İnsan Ve Seviye Ayarlamaları

İnsanlık yaradılışın ilk günlerinden itibaren insan olabilme savaşı vermektedir. 

Çevre faktörleri, siyasi ve ekonomik beklentiler, çıkarlar, eğitim vs bir sürü faktör insanın seviyesini ayarlamasına tesir eder. 

Öncelikle insan tercihleri ile bu çabalara yön verir. 

Binlerce seçenek arasından “daha düzgün, daha olgun, daha ahlaklı ve saygın nasıl olurum” diye bilerek veya bilmeyerek çabalar durur. 

Aslında önümüze rehber olarak duran yüce kitabımız, peygamberimiz, evliyalar, yüce şahsiyetler var. 

Onları inceleme fırsatımız olsa kısa zamanda yani bir ömre sığan zaman diliminde seviyemize bir ayar çekebiliriz. 

Boşuna dememiş Hz Mevana : 

“Ya üst ol, ya bir üstünü ara; ya görüş sahibi ol, ya bir görüş sahibini ara” 

Ne kadar güzel ve duru bir öneri. 

Açık, yalın ve net. 

Eğer üst değilsen üstünü ara, görüş sahibi değilsen çekinmeden görüşlerini serdedenleri bul diyor, Hz Mevlana. 

Kısa yol işte bu. 

Bütün dünyanın bir değer olarak kabul ettiği Mevlana bu vecizesi ile insanın aşama yapmasının ve seviye ayarlamasının kısa yolunu tarif ediyor. 

Zaman kısa. İnsan bir an önce insana benzemesi için nerde durduğunu tespit edip Mevlana’nın öğüdü ile hareket ederse kısa zamanda seviyesini yükseltme şansına sahip olabilir. 

Zamane diye yakındığımız devir insanı insan olmaktan uzaklaştıran tuzaklarla dolu. 

Boyun eğdirme, zorla veya yönlendirme ile insanlar ruh yapılarının dışına çıkmaya zorlanıyor. 

Bildiğimiz demokrasi Cemil MERİÇ’in dediği gibi Depopedi( Halkın eğitimi)dir. 

Batıdan gelen bu sosyal ve kültürel etki doğu toplumlarında insanın inkişafını tüketim teorisine dayandırdığı için bizim özlediğimiz manada insandan giderek uzaklaşıyoruz. 

Çıkarlar ön planda. 

İnsan nerde menfaat görürse tüketim toplumuna ayak uydurmak için oradan nasiplenmeye bakıyor. 

Bu durumun insanın seviyesine onarılmaz yaralar açtığının fark edemiyoruz. 

TV’lerin, dizlerin, renkli gazetelerin dayattığı kişilikler insanı asla daha bir insan yapma şansı yoktur. 

Batının öğretileri bizi insanlığımızdan uzaklaştırıyor. 

Zamanımız her geçen gün bozulan dengeleri, haksızlıkları savaş ve zulümleri temsil eden bir zaman haline geldi... Parası ve makamı olan güçlü fakir ve yoksul güçsüz kabul edilmeye başlandı. Eskilerin dediği gibi ahir zamanın bu kadar üstümüze abanan etkilerini yaşarken insanların çoğunlukla doğru olanı bulmaları mümkün mü? 

Elbette mümkün. 

Bu noktada yine Hz Mevlana’nın bir vecizesine kulak vermemiz gerekiyor. 

“Olgun kişilerin tozunu toprağını, duvarını öpmek, alçakların nimetinden iyidir. Aydın gönüllülere kul olmak, padişahlarla beraber bulunmaktan yeğdir” 

Hiçbir menfaat bizi bu sözdeki kişilikten uzaklaştırmamalıdır. 

Tercihimiz bu yönde olursa daha bir insan olmayı hak ediyoruz demektir. 

İnsan ayarı zor bir varlıktır. Ama zaman o kadar güzel fırsatlar sunuyor ki daha bir insan olmak için bu ayar kısa zamanda yapılabilir. 

O kadar çok o kadar güzel kaynaklar var ki. 

Eğitim seviyesinin giderek yükseldiği, okur yazar oranlarının yüzde doksanların üzerine çıktığı günümüzde bu kaynaklardan istifade etmek suretiyle inkişafımızı tamamlayabiliriz. 

Daha bir insan olma adına sevgi ve saygılarımı sunuyorum…