Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Eylül '19

 
Kategori
İlişkiler
 

İnsanları Tanımanın 7 Adımı...

Hep yanılmaktan şikâyet ederiz ya da beklentilerimiz karşılanmayınca yaşadığımız keyifsiz tecrübelerimizden yakınırız.

    "Bunlar neden hep benim başıma geliyor? İlişkilerimde neden başarısızım? İnsanlar beni kolayca kandırabiliyor. Yine terk edildim. Yine aldatıldım." Bu cümleler ya da benzerlerini fazlaca kullandığınız bir hayatı yaşadıysanız, bu anlatımı lütfen sonuna kadar okuyun. Umarım faydası olur. 

1- İnsanlar ilk tanıştığınız andan itibaren size kendileri hakkında anlatmak istedikleri hayatlarından kesitler sunarlar. Kendilerini anlatırlar. Yaşadıklarını deneyimlerini ve en çok da neye sahip olduklarını hatta en olumlu taraflarını anlatırlar. Olumlu yanları mutlaka vardır ancak bazen de olduğundan daha iyi görünme çabasıyla bilinçli olarak 'göz boyama' diye tabir edilen cümlelerle kendilerini size onaylatmak, kabullendirmek isterler. Belki biz de bunu dönem dönem yaparız. Karşımızdakinin kim ve nasıl olduğunu bilmediğimiz hatta tanıyamadığımız için olumlu hayat anılarımızı özelliklerimizi anlatmayı seçeriz.

      Burada dikkat edilmesi gereken bir iki detay var arkadaşlar. Övünme içerikli cümleleri bir kenarda biriktirin. Kendini övdüğü cümleleri sıradan makul cümlelerinden fazlaysa bu davranış biçimi aklınızın köşesinde mutlaka kalsın. Sürekli reklamlar şeklinde size kendini anlatıyorsa, bu duyduklarınız sizin gözlemlerinizin içinde sadece minik  bir işaret olsun. Bu biriktiklerinizi birlikte yaşarken doğruluğunu kontrol etmenizi öneririm. 

     Tam tersi bir tutum da dikkat çekicidir. Tanıştığınız kişiler sadece sizi merak ediyor, sadece sizinle ilgili bilgilere sahip olmak istiyor ve kendisini anlatırken bir anket doldurur gibi yaşını, işini, doğduğu yeri, kardeşlerini ve varsa çocuklarını söylüyor bunun dışında sizden sizinle ilgili bilgileri alırken kendinden hiç söz etmiyorsa da bu konuşmanızı unutmayın. Sadece sizi dinliyor olması sizi çok önemsediği anlamına gelmez. Sizin güven duvarınızın önüne biraz da kendiyle ilgili bilgi bırakmalıdır ki diyalog doğru ilerlesin. Çok konuşkan biri de olmayabilir ancak siz konuşkan biriyseniz ne kadar uyumlu olacaksınız zamanla anlayacaksınız. Bu detayı da unutmayın. 

2- İnsanlar tanıştıktan hemen sonra bir yere ait olduğunu yani bir dine, siyasi bir partiye ya da başka bir oluşuma ait olduklarını sürekli vurguluyor hatta bu konulardaki hassasiyetlerinden sıklıkla bahsediyor, size de ait olduğu oluşumları kabul ettirmeye ve değer vermeniz ile ilgili bir ikna çabasına giriyorsa, sizin için bu da önemli bir detay olacaktır. Tanıştığınız ilk anlarda tanıştığınız kişinin dindarlığını, siyasi görüşünü ve bir ideolojiye ait olduğunu öğrenmenizin nedeni sizi etkileme çabasıdır. Dikkat ettiyseniz kendisine ait bir oluşumla değil, bir güce, bir tarafa bağlı olarak edindiği gücü size karşı reklam yapıyor. Kendine güveni tam olmayan insanlar bir başka gücün arkasına sığınırlar. 

3- Sürekli kendini anlatma çabasında olan insanlara kendi ile ilgili bilgi sahibi olduğunuzu hissettirin. Seni tanıdım tavrı içinde olun ama gözlemlemeye devam edin. İşte önemli diğer madde de şu olmalı. Kendi ile ilgili konuşmalarından başka asıl etrafındaki insanlarla ilgili fikirlerini sorun. Eski arkadaşları, ailesi ve etrafında bağı olan insanları suçlayan tavırla anlatıyor, aşağılıyor, değersiz olarak size tanıtıyorsa  burada ders çıkartmanız gereken konu, bilim insanlarının açıklamalarına istinaden söylüyorum; kişilik bozukluğu olan kişiler kendisinin dışındaki neredeyse herkes için kötüleyecek, aşağılayacak, değersizleştirecek bir takım bahaneler bulur ve etrafındaki diğer insanlardan bu şekilde bahseder.

