Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Ekim '09

 
Kategori
Doğal Tedaviler
 

İnsan zihinsel gücünün iyileşme üzerine olan etkisi

İnsan zihinsel gücünün iyileşme üzerine olan etkisi
 

insan zihni enerji yayar


Zihin neye inanırsa onu gerçekleştirme eğilimine girer. Bu sadece zihinsel boyutta değil, bedensel boyutta da olan bir değişimdir. Hipnoz biraz da budur. Kısaca inandığın şey gerçekleşir. Bu bir beklentiden öte, fiziksel bir olaydır. Ben böyle şeylere inanmam diyebilirsiniz. Siz inansanız da inanmasanız da bu böyledir. İnancın fiziksel boyutta değişim yarattığı ile ilgili bilimsel kanıtlar son yıllarda giderek artmaktadır. Bu yazımda size bu kanıtlardan bahsedeceğim.

Mesmer’in soruşturması; Tarihte bilinen ilk randomize tek kör çalışma.
Aslında ilk bilimsel kanıtlar hipnozun babası sayılan Dr. Anton Mesmer’in yargılanması sırasında ortaya konmuştur. Mesmer animal manyetizma adı altında uyguladığı terapilerle Paris’te çok meşhur olmuş ve asil doktorların ekmeğine mani olmuştur. Asil doktorların Mesmer’in bir şarlatan olduğu ve soruşturulmasını Kral 16 Louis’den talep etmesi üzerine bilimsel bir komisyon kurulmuş ve Mesmer’in terapisi aralarında meşhur Benjamin Franklin ve Kimyacı Lavoisier’inde bulunduğu bir komisyon tarafından incelenmiştir. Mesmer kendisinde bir güç olduğunu iddia etmekte ve bu gücü değişik objelere geçirerek hastalıkları tedavi ettiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle Mesmer’in asistanlarından biri bu incelemeye davet edilir ve güçlerini ispat etmeleri istenir. Asistan doktor bir ağacı manyetize(!) eder. Manyetize(!) edilmiş bir ağaca tutunan hastaların iyileşmesi beklenmektedir. Çünkü hep böyle olmuştur. Ama bahçede iki ağaç vardır ve sadece bir tanesi manyetize edilmiştir. Franklin hastalardan birini çağırır ve etkisiz ağacı işaret ederek o ağacın şifalı olduğunu söyler. Kişi gider ağacı tutar ve titremeler geçirerek iyileşir. Bir başka hastada tam tersi yapılır. Yani manyetize edildiği iddia edilen ağacı tutması istenir ama ağacın normal olduğu söylenir. Bu nedenle de hasta hiç etkilenmez. Mesmer’in doktoru ve komisyon üyeleri şaşkınlık içindedir. Ne olmaktadır?. Bir çok deneme yapılır. Hepsinde de hastalar neyin şifalı olduklarına inanırlarsa onu kullandıklarında titremeler geçirerek iyileşmektedir. Ama şifalandığı öne sürülen araçların (su, yiyecek, ağaç gibi) eğer “etkisi yok” denirse gerçekten bir etkisi olmamaktadır. Sonunda komisyon Mesmer’in şarlatan olduğuna karar verir. Rapora göre Mesmer’in özel bir gücü yoktur ve insanlar sadece iyileşeceklerine inandıkları için iyileşmektedirler. Komisyonun amacı Mesmer’in etkisini incelemektedir ve Mesmer de bir etkisi olmadığına göre komisyonun görevi sona ermiştir. Komisyon işin inanç yönüyle hiç ilgilenmemiştir. Bu bulgu yüz yıldan fazla bir sürede ( soruşturma tarihi 1784 dür) kimsenin dikkatini çekmemiştir.

