Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '15

 
Kategori
Psikoloji
 

İnsanların içgüdülerini yönetebileceklerine inanıyorum…

İnsanların içgüdülerini yönetebileceklerine inanıyorum…
 

albert Einstein


İnsanın içinde üçlü bir yön vardır: hayvani, insani ve ilahi yön.

Hayvani tarafımız her zaman, kendi rahatlığı-sağlığı, yediği-içtiği, giydiği-sürdüğü, kiminle aşk yaşadığı, öfkesi ve korkuları gibi şeyleri önemser ve bunlarla ilgili ihtiyaçlarını gidermek için bir ömür boyu çalışır-didinir. En azından şu ana kadar bilebildiğimiz kadarıyla 4 milyon yaşında olan insanın bu zaman boyunca içgüdü dediğimiz, hayatta kalma için geliştirdiği yetenekleridir, bunlar.

İnsani tarafımız, “neden-niçin”i sorgular, analizden senteze çıkar, bütünün mutluluğu için çalışır, birleştirir. Bütün mutlu olduğunda kendi de mutlu olur.

İlahi tarafımız ise, insani tarafımızın yersel hareketlerinden ve etkilerinden sıyrılmış olarak, TEK olan ile birleşmek üzere hazırlıklarını yapmaktadır.  

Freud’un id, ego, super ego olarak adlandırdığı hayvani, insani ve ilahi yönlerimiz, Antik Grek uygarlığında soma, psike, nous olarak tanımlanmış ve Antik Mısır-Hint uygarlıklarında da bahse konu olmuştur.

İnsan bir bütündür elbette, içinde kendisini hayvanlığa sürükleyecek, canileştirecek bir taraf olduğu gibi, ermiş yapacak taraf da vardır.

The Century of Self” adlı BBC yapımı 3 bölümden oluşan belgesel, bize psikolojinin nasıl kitlelerin hayvani taraflarını harekete geçirerek yönlendirildiğini anlatır. Belgesel, anlatıma 1920’lerden başlasa da konu, belki de bildiğimiz Ortaçağ zamanlarından beri vardır:  İnsanlığın manipülasyonu…

Belgesel, kalabalıkları yönetmek için psikoloji bilimi ve onun güçlü ismi Freud’un nasıl kullanıldığını bize anlatır. Freud’un kapitalizm sonucunda psikoloji için önemli bir şahsiyet haline geldiğini anlarız. Freud, Platon’un bahsettiği bir sofist olarak, hayvani taraflarını yöneterek kitleleri hakimiyeti altına alan bir takım güçlere, bilerek zemin hazırlamıştır. Onun fikirlerinin bir etkisi olarak insanların ihtiyaçları olmamasına rağmen nasıl birer tüketiciye dönüştüğünü görürüz. Ya da Hitler’in kitlelerdeki fanatizm ve kendisinden olmayana karşı yürüttüğü öfke politikasının temellerinde bu etkiyi görürüz. Özgürlük, birlik, mutluluk gibi kavramların nasıl tüketen toplumlarla eşleştirildiğini görürüz. “Bir şeyi satmak için akla değil duygulara hitap edeceksin.” fikri ile dünya halklarının nasıl yönetildiğini görürüz. “Arzuları –dürtüleri (hayvani yönler) coştur, arzular tüketimi arttırsın, tüketim ekonomiyi büyütsün ve herkes mutlu hissetsin.“ O dönemde ve etkileri sürekli devam ederek, bu fikir tüm dünyaya yayıldı.  Nitekim çevrenize bir bakın: Ne kadar çok eczane, spor salonu, güzellik merkezi, erotik dükkân, lokanta ve eğlence merkezi var!

Tüm bu gerçeklere rağmen, id’in üzerinde bir ego ve onun üzerinde de bir süper ego var. Yani, hayvani yönlerimizi yönetmek için her zaman daha güçlü olan bir zihnimiz var. Bilinçli olalım. Okuyalım, sorgulayalım, araştıralım, keşfedelim. Felsefe ile yüksek fikirler dünyasına ulaşalım.

Etrafımızda daha fazla kütüphane, müze, galeri, festival, kültür merkezi, sanat ve bilim eserleri görmek için çalışalım.  

Bilimin, Platon’un bahsettiği mağaranın efendilerinin elinde neye dönüştüğünü bilerek, para-prestij adına kullanılmasına inat, bütünün iyiliği ve güzelliği için bilimsel araştırmalar yapalım ve bilimi sevelim-sevdirelim.

 “Bilgi, davranışı değiştirir”, o zaman bilginin doğru amaçlar için kullanılmasına önderlik edelim.

Ben kendi adıma, hayvanlarla ortak yönlerimle değil; insani ve ilahi yönlerimle bilinmeyi tercih ederim.      

“İnsan” olalım!

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..