- Kategori
- Gündelik Yaşam
İnsan Geleceğini Yok Ediyor
Şüphesiz şunu da unutmayın; ”Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman” (Ata sözü )
Kutsal kitapların vurgusuna göre, bu sofra, sevgi (rahmet) esası üzerine kurulu; bu sofrada nasıl oturacağız, neleri yiyip içeceğiz, ne zaman bu sofradan kalkacağız, sofranın asli sahibiyle olan ilişkimizi nasıl geliştireceğiz gibi sorular varoluş kaygısı olan her insanın asli sorularıdır.
Tam da bu noktada kültürümüzün sofra adabını hatırlamamız gerekiyor; atalarımızın dereleriyle, tepeleriyle, topraklarıyla, hayvanlarıyla kurdukları bağları.
Evet, sofra deyip geçmeyin; Doğanın bahşettiklerini içimize katarken, hayat boyu üstur edinmemiz gereken davranışları da öğreniriz onda.
İnsanlar daha çok nasıl yemenin derdine düştüler. Gelecek kuşaklara bırakacağımız mirası egoistçe tüketen güçler, yer altı-yer üstü tüm kaynakları hoyratça çarçur ediyor. Daha çok kazanmak ve daha çok tüketmek üzerine kurgulanan yaşam anlayışı, varlığa (büyük sofraya) edeple bakmayı, oturmayı ve kalkmayı unutturdu.
Doğa, insanı hâlâ bağrına basıyor; ama yarınımız belirsiz, sofra tahrip edilip küçüldükçe insanlar daha da vahşileşiyor.
Öte yandan doğaya yapılan her tahribat bedenimizi vuruyor. Kanser başta olmak üzere pek çok hastalık, yeryüzü sofrasına verilen zararla ilintili. Havayı, suyu, toprağı zehirleyen insan kendini yok ediyor.
Son beş asırdır kâr ve sermaye üzerine kuruldu. Yeni dünyaya sermaye sahipleri hakim olmaya başladı. Böylece sanayileşme, şehirleşme, globalleşme gibi kavramlar, özellikle son bir buçuk asırda tüm dünyamızı değiştirdi. Bireysel çıkar her şeyin önüne geçti. Sıradan vatandaş aydan aya maaşını bekleyen bir robot haline geldi; Bu sınıf için sadece para getiren faaliyetler ön plana çıkarıldı.
Soru sorma, öğrenme, felsefe gibi temel var oluş kaygıları geri plana itildi. İnsan zavallılaştırıldı. Hem bedeni, hem ruhu, hem de insanı insan yapan temel yapıyı bağlayacağımız zemin kayboldu. Böylece işiyle evi arasında sıkışan insan yeryüzü sofrasını unuttu.
İşte belki de bu yüzden Cumhuriyet'in ortaya koyduğu aydın vatandaş çerçevesi içinde dünya sofrasındaki konumumuzu, varlıkla olan ilişkimizi, edebi temel alarak yeniden gözden geçirme zamanıdır derim.
ozcanvural33@hotmail.com