Yönlendirilmiş niyet ya da dua uzaktan iyileştirici güce sahiptir
Dr. Ironson, Miami Üniversitesi psikiyatri profesörüdür ve NIH( National Institute of Health) tarafından yaptığı çalışmalar ödüllendirilmiştir. Özellikle inanç ile immün sistem arasında bağlantıyı gösteren çalışması çok ses getirmiştir. <ı>( Ironson G et al. View of God is Associated with disease progression in HIV. Paper presented at the annual meeting Society of Behavioral Medicine. March 22- 29. 2006 San Fransisco. ). Bu çalışmaya göre inandıkları Tanrı’nın iyi olduğuna inanan HIV hastalarının immün fonksiyonları (bağışıklık sistemi), Tanrı’nın cezalandırıcı olduğuna inananlara göre çok daha olumlu bulunmuştur. Genelde bu hastalık teşhisi konan kişilerin büyük çoğunluğu spiritüel bir değişim geçirmiştir ve bu değişim hastalığın gelişimini durdurmuş ve olumlu yöne çevirmiştir. Larry Dossey, “<ı>Prayer is Good Medicine” isimli kitabında 1200 den fazla bilimsel çalışmanın uzaktan duanın sağlığı olumlu etkilediğini bildirmiştir. Annals Internal Medicine, Journal of Alternative and Complemantary Medicine deki meta analizler dua’nın, uzaktan iyileşmenin, niyetin iyileşme üzerine anlamlı etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. <ı>( Astin JE et al. (2000). The efficacy of “distant healing”; a systematic rewiev of randomized trials. Annals of Internal Medicine. 132 p.903. <ı>Jonas WB (2001). The middle way; Realistic randomized controlled trials for the evaulation of spiritual healing. The Journal of Alternative and Complemantary Medicine.) Bazı çalışmalar duanın etkisizliğini ortaya koymaktadır. Ama bu çalışmaların tasarımı tam skolastik tıbbi görüşe uygundur. Duanın (yönlendirilmiş niyetin) etkili olması için kalpten ve inanarak verilmesi gerekir. Ama klasik tıbbi çalışmalar duayı bile sterilize etmekte, sadece belli sürelerle belli cümlelerin basmakalıp söylenmesini istemektedirler. Bu şekilde dua olarak verilen sözler tabiî ki etkili olmamaktadır. Dossey ilginç bir çalışma yapmıştır. Zihinsel konsantrasyonun ve niyetin kesin olarak mantar gelişmesini etkilediğini göstermiştir. Bu çalışmada duacılar iki gruba ayrılmıştır. 3 duacı spiritüel iyileşme konusunda çalışmaları olan uzmanlardır. Diğer dört duacı ise öğrencilerdir. Tüm olumlu sonuçlar uzman duacılar tarafından elde edilmiştir.

Kalbini iyileştir, kendini iyleştir
İlginç bir çalışma serisi de niyetin DNA üzerine olan etkisini inceleyen çalışmalardır. California, Boulder Creek de kurulmuş olan HeartMath Institut deki araştırıcılar DNA molekülünde, insan arzusu, niyeti ve duygularının belirgin değişimler yaptığını ortaya koymuşlardır. Son 10 yılda yayınlanan makaleler değişik koşullar altında kalp fonksiyonlarının DNA’yı etkilediğini ortaya koymuştur. Enerjiden kimyaya bir iletişim ilişkisinin olduğunu bu çalışmalar belirginleşmiştir. Halbuki geçerli bilimsel görüş tüm biyolojik iletişiminin kimyasal – moleküler düzeyde olduğudur. Kabul edilen bilimsel görüşe göre uyarılar nörokimyasl maddeleri uyarmakta, bu kimyasallar hücre zarındaki reseptörleri etkilemekte ve reseptörlerde hücre içinde değişikliklere neden olmaktadır. Halbuki aynı zamanda hücre içinde mesajı ileten zayıf elektriksel sinyaller vardır. Bu sinyaller enzim sistemi üzerinde etkili olmaktadır. Hücre zarı bir amplifikatör gibi çalışmaktadır. ( Mc Craty, Rollin et al. (2003). Modulation of DNA conformation by heart-focused intention. Boulder Creek; Institute of HeatMath. P.6.). Hücre, insan ve çevre arasında enerji düzeyinde bir iletişim söz konusudur. Beynin değişik elektrik ritimleriyle kalp ritmi arsında bir iletişim söz konusudur. Kalp koheran durumda olduğunda senkronizasyon artmaktadır. Bu senkronizasyon kısmen elektromanyetik iletişim yoluyla olmaktadır. Bu oluşan senkronizasyon sezgisellik, yaratıcılık gibi işlemleri güçlendirmektedir. DNA çift sarmal bir yapıdır. Bu sarmalın daha sıkı olması ya da gevşemesi molekülün ultraviole ışını absorpsiyonu ile ölçülebilir. HeartMath tekniğinde eğitilmiş bireyler kalplerinden sevgi ve şefkat duygularını güçlü olarak oluşturabilmektedirler. Bu modda iken DNA nın daha sıkı sarılması ya da gevşemesi yönünde deney tüplerine niyet göndermişlerdir. Bazı kişiler DNA nın yapısında %25 e varan değişiklikler oluşturmuşlardır. Bu güçlü bir istatistik etkidir. Aynı duyguyu tutan ama niyet ortaya koymayan çalışmalarda DNA yapısında değişiklik olmamıştır. Tersine niyeti tutup, koheransı ortadan kaldırdıklarında yine DNA yapısında değişiklik olmamıştır. Kalp koheransı şudur. Bir şekilde kalp üzerine konsantre olarak kalp ritmi koherant denen bir duruma getirilmektedir. Bu durumda bir birini izleyen kalp atımları arasındaki sürelerin değişkenliği çok düzenli hale gelmekte, sinüs eğrisi çizmektedir. Koherant olmayan kalpler ise rastgele atmakta, birbirini izlenen atımlar arasındaki süreler düzensizlik göstermektedir. Tüpler yaklaşık 1 kilometre uzakta bile olsa bu etki ortaya çıkmaktadır. Yani doğrudan kalbin elektromanyetik etkisi değil, niyetin etkisi bu değişikliği sağlamaktadır. Bireyin kalbini koherant yapıcı etkisi arttıkça DNA üzerindeki etkisi de artmaktadır. Günümüz kuantum fiziği konusunda bilgisi olanlar için bu değişimler o kadar da şaşırtıcı değildir. Bu DNA çalışmaları dua çalışmalarında ortaya çıkan sonuçları daha iyi anlamamızı sağlamaktadır. ( Burada dua’dan dini bir tören anlaşılmamalıdır. Mutlaka dini bir dua olması gerekmez. Kalpten bir iyileşme niyetini ortaya koyan bir niyet duası etkiyi ortaya çıkarmak için yeterlidir).

