- Kategori
- Psikoloji
İnilmeden Çıkılmaz

İndiğin gibi çıkabilirsin de...
Gülben Ergen... Sanatçılığı,anneliği,güzelliği ile fakat en çok da içtenliği,doğallığı nedeniyle çok geniş bir hayran kitlesi olan sanatçılarımızdan kuşkusuz. TRT 1'deki sabah kuşağı programı , izlediğim ve yararlandığım programlardan. Bu sabahki konuğu davranış bilimleri uzmanı,Kunter Kunt 'du. Yeni çıkan kitabını tanıttı Gülben Ergen,adı: "Duygu ve davranışlarımızın patronu olmak" Elimdeki kitabı bitirince, almayı planlıyorum...
Programda anlatılanlardan kısa notlar aldım,bunları okuyanlarla paylaşmak istiyorum,ola ki,bir yaraya merhem olur...
Krokide gördüğünüz gibi, biri alçak diğeri yüksek iki tepeyi çizdi ,uzman. Alçak olanın üzerine insan, diğerine insanın hedefini işaretledi.Eğer bir torpil veya sizi kanatlandırıp uçuracak biri yoksa hedefe nasıl ulaşırsınız diye sordu.Cevabını yine kendi , şöyle verdi:"Önce aşağıya ineriz orada bir müddet duraklarız,"Tamam ben bittim, bundan ötesine gidemem" deriz önce .Oysa ,inebiliyorsak,çıkabiliriz de... İşte kişi,bu safhada bunu düşünmeli, hedefe doğru yılmadan çıkmaya çalışmalıdır" Sanırım şunu anlatmak istedi, konuk uzman. Yaşamımız boyunca bir çok yenilgiler, hayal kırıklıkları yaşarız; bunlar bizim için birer ders,birer öğretidir. Bunlar sayesinde düşmeden yenilgiye uğramadan çıkış yollarını öğrenebilir bu sayede hedeflerimize ulaşabiliriz.Bu noktada, Kur'an'da da geçen bir ayetle ilişkili olarak"Allah kimseye çekebileceğinden fazla yük yüklemez" diyerek bir gerçeği vurguladı, psikolog.
Bir izleyicinin telefonla sorduğu ruhsal sorunu ile ilgili olarak, ruh sağlığımız için son derece önemli olan B12 vitamininine ihtiyacımızın olup olmadığını basit bir kan testi ile tespit edebileceğimizi belirtti. Eksikse,bu vitamini mutlaka almamız gerektiğini hatırlattı. Buna ilaveten bir psikolog veya psikiyatrdan yardım alması gerektiğini söyledi.
Çocuklarla ilgili ilginç tespitler de dinledim. Örneğin bir çocuğun ağladığında veya uykudan uyanınca o minik ellerini yumruk yapıp gözlerini oğuşturması,doğumla gelen davranışlardanmış ve bu göz çukurları için faydalı bir egzersizmiş,yani bizde yapmalıymışız.Tıpkı bebeklerin karınlarından nefes aldıklarına dikkat çekilip bizim de onlar gibi nefes almamız gerektiğini uzmanlardan sıkça duyduğumuz gibi. Gülben Ergen de, çocuğunun ellerinden tutup birlikte zıpladıklarını ,bu sayede kan akışının hızlanıp kendini daha canlı hissettiğini anlattı.Bunu yapmasının kendine vereceği yararı, yine bir uzmandan duymuş.
Stüdyodaki konuklardan birini çağırıp ellerini sımsıkı yumruk yapmasını istedi,Kunter Kunt ,hanımın ellerini açmak için uğraştı,açamadı.Sonra ona sordu"Siz anne misiniz?" "evet" cevabını alınca "sizi kutlarım" diye elini uzattı. Hanım da kendisine uzanan eli sıktı." Bakın,işte zorla hiçbir şey yaptıramayız, ne kadar esnek olur ve ilk adımı biz atarsak kontrol de bizde olur" şeklinde yaşamda hep yaptığımız hataları, güzel bir temsille açıklamaya çalıştı...
Yine Mersin'den bağlanan bir öğretmen, öğrencilerle ve çevresindekilerle gerektiği gibi iletişim kuramamaktan, empati yaptırmada başarılı olamamaktan dert yandı çözüm önerisi istedi.Ona cevap olarak "aynalama tekniği"nden söz etti uzman konuk. Şunları söyledi: Her insanın anlayabileceği bir dil vardır.Farkındalık seviyesi herkeste farklıdır.İletişim kurarken,karşımızdakine bakacağız, o nasıl duruyorsa, nasıl konuşuyorsa biz de onu yaparak, onu etkileyeceğiz.Örneğin şu anda Gülben Hanım sağ bacağını sol bacağının üzerine atarak oturmuş, başını hafif sola yatırmış biz de aynı pozisyonda oturacağız.Fikrimizi kabul ettirebilmenin ilk adımı bu olmalı...
Uzman konuğunun kitabından; çocuğumuzun özgüvenini artırabilmek için yapmamız gerekenleri anlatan bölümü okudu, Gülben Ergen. Onları da şu şekilde not aldım:
-Çocuğunuzu asla başkaları ile kıyaslamayın(Ben bunu , -bana anacığım çok sık yaptığı için -, eğitimci olmama rağmen yaptım... Ve kızlarım, yeri geldikçe bu hatamı hep söylerler...:((( )
-Özel günlerini unutmayın
-Ona sıkca söz hakkı verin
-Başarısızlıklarını başkalarının yanında söylemeyin
-Beklentilerinizi büyütmeyin...Burada benim düşüncem, örneğin; benim kızım/oğlum ilerde ressam,balerin, piyanist,doktor,v.s. olacak şeklinde önceden belirleme yapmayın denilmek isteniyor.
Çocuklar evde huzursuz bir ortam varsa bundan uyurken bile etkilenebilirlermiş.Bizler de girdiğimiz bir ortamda negatif bir enerji varsa ,bu durumdan etkilenir huzursuz olurmuşuz...
Son olarak bir uygulama yaptı ki,şahsen çok etkilendim.Stüdyoda da büyük bir alkış oldu...Konuk uzman stüdyodakilere; kollarını kaldırıp, elleriyle birini işaret eder gibi işaret parmaklarını ileriye doğru uzatmalarını istedi.Sonra "Kollarınızı, elleriniz bu şekilde iken, uzanabileceğiniz en uç noktaya gelinceye kadar sağa çevirin, buraya işaret koyun hayalinizde" dedi."Daha sonra önünüze dönün bırakın ellerinizi yanınıza .Şimdi tekrar aynı hareketi yapın az önceki işaretlediğiniz yerden beş santim daha öteye bir işaret koyun". Stüdyodakiler az öncekinden biraz daha zorlanarak, parmaklarını o hayali noktaya koydular...Psikolog güldü :Ben size ilk önce -uzanabileceğiniz en uç nokta- dememiş miydim Demek ki... Her zaman, uzanabileceğinizden beş santim daha fazlasına uzanabilme olanağınız var..."Ben buraya kadarım, artık bittim" demeyin ,her zaman o, BEŞ SANTİMETRE' yi kullanın...Ekran karşısında ,ben de gönülden, hayali bir alkış gönderdim, KUNTER KUNT'a...
Bu değerli uzman, Mevlâna'dan çok güzel sözler söyledi,konuyla ilgili olarak ama ben burada en çok akılda kalınası olanla, yazımı bitirmek istiyorum...
BİZİ BİLEN BİLİR...BİLMEYEN DE,KENDİ BİLİR...