- Kategori
- Güncel
İNSANLAR NASIL YÖNETİLİR?
İnsanlar Nasıl Yönetilir?
Aslında okuyucuların arasında böyle bir derdi olan olduğunu sanmıyorum. Başlığa bakarak bu konuda son derece yetkin olduğum da düşünülmesin. Eğer öyle olsaydı, burada yazıyor olmazdım.
Merak ettiğim şeyse; birine "şunları yap," diyeceksiniz ve onlar da hiç itiraz etmeden hatta gönüllü olarak o işi yapmak üzere seferber olacaklar. Bu uğurda; gerekirse canlarını feda etmekten çekinmeyecek, gece gündüz, sizin onlara verdiğiniz iş ve ödevleri yapmaya çalışacak hatta birbirleriyle yarışacaklar…
Ne kadar da zor bir iş değil mi? Öncelikle milyonları, milyarları etkileme gücünüz olacak, yetmeyecek, zorlama gücünüz olacak. Onları etkileyecek birçok enstrüman size hizmet edecek ki bu şekilde insan topluluklarına istediklerinizi yaptırabilesiniz.
Din aslında bu işe kısmen yarıyor. Misal öbür dünya kavramı, cennet cehennem kavramları birçok işi hallediyor.
Milletler, milliyet kavramları, kavramlar arasındaki farklılıklar da bu işe kısmen yarıyor.
Coğrafya da benzer işi görüyor.
Tarihten gelen ananeler, örfler de bu işe yarıyor.
Başka itki olarak; zor kullanma gücü de insanlara dediklerinizi yaptırmanız için bir araç. 1925 Yılında tarihin en emperyalist ülkeleri Milletler Cemiyeti üyeleri olarak ABD ve İngiltere zor kullanmanın yeteri kadar işe yaramadığını anlamış olsalar gerek ki; köleliği resmen yasakladılar! 1929’da büyük buhran oldu…
Ancak o zamandan günümüze kadar dünya binlerce yıldır alamadığı yolu aldı, bilimde teknolojide hemen her alanda bambaşka bir dünya ortaya çıktı. Buna bağlı olarak nüfus arttı. Ölümler azaldı, yaşam süresi arttı. Bu da bir başka sorunu ortaya çıkardı. Bu kadar insan hiçbir işe yaramazsa ne olacaktı?
İnsanlar, günümüzde hayalleri ile yönetiliyorlar. Misal Karadeniz’in yaylasında, mis gibi oksijen içinde yaşayan kişi orayı terk ediyor. Binlerce yıldır terk etmediği Kars’ı son otuz, kırk yılda terk eden insanlar hizmet gelmediğinden yakınıyorlar. 93 Harbi, 1. Dünya Savaşı nice savaşlar halkı oradan uzaklaştırmaya yeterli gelememişken insanları oradan akın akın batıya doğru iten en güç nedir? Bu güç öyle bir güç ki ölüm korkusundan daha etkili, tüm tehdit algılarından daha kuvvetli...
Hayal; zengin olma hayali, medeni olma hayali, medeniyete ulaşma hayali, insan yerine konma hayali, daha güzel kadınlarla-erkeklerle evlenme hayali, özgürce cinsel ilişkiler kurabilme hayali, daha iyi bir eğitim hayali, sağlık imkânlarına kavuşma hayali, büyükşehirde yaşama hayali…
Hepimiz o hayaller uğruna düşmedik mi yollara? Ya düşeceğimiz yeni yolları düşünelim? Ne uğruna? Elbette cevap hayaller, olmalı. Ancak gerçekte bu hayaller bizim kendi hayalimiz mi? Yoksa bize zorunlu olarak kurdurulan hayaller miydi?