Sıfır yan etkiyle iyileştiren ilaç(!); Plasebo
Plasebolar yeni bir ilacın etkisini mukayese etmek amacıyla kullanılan sahte ilaçlardır. İçi boş haplardır. Ama bir çok geniş ölçekli çalışma plaseboların iyileşme yaratmakta %35 oranında etkili olduğunu göstermektedir. Plasebonun etkili olması için kullanan kişi etkin ilacı kullandığını zannetmelidir. Bu etki bir çok etkin olduğu iddia edilen ilaçlardan daha etkilidir. Plasebolar depresyonu iyileştirmekte bir çok meşhur depresyon ilacından daha iyi sonuç vermektedir. Connecticut Üniversitesinden Ph. D Irving Kristol, Prozac ve Zoloft kullanan hastalar üzerinde yaptığı araştırmada bu ilaçların iyileştirici etkilerinin yüzde 75 inin hastaların inançlarından kaynaklandığını göstermiştir. Yani hastalar medyanın, doktorların etkisiyle ilaçların kendilerini iyileştireceğine inandıkları için iyileşmektedirler. Kalan yüzde 25 in etkisinin de inançtan gelme olasılığı yüksektir. Çünkü çalışmaya katılan denekler bir şekilde gerçek ilaçla plaseboyu birbirinden ayırabilmektedir. Gerçek ilacın bedende yarattığı yan etkilerden dolayı gerçek ilacı kullandıklarını bilmekte ve bu nedenle inanç sistemleri güçlenmektedir. 2. Bir çalışmasında Kristol, Amerikan Food and Drug Administration’ın (FDA) database kayıtlarında bulunan 47 antidepresan çalışmasını incelemiş ve ilaçların etkisinin çoğunun plasebo etkene bağlı olduğunu bulmuştur. Bu etki Paxilde %69 iken, tanınmış ilaç Prozacda %89 a kadar çıkmaktadır. İlaçlarla plasebonun etkisi arasındaki farklılık anlamsız bulunmuştur. İlaçlarla yapılan klinik araştırmalar masraflıdır. Bu nedenle bu tip çalışmalar ilaç endüstrisi tarafından desteklenir. İlaç endüstrisinin desteklediği çalışmalarda ilacın etkisiz bulunduğu araştırmaların çoğu FDA’e sunulmaz. İlaçların ciddi yan etkileri vardır. Ne yazık ki bu yan etkilerin ortaya çıkmasında hastaların inanç sistemi pek işe yaramaz. Aksine mecburen ilaç prospektüsüne yazılan yan etkiler hastalarda bu yan etkilerin çıkma beklentileri yaratır. Bu etkiye de nocebo etki denmektedir. Bunu bilmese çıkmayacak yan etkiyi kişi bedeninde gözlemlemeye başlar. Çok yaygın kullanılan hiperaktivite ilacı Ritalin, antidepresen Paxil, şizofreni ilacı antipsikotikler ölümcül düzeyde tehlikelidir. Yapılan çalışmalar gerçek ilaçlar iyileştirmek için bedende hangi mekanizmayı tetikliyorsa plasebonun da aynı mekanizmayı tetiklediğini göstermektedir. Bu çalışmalardan “yani hastaları kandıralım mı?” gibi bir sonuç çıkarmamak gerekir. Sonuç şudur. Zihinsel düzeyde oluşan iyileşme inancı fiziksel bedende iyileştirici etki yaratmaktadır. O zaman bu zihinsel enerjiyi harekete getiren çalışmalar yapılarak iyileşme sağlamak mümkündür.

