Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '07

 
Kategori
Felsefe
 

İnsanda varlık problemi ve stres

Güne ait koşuşturma ve sıradanlık içinde düşünce iklimine ne kadar zaman ayırabiliyor ya da ele aldığımız konulara hangi düzeyde yaklaşarak buralardan sağlıklı hangi sonuçlara ulaşabiliyoruz? Ya da daha doğrusu düşünmek, günün akışına bir değer kazandıracak kendimize ait özellikleri yansıtan bir görüş ortaya koymak gibi bir iddiamız var mıdır? Olmalı mıdır? Bizi yetiştirip ortaya koyan şartların niteliği tercihimizin hangi yönde olacağını da belirliyor. Kendi bütünlüğü içinde tutarlı olmak kişinin değer ölçüsü olmalı. Bu aynı zamanda kişiyi değerlendirirken bizimde göz önünde bulundurmamız gereken bir konu olmalı. Sorumluluklarını yerine getiren bir insan elbette varlığına bir anlam kazandırmaktadır. Fakat zaman, işte akıp gidiyor. Günün doğuşu ve batışı bir bakıma ne kadar mekanik bir olaysa günlük dürtülere verilen tepkiler ve sorumlulukların yerine getirilişi de o kadar mekanik. Dolayısıyla taşıdığı değerde aynı sığlıkta. Aynı basitlikte. İşte tam bu noktada insan taze bir soluk almak istercesine meşrebine, mizacına uygun kendisi için anlamı olan küçücük uğraşlarıyla baş başa kalmak ister. Bu, muhakeme gücünün şekil ve kalıba sığmayan dinamizminin kendini aşma gayretinin tezahürü olsa gerek. Kazanımlarımız da bu tutkunun sürekliliği ve bunu dengeleyebilme becerimizle doğru orantılı olmuyor mu?

Bir yandan organik yapının varlık dürtüleri ve bunun toplumsal akılla işlenerek herkesçe kabul edilebilir biçime dönüştürülme eylemi öte yandan garip, anlaşılmaz bir şekilde her tür fiziksel biçim ve oluşumları aşan muhakeme güç ve yeteneklerinin insan iradesine telkin ettiği söz ve anlatımın birebir karşılayamadığı anlam bütünlüğü. Kısacası maddi olan ve olmayan tüm değerleri kendi benliğinde buluşturan insan, tatmini ayrı kaynaklarda arayan bu iki zıtlık arasında bir anlamda bunalmakta fakat bunu hem tanımlamada ve hem de kabullenmede zorlanmaktadır. Varlığının zamanla sınırlı oluşunu bilmek bu tür ızdırapları besleyerek büyütür. Dinamizmi, günü tanımlama gayretine bağlamak beklide yanlış olmayacaktır. Estetik ve ahlaki değerler, bilim, zamanın bizden alıp götürdüklerini yerine koyma telaşımızın sonucunda ürettiğimiz değerler olmasın sakın!

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..