     Sizi çok fazla övüyor olabilir. Sizi çok beğendiğini, değer verdiğini söylüyor olabilir ancak unutmayın ki etrafındaki insanlarla da bir tanışma süreci geçirdi. Kendisindeki düşünce ve bakış açısına uymayan, bir şekilde menfaatlerine karşılık gelmeyen kişileri kötüler tavrı muhtemeldir ki bir zaman sonra sizinle de benzer durumlar yaşanırsa sizi anlatırken kullanacağı yöntemi olacaktır. Kendi dışındaki insanların sadece olumsuz özelliklerinden bahseden birinin aynasına bakıyor olabilirsiniz. Yani asıl olumsuz özelliklere sahip olan kendisi olabilir. Bu konuyu da dikkate alın. 

4- Güven tatmini her ilişkinin olmazsa olmazıdır. Aile büyüklerimiz bize birilerine güvenmenin ne tür şartlarla mümkün olduğunu anlatır hatta bir takım önerilerde bulunurlar. Eskiden insanlar evlerinde çalışan ya da misafir olan hatta işe aldıkları kişileri denemek için  bir yerlere değerli eşyalarını, paralarını bırakıp gözlemlermiş. Kişi o kıymetli deneme malzemesine dokunmuyor hatta bunu burada bırakmışsınız diye uyarıyorsa güvenilir addedilirmiş.  Bu aslında sağlıklı bir deneme yöntemi değildir çünkü güven testinden geçirdiğiniz kişi de aynı öğretilerle büyümüş olabilir. Kısaca oyununuza gelmez. Bunu daha soyut bir yönteme dönüştürelim. 

     En başından insanlara tam güvenle başlamak idealdir aslında. Mesela bir tuz çuvalını ağzına kadar doldurursunuz ve kilere koyarsınız. Kimse o çuvala dokunmazsa çuval sağlamsa delinmez, yırtılmaz ve içindeki tuzu muhafaza eder. İnsana verdiğiniz tam güven algısı kişisel hatası olmadığı sürece delinmeyen yırtılmayan çuval gibi olmalı. Bir hatası ile bütün çuval yırtılmış muamelesi de yapmamalısınız. Açılan deliğe uygulanan güç iyice büyümesine ve hızla tuzun dökülmesine sebep olacaktır. Yani kişi hatalarını sürdürürse defosu büyüyecektir, sakinlikle gözlemleyin. 

     Bir insana size büyük ölçüde zarar verecek bir alan yaratmadan küçük bir risk aldığınızı düşünün. Diyelim ki yeni tanıdığınız bir arkadaşınız sizden durup dururken borç istedi. Kişisel olarak birçok özelliğinden dolayı kabullendiniz ama bu hamlesi kafa karıştırdı. Risk almadan onun borcuna sadık, dürüst biri olduğunu anlamanız mümkün değildir. Aynı şekilde küçük bir özel durum paylaşımı yaptınız ancak bu minik riskte size zarar vermeyecek içerikte olmalıdır. Başkalarına söyleyip söylemeyeceği ya da size bunu koz olarak kullanıp kullanmayacağını bu riski almadan bilemezsiniz. 

     Riski aldınız ve güven çuvalınız delindi, zarar gördünüz diyelim. Zararı görerek güveni aynı limitte tutmamalısınız. Hiç güvenmeden birilerine yaklaşma çabası kendinize de karşınızdaki insana da saygısızlık ve haksızlık olabilir. Düşünün; aynı düşüncelerle karşınızdaki insan size bakıyor. Sizi tanımaya çalışıyor. Ayna yansımasıdır ilişkiler, unutmayın. 

5- Değerli bir detaydan daha söz edelim. Tanıdığınız insanın hakkında birçok detay bilgiye hâkimsiniz. O da sizi iyi tanıdığını söyleyecek kadar size güvenmeye başladı. Birbirinizi övüp duruyorsunuz hatta beğeniyorsunuz diyelim. Peki, bulunduğu statütünün, sahip olduklarının altında güce sahip olan insanların olduğu yerlerde nasıl davrandığını biliyor musunuz? Tanıdığınız kişinin yaşam kalitesi farkı olduğunu düşündüğünüz diğer insanlarla olan iletişim  tavırlarına dikkat edin lütfen. 

     Siz şimdi şu an onun karşısında bir değersiniz ve hayatındasınız. Sizi önemsiyor, sizinle vakit geçiriyor ve saygılı, sevgili davranıyor. Peki ya siz o azarladığı garson, incittiği sekreteri, haksızlık yaptığı müşterisi, otorite kurmak için kaba davrandığı ailesinden herhangi biri, statüsü sırf kendinden düşük diye aşağıladığı, acıdığını söylediği arkadaşı, o istemediği halde onu terk eden eski eşi ya da sevgilisinin  yerinde olsaydınız, size nasıl davranacağını gördünüz mü? Kendiyle eşit gördüğü insanların dışında farklı davrandığı insanlarla olan iletişimi iyi gözlemleyin. Maskeyi düşürmenin en önemli yollarından bir olan bu maddeyi lütfen ciddiye alın. 