Bedavaya iyileşmek
Meditasyon, dua, spirituel pratiklerin ve sosyal yardım çalışmalarına katılmaların sağlık üzerine olumlu etki yarattığını gösteren çalışmalar vardır. Ama “şu hastalık için X geni bulundu” tarzı bir drama yaratmadığından bu tip çalışmalar medyada çok az yer bulmaktadır. Bu tip eylemler çoğu ilacın yanına bile yaklaşamayacağı oranda hastalıktan ölüm riskini azaltmaktadır<ı>. ( Oxman, Thomas E.et al (1995). Lack of social participition on religious strengthand comfort and risk factors for death after cardiac surgery in the elderly. Psychosomatic Medicine. Vol 57 p 5-15. ) Madisondaki Wisconsin Üniversitesinde Vietnam da savaşmış askerler üzerinde yapılan çalışmada affetmeyi öğrenenlerin kalp rahatsızlıklarından kurtulmaya başladıkları ve kalbe giden kan akımının arttığı gösterilmiştir. Yine aynı üniversitede yapılan ayrı bir çalışmada meditasyonun bağışıklık sistemini güçlendiren birçok antikorun kandaki seviyesini arttırdığı bulunmuştur. Meditasyon kan basıncını düşürür, kalp hızını dengeye getirir, felç riskini, kalp krizi riskini ve kansere yakalanma riskini azaltır. Bunun yanında kronik ağrıları kaldırır, depresyonu çözer, kaygıyı azaltır. Eğer meditasyon ilaç olsaydı bunu reçeteye yazmamak malpractice ( yanlış tıbbi uygulama) sayılırdı. <ı>(Davidson, Richard J. , Kabat-Zihn J. At al. (2003). Alterations in immun function produced by mindfullnes meditation. Psychosomatic Medicine vol 65, p 564). Fizik dünyasında mevcudun çok azı bilinmektedir. Bilinç dediğimiz yapının bizim bilmediğimiz moleküller üzerinden etkisi vardır. Kuantum dünyasında entanglement gibi mevcut fiziksel bilgilerle açıklanamayacak bulgular ortaya çıkmaktadır. Ortada mucize falan yoktur. Sadece henüz tam açıklayamadığımız bir fiziksel olay vardır. Olayın tamamen fiziksel etki olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Örneğin California’daki Noetic Sciences Institute’den Ph D Dean Radin şöyle bir deney yapmıştır. Her türlü elektromanyetik etkiyi engelleyen bir kafes yapmış ve bu kafese kanser hastalarını yerleştirmiştir. Hasta kafesteyken dışarıda, onun göremeyeceği bir yerden hastanın yakını bilgisayarla belirlenen rastgele zamanlarda 10 saniye sürelerle hastası için dua etmiştir. Bu süreçte hastadan alınan deri iletisi ölçümleri düşmüştür. Yani beden bu duayı aıgılamakta ve otonomik sinir sitemi ile yanıt vermektedir. Bu etki her türlü elektromanyetik iletimden bağımsız bir şekilde hastaya ulaşmaktadır. <ı>(Radin Dean (2008). Compassionate intention as a therapeutic intention by partners of cancer patients: effect of distant intention on the patients’ autonomic nervous system. Explore 4:4, p 235.) Kristal fiziği konusunda tanınmış olan ABD den Prof William Tiller <ı>“Science and Human Transformation; Subtle Energies, Intention and Conciousness” isimli kitabında insan bilincinin fiziksel olaylar üzerindeki etkisine kanıtları yaptığı deneylerle ortaya koymakta ve sonuçlarını aşağıdaki gibi özetlemektedir. 1.. Enerjisini güçlü bir şekilde kullanan insanlarda yaratılan biyoalan materyellerin özelliklerini değiştirebilir. Bu şekilde elektronik cihazların çalışmaları üzerine etkili olabilmektedir. Bu etkiler günlük gözlemlerle tahmin edilemeyecek etkilerdir. 