of Tehran Accord = Bugünün anlaşması Tahran Anlaşması'nın temel maddelerinin çoğunu içerir
Davutoğlu also evaluated the comments qualifying the agreement as a historical mistake = Davutoğlu, anlaşmayı tarihi bir hata olarak niteleyen yorumları da değerlendirdi
Some people may have been uncomfortable with the deal however = Bazı insanlar anlaşmadan hoşnutsuz olmuş olabilirler ancak
We consider it as a positive step = Biz bunu olumlu bir adım olarak düşünüyoruz
We hope this agreement lasts until a final accord and a final accord will be reached = Biz, bu anlaşmanın fnal anlaşmasına kadar devam etmesini ve bir nihai anlaşmaya varılmasını ümit ediyoruz
Israeli authorities have given the go-ahead for the construction of 829 new settler homes in the occupied West Bank = İsrailli yetkililer, işgal altındaki Batı Şeria'da 829 yeni yerleşimci evin yapımı için yeşil ışık yaktı
The construction of 829 homes has been approved by a committee of the Israeli military in charge of the West Bank = 829 ev yapımı, Batı Şeriadan sorumlu İsrail Askeri Komitesi tarafından onaylandı
Palestinian president Mahmud Abbas has warned that ongoing settlement building by Israel in the
Palestinian territories threatens the future of the Middle East peace process = Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin topraklarının İsrail tarafından devam eden yerleşiminin Ortadoğu barış sürecinin geleceğini tehdit ettiği konusunda uyardı
United States (US) President Barack Obama called Israeli Prime Minister BenjaminNetanyahu on Sunday to discuss the international nuclear deal with Iran, the White House said =Beyaz Saray, ABD Başkanı Barack Obamanın, İran'la varılan uluslararası anlaşmayı görüşmek üzere telefonla İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'yu aradığını söyledi
Both leaders reaffirmed their shared goal of preventing Iran from obtaining nuclear weapons = Her iki lider de Iran'ın nükleer silahları elde etmesinin önlenmesinin paylaşılan amaçları olduğunu yeniledi
During the conversation regarding the recent agreement between the five permanent members of the United Nations Security Council plus Germany, known as the P5+1, and Iran = Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin artı Almanya'nın (P5+1 olarak biliniyor, anılıyor) ve Iran arasında varılan son anlaşma ile ilgili konuşma sırasında
Obama told the Israili PM that the P5+1 will seek to obtain a "lasting, peaceful and comprehensive solution that would resolve the international community's concerns regarding Iran’s nuclear program." = Obama, İsrail Başbakanına, "P5+1'in, İran'ın nükleer programı ile ilgili uluslararası toplumun endişelerini çözecek kalıcı, barışcıl ve kapsamlı bir çözümün elde edilmesine çalışacağını söyledi
Underlining the commitment to consult closely with = İle yakın istişare taahhüdünü altını çizen
Obama also underscored that = Obama, ayrıca vurguladı ki
On Sunday, Iran agreed to curb some of its nuclear activities in return for about $7 billion (£4.3 billion) in sanctions relief = Pazar günü, Iran yaklaşık 7 milyar dolarlık yaptırımlarda rahatlama karşılığında nükleer faaliyetlerinin bazısını frenlemeyi anlaştı.
Turkey has strongly reacted against Israeli decision to expand illegal Jewish settlements in the occupied Palestinian territories = Türkiye, işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasadışı Yahudi yerleşimlerini genişletme kararı alan İsrail kararına karşı şiddetle tepki verdi.
A Foreign Ministry statement warned that the decision will harm peace process = Bir Dışişleri Bakanlığı açıklaması kararın barış sürecine zarar vereceği konusunda uyardı
The statement reminded that = Açıklama ...olduğunu hatırlattı
That step will harm ongoing negotiations process for a just, comprehensive and livable peace = Bu adım; adil, kapsamlı ve yaşanabilir barış için devam eden müzakere sürecine zarar verecektir
The statement demanded that = Açıklama....olduğunu talep etti
Give up policies violating international law = Uluslararası hukuku ihlal eden politikalardan vazgeçin
The international community is expected to take necessary action against these violations = Uluslararası toplumdan bu ihlallere karşı gerekli önlemleri alması bekleniyor
The agreement regarding Iranian nuclear program has comforted international community = İran'ın nükleer programıyla ilgili anlaşma uluslararası toplumu rahatlattı
Turkey is also happy that the negotiations have ended with a accord = Türkiye de müzakerelerin bir anlaşması ile sona ermesinden mutlu
Foreign Minister Ahmet Davutoğlu is having contacts in Tehran right after the agreement = Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, anlaşmadan hemen ardından Tahran'da temaslarda bulunuyor
Tehran is hosting the 21st Foreign Ministers Conference of the Economic Cooperation Organization including Afghanistan, Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Pakistan, Tajikistan, Turkmenistan, Uzbekistan, Iran and Turkey = Tahran; Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, İran ve Türkiye'nin dahil olduğu Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın 21. Dışişleri Bakanları Konferansı'na ev sahipliği yapıyor
In his inaugural address at the conference = Konferansta yaptığı açılış konuşmasında
For a stronger regional cooperation = Daha güçlü bir bölgesel işbirliği için
Turkish Republic of Northern Cyprus is participating in the conference as an observer under the name of Cypriot Turkish State for the first time = Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, ilk kez Kıbrıs Türk Devleti adı altında gözlemci olarak konferansa katılıyor
The sincere conversation between Davutoğlu and his Iranian counterpart Zarif caught attention of the press reporters = Davutoğlu ve İranlı mevkidaşı Zarif arasındaki samimi konuşma basın muhabirlerinin dikkatini çekti
Foreign Minister Ahmet Davutoğlu will have bilateral contacts in Tehran = Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Tahran'da ikili temaslarda bulunacak
Ahmet Davutoğlu will also have a meeting with his Iranian counterpart Jawad Zarif = Ahmet Davutoğlu, İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile de bir toplantı yapacak
Besides the agreement regarding Iranian nuclear program Davutoğlu will also discuss Syrian dossier during his contacts in Tehran = İran'ın nükleer programıyla ilgili anlaşmanın yanısıra,
Davutoğlu Tahran'daki temasları sırasında Suriye dosyasını da görüşecek
The EXPO voting will be held in French capital Paris on Wednesday = EXPO oylaması, Çarşamba günü Fransa'nın başkenti Paris'te yapılacak
Delegates from 167 countries will cast their votes in French capital Paris on Wednesday = 167 ülkeden gelen delegeler, Çarşamba günü Fransa'nın başkenti Paris'te oylarını kullanacak
Turkey's Izmir has a bid to host the EXPO 2020 = Türkiye'nin İzmir'inin EXPO 2020'ye ev sahipliği için bir teklifi var
Before his departure for Paris = Paris için yola çıkmadan önce
Transportation Minister Binali Yıldırım said "We believe we are ready for the organization. Our government has a $30 billion big budget for "35 Izmir, 35 Projects" plan. This investment was not made specifically for EXPO, but for the needs of Izmir." = Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Biz organizasyon için hazır olduğumuza inanıyoruz. Hükümetimizin, "35 İzmir, 35 Proje" planı için 30 milyar dolarlık bir bütçemiz var. Bu yatırım, özellikle EXPO için yapılmadı, ancak İzmir'in ihtiyaçları için yapıldı" dedi
Culture and Tourism Minister Ömer Çelik and Health Minister Mehmet Müezzinoğlu will accompany Binali Yıldırım in Paris = Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Paris'te Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a eşlik edecek