6- Kriz anlarında gözlemleyin. Basit bir örnek verelim. Trafik sıkışıklığındaki sabırsız tavrı, öfkesi normalde sakin görünen bir insanın beklenmedik bir yüzünü ortaya çıkartır. Hoşuna gitmeyen bir duruma karşılık verdiği tepkileri iyi gözlemleyin. İş arkadaşlarıyla olan diyalogları da değerli veriler bildirir. Aralarında bir sorun yokmuş gibi davrandığı iş arkadaşlarıyla birçok kez bir arada görmüşsünüzdür ancak baş başa kaldığınızda o kişilerden bahsederken aşırı öfkeli, hakaret içerikli cümleler kuruyorsa bu da sizin için bir işaret olabilir. 

    Çabuk parlama diye tabir edilen ani öfke patlamaları yaşayan ve yatıştırılması zor olan insanlar bugün size oldukça sakin davranıyor, anlayışlı ve kibar olmaya çabalıyorken hedonik adaptasyon sonrası işine gelmeyen bir tavrınızla karşılaştığı zaman vereceği tepkiyi tahmin edebilmenin yolu kriz anlarını gözlemlemenizden geçecektir. Başkalarına öfkeli ve saldırgan hatta kaba davranan, hayvanlara karşı şefkat beslemeyen ve uzak duran, zarar veren kişilerin fırtınalarını düşünün ve o fırtınalarda savrulmadan kendinizi koruyun. Unutmayın zamanla sıradanlaşacaksınız, ailesindeki, arkadaş çevresindeki herhangi biri olmayacaksınız belki ama maskelerini indirip olduğu gibi davranacağı biri haline geleceksiniz. 

7- En önemli son madde de kendimizi tam anlamıyla tanımaktır. Kendimizi, zaaflarımızı iyi bilmeliyiz. Önyargılı ya da  ön övgülü tavra girdiğimizde hatalar başlar. Önyargı güveni engeller, inanma duygusunu siler. Önyargılı olmanın ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz peki ya ön övgülü nedir? Ön övgülü olarak birilerini tanımlamamızın nedeni yeni tanıştığımız kişilerin ya kişisel geçmiş kırgınlıklarımızı gidereceğine olan inancımızdır ya da bir kaç özelliğini hayranlık seviyesinde beğeniyor olmamızdır. Ön övgüleme yöntemiyle kişiye bir kaç kılıf biçeriz, etiketleriz ve üstelik kendimizi bütün bu övgüye layık gördüğümüz özellikler gerçek olmasa da inandırırız. 

     Mesela sakin mizaçlı, çok gücünü hissetmediğiniz, az korumacı kişilikte bir babanız varsa tam tersi daha güçlü, baskın karakter, korumacı olarak nitelendirebileceğiniz bir erkek ilginizi çeker. Siz o eksiklik kapatacağını hissettiğiniz yönlerini övmekten bu halinin size yaşattığı negatiflikleri görmezden gelebilirsiniz. Güçlü karakter, biat ettiren, kontrol eden, yöneten taraflarını size hissettirip beğeninizi kazanırken aynı zamanda size psikolojik ya da fiziksel şiddet uyguladığında sessiz kalıp o güçlü adamı kaybetmekten korkuyor ve susarak ilişkiyi devam ettiriyorsanız zarar sadece sizin hanenize yazılır. 

     Diğer bir taraftan, sakin mizaçlı, biat kültürü ile yetiştirilmiş, pek konuşmayan, eğitim alamamış, kabullenmeci olarak yaşayan bir anne figürü de size başka bir zararı getirebilir. Doğru tanımlama ve kendimizi doğru anlamayla hayatımızda zarar görmeden yaşarız. Güçsüz diye nitelendirilen bir anneyle büyüyen erkek, güçlü bulduğu bir kadını seçebilir. Yönetme arzusuna rağmen, yönetildiğini fark etmeyebilir bir süre ya da yönetilmek hoşuna gider, zamanla kimliksizleşebilir. Güçsüz anneyle büyüyen kadınlar da güçlü olma çabasıyla ilişkilerinde rolünü yitirebilir ve yanlış insanlarla yanlış ilişkiler yaşar, zarar görür. Güçlü Kadınlar ile ilgili yeni yazımda daha sonra size bu konuyu da tüm derinliğiyle açıklarım. Örnekler çoğaltılabilir. 

     Önyargınız,  ön övgünüz nedeniyle eğer birine ya da kendinize haksızlık etmek istemiyorsanız size önerim, ilişkinize dışarıdan bakmanızdır. Sanki tanıştığınız kişiyle en yakın arkadaşınız tanışmış ve ilişki yaşamak istiyormuş ve bu durum hakkında sizden değerlendirme istiyormuş gibi tarafsız bakın. Yorumlayın. 

     7 madde sizin belirsizlikten olma karanlığınıza umarım ışık tutar. Güven ve huzur içinde sevildiğiniz, sevdiğiniz mutlu ilişkilerinizin olmasını dilerim. 

 

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara