- Kategori
- Güncel
Sivilce eee'li anayasa!
Bugünlerde bir Malezyalılaşmak korkusu, mahalle baskısı, elbise askısıdır gidiyor. İktidar bir yandan ilk 'sivil' anayasayı yaratma derdinde iken, iktidar karşıtı seçkinler de anayasanın anasının ağlatıldığından dem vurarak, "Malezyalı olacağız!", gözlerimiz çekik - tenlerimiz esmer olacak, oruç polisleri, zekat zabıtaları gelecek gibisinden Stephen KING kurgularından da abartılı bir CEEEEEE görevini üstlenmiş durumdalar. Bizler de hemen başımızı yorganın altına sokup eüzübesmeleden medet umar durumdayız.
Yapılan anayasa güncelleme çalışmalarına birazdan değineceğim ama daha önce bu korku üzerinde durmak istiyorum. Malumunuz, 80 darbesiyle birlikte yurdumun tozlu toprakları üzerinde kendisini felsefe ve bilim ile ifade eden ve öyle de anlaşılmak isteyen sol; siyah - sıcak asfaltın altına 12 Eylül silindiriyle yapıştırılmıştı. Bu yapışmışlık o kadar uzun sürdü ki, Türkiye siyasal ve entellektüel felsefe açısından büyük bir kan kaybına uğradı. Daha yeni yeni solun eksikliği gün kadar belirgin bir biçimde anlaşılabilindi. Öyle ki muhteşem süleyman dahi sol sol diye inlerken, müzik öğrencilerine ses vermediği aşikardır. Böylesi bir coğrafyada ortaya da iki tür cemaat psikolojisine mensup seçkinler çıktı. Bu seçkinler görüntü itibariyle elmayla armuda benzese de sonuçta her ikisi de meyve... Yetiştikleri iklim aynı, istedikleri su aynı, gübre aynı, hava aynı, güneş aynı... Bu seçkinlerin ilki darbe yönetimince desteklenen siyasal islamcı cemaat, diğeri de yıllardır ülke üzerinde tahakküm kuran statükocu cumhuriyetçi-laik cemaat... Söylediğim gibi ilk bakışta karşıt gözükseler de her iki topluluk için bireyin, birey hak ve özgürlüklerinin pek de önemi yoktur. Her ikisi de demokrasiden faydalanır ama demokrasiyi çok da iyi bir şey olarak görmez. Her iki cemaat de anti-amerikancı ve anti-emperyalisttir ama piyasa ekonomisini benimsediklerinden anti-kapitalist değildirler. Her iki cemaat de gördüğümüz gibi esasında aynı yumurta ikizi. Çünkü iki cemaat de gücünün varlığını 12 Eylül hukukundan alıyor. Ama iş menfaat dengesine döndüğü vakit çıkarlar aynı kaynaklı ikiz kardeşleri iyi birer düşman yapabiliyor. Bu çıkar savaşımının da yaratıcısının ne olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Bugünlerde Türkiye'yi Elm Sokağı'na çeviren korku masallarının anlatıcılarının da çanak tuttuğu durum, laik seçkin kesimin islamcı seçkinlere karşı giriştiği muhalefet taaruzundan başka bir şey değil. Tabi iktidarı elinde tutan islamcı seçkinlerin de eli armut toplayacak değil. Onlar da bir mahalle baskısıdır gidiyorlar. Aslında arkada yatan mesaj belli: Biz dün azdık bugün %50 yiz ayağınızı denk alıncanın kibarcası. Durum böyleyken arada kaynayan yoksulluklar, işkenceler, cinayetler, yolsuzluklar tam hız devam ediyor. Buna ilişkin olarak asfalta yapıştırılmış solun da sesi cılız olunca. Bu cılız ses polis telsizi ve copun şaklamasıyla hiç de duyulmuyor. İşin bu raddeye gelmesinin nedenini hergün üzerinden geçtiğimiz asfalta silindirle yapıştırılan sola buğulu gözlerle baktığımızda anlayacağımızdan gayet eminim. Bkz.Muhteşem Süleyman. "Nerede o ODTÜ lüler!!!
Her neyse hukuk fakültesini kazandığımızda ilk sınıfta aldığımız derslerden amiyane tabirle "en baba" olanlardandı anayasa hukuku... Bu baba dersin de soruları pek babacan sayılmazdı. Ama hiçbir tekstil sorusu da hatırlamıyorum anayasa sınavlarında. Kaderde tekstilin anayasanın ayrılmaz parçalarından olduğunu öğrenmek de varmış. İktidar almış eline anayasayı dişilliğe bağlı olarak başına da bir başörtüsü takmışa benziyor. Öyle ki anayasa hakkında gerek medyanın gerekse bilim ve yargı çevresinin türbandan başka eleştireceği 'anayasal' sorun kalmamış. Bir anayasa bu kadar gümbürtüye kurban gidebilir. 20 gün sonra halkın oylayacağı anayasanın henüz anası dahi ufukta görülmemişken, başındaki türban çoktan meşhur oldu bile. Hal böyleyken, nasıl bir referandum olacağını izleyip göreceğiz.
Lafın kısası makbuldur. Eğitimin bütçedeki payıyla kargaların dahi aç kaldığı, felsefenin gereksiz, hukukun teorikte varolan pratikte adına rastlanmayan bir ders konusu ya da ütopya olduğu, solun asfalt hammadesi yapıldığı ülkemizde, laik seçkinlerin Malezyalı korkularının ve islamcı elitlerin mahallesinin baskılarının konuşulduğu bugünlerde iktidar tarafından bize bir anda sunulacak olan sivilCE EEEli anayasanın kötü bir sürpriz olmaması dileğiyle...Herkesin her kesimin anayasası olması dileğiyle...Zayıfları güçlülerden... Yoksulları yolsuzlardan koruması dileğiyle... En önemlisi demokrasinin bölünmez bütünlüğünü savunması dileğiyle...