- Kategori
- Mesleki Eğitim
İnsan yetiştirmek
Hayata başladığımız ilk günden hatta dünyasal tadları tatmaya başladığımız anlardan bu yana belli bir sistem içerisinde, sistemin devamlılığını sağlamaya yönelik öğretiler havuzunda boğuluyoruz. Matematik problemleri, cümle yapıları, Türkiye'nin gölleri vb. öğretiler yanında insanlığın gereği, insan hakları ve etik, toplumsal ve bireysel haklar ve ödevler gibi eğitime yönelik konular hiçbirimizin okul hayatında karşılaşmadığı eğitilerdir. Hayatta başarıyı hızlı problem çözme vehızlı okuma yarışmalarıyla bağdaştıran eğitim ve öğretim sistemimiz nedense eğitim koluna hep üvey evlat muamelesi yapmıştır. Örneğin ev ekonomosi ve iş-teknik konuları dahi eğitimden daha gerekli olarak algılanmıştır. Okul yıllarımızda eğitim denince akla beden eğitimi dersinde yapılan manasız futbol maçlarından başka bir şey gelmez. Eğitim sıra başında oturup tarihle coğrafyayla övünmek hızlı okumak ve hızlı problem çözmek olarak algılanagelen büyük bir yanlış anlama faaliyeti olarak uygulanmıştır.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana birçok alanda birçok meslek sahibi yetiştirmek konusunda bir sıkıntı duymamaktayız. Hakim, savcı, avukat, doktor, mühendis vs. meslek dallarında çok başarılı kariyer sahibi vatandaşlarımız bunun en büyük göstergesi olmakla birlikte bir parantez açarak bu durumun genele bölündüğünde üniversitelerimizin dünyada son sıralarda bulunduğundan da bahsetmek gerekmektedir. Tekrar konumuza dönersek öğretim alanında deyim yerindeyse her ilde bir üniversitemiz var. Ancak nedense insan yetiştiremiyoruz. Bugün yaşanan skandalların arkasından çıkan isimler bu anlamda mesleki kariyeri olan üst düzey yönetici konumunda bulunan kişiler olması da bu eksikliğin en büyük göstergesi olsa gerek. Bu gelişmemişliğin başlıca nedeninin eğitim-öğretim faaliyetleri adı altında yürüttüğümüz ve bakanlığının adını dahi eğitim bakanlığı olarak koyduğumuz önemli kavrama gereken önemi vermememizden mi kaynaklıdır acaba? Sadece tabelalarda ve sıfatlarda yer vererek üzerimize düşen eğitimsel sorumluluğu yerine getirmiş mi oluyoruz? Tabiki hayır! Hali ahvalimizin bu durumda bulunmasının en büyük nedeni ortak değerlerin, evrensel değerlerin, toplum olmanın, insan olmanın gereklerinin eğitim hayatımıza hemen hemen hiç sokulmamasından kaynaklanmaktadır. Tamamen formel bilimler üzerinden yürütülen ve başarı göstergesinin eylemlerle değil matematiksel değerlerle ölçüldüğü bir sistemde bunun tam tersini beklemek de zaten hayalcilik olur.
Devletler kendi ömürlerinin devamlılığını sağlayacak yeni nesiller yetiştirmek isterler. Bu her ideolojinin tabii hakkıdır. Ancak bir düşüncenin gelişmişliğinin seviyesi de devletlerin yetiştirdiği nesillerin eğitim seviyesinden belli olur. Hayatın ilk ışıklarına bakarken alınan fabrika çıkışı eğitimin üzerine bir tuğla dahi koymayan sistemler; yarattıkları nesillerin yanlışlarına da razı olmalıdırlar. Bu anlamda sıfat verme konusunda yetiştiğimiz standartları insan eğitmek anlamında da yakalamaya çalışmalı, hedeflerimizi bu alanın ağırlığıyla desteklemeliyiz. Bugün belli bir konumda bulunan idarecilerin ve yöneticilerin günümüzde yaşanan hak ihlallerini, adam kayırmayı, işkenceyi, yolsuzluğu kısacası akla gelebilecek büyün toplumsal ve biraysel arızaları ortadan kaldırmak adına kendi evlerinin önünden eğitim temizliğine başlamaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde eğitim ve öğretim adına bir şeyler yapmış ve İnsan Yetiştirmiş oluruz.