2.. Normal insanlardan yayılan elektromanyetik olmayan biyoalanlar, yönlendirilmiş niyetle ve dikkatle yönlendirildiği zaman basit gaz salan cihazlardan elektron mini-çığlarının boşalmasına neden olabilmektedir. Odaklanma arttıkça salınan elektron miktarı artmaktadır. 3.. Bazı insanlar çakralarından düşük düzeyde enerji paketleri salabilmektedir. Bazı işlemlerle enerji elektriğe çevrilebilmektedir. Bu amaçla akupunktur meridyen sistemi kullanılmaktadır. Bu dönüşümle gerek bedende gerekse bedenden uzak yerlerde yüksel elektrik voltajları ölçmek mümkün olmaktadır. 4.. Kalbe sevgi niyetiyle odaklanıldığı zaman kalp atımları EKG de armonik olmaktadır. Kalpdeki bu uyumlaşma beyinin ve bedenin diğer elektriksel titreşimlerini de aynı armoniye getirmektedir. Bu durumda bedendeki kimyasal madde salınımı daha sağlıklı bir şekle girmektedir. Yukarda da belirtildiği gibi odaklanmış niyet psikokinetik olarak gerek beden içinde gerekse beden dışındaki moleküler yapıları etkilemektedir. 5.. Çoğu küçük çocuklar elektromanyetik enerjileri ve düşük enerjileri algılayabilmektedir. Çocuklar birbirinden haberi olmadan bu enerjileri aynı şekilde ve renkte resmedebilmektedir. 6.. Çatal çubukla yer altında su bulmak doğal bir insan yeteneğidir. Bilinçaltı değerli bilgileri mini kasları hareket ettirerek bilince aktarabilmektedir. Ya da bedenin belli bölgelerinde ısı yaratarak aranan bilgiyi aktarmaktadır. William Tiller <ı>Concious Act of Creation adlı 2. kitabında anlattığı deneylerle de insan niyetinin rahatlıkla elektronik aletlere depolanacağını ve taşınabileceğini kanıtlamıştır. Lynne Mc Taggart <ı>Field adlı kitabında iyi tasarlanmış deneyleri temel alarak insan bilincinin bedenimizin dışında etkisi olan bir madde olduğunun örneklerini sunmuştur. Bilinci çok düzenli bir şekilde enerji düzeyinde organize edebilirsek fiziksel maddede değişiklikler yaratabiliriz. Bu etki zamandan ve uzaklıktan bağımsızdır. Niyet dediğimiz odaklanmış düşüncedir. Bu şekilde baktığımızda o zaman üretilen her düşüncenin aslında dünyamıza etki eden bir enerjisi vardır. Ama bu enerji mevcut cihazlarla ölçülemeyecek boyutlarda ve titreşimlerde olmaktadır. Bu ölçümler için çok farklı şekilde tasarlanmış aletlere gereksinim vardır. Tüm bunlar ciddi yatırım gerektirir. Ama bu tip yatırımların getirisi ilaçların getirdiği kar göz önüne alınacak olursa okyanusta damla kadar kalır. Bu nedenle de büyük şirketler bu tip çalışmaların yanına bile yaklaşmamakta ve yatırım yapmamaktadır. Üniversitelerde bu tip çalışmaları dışlamakta, çalışmalarında ısrar eden bilim adamlarını üniversiteden uzaklaştırmaktadırlar. Lynne Mc Taggart şu anda niyetin fiziksel etkilerini kanıtlayacak olan bir çok bilimsel çalışmayı organize etmektedir.

Deneylerle ilgili olarak http://www.theintentionexperiment.com/ adlı siteden bilgi alabilirisiniz. İlerleyen yazılarımda bu konuda daha derinlemesine açıklamalar yapmayı umuyorum.
 
Toplam blog
: 13
: 5872
Kayıt tarihi
: 27.08.06
 
 

1955 İstanbul doğumlu. Kadın Doğum Uzmanı. Hastalıkların zihinsel neddenlerive çözümleri üzerine ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara