Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '13

 
Kategori
Güncel
 

İnsanlığa veda tepesi

İnsanlığa veda tepesi
 

“Burası "insanlığa veda tepesi"dir. Ta evvel zamandan ahir zamana işaret edilen an'ın yaşanacağı o karanlık günlerin vuku bulduğu mahşer yeridir…”

 

* * *

 

İnsanlık varoluştan bu yana insanlık adına tarafsızlığı esas kabul etmiş görünse de, işin iç yüzünde taraflı olmayı benimsemiştir her daim. “Söz uçar, yazı kalır.” misali insanlık adına söylenen her söz, ağızdan çıktığı anda uçup gitmiştir.  Aslına bakılırsa söylenen sözlerin yazıya dökülmüş olması da bir fayda sağlamamaktadır çoğu zaman. Çünkü mevzu, amaç açısından irdelendiğinde iki farklı sonuç ile karşı karşıya kalırız. Bunlardan biri “görünürdeki amaç” şeklinde iken, bir diğeri ise “gerçek amaç” şeklindedir.  

 

Görünürdeki amaç, ideal düzen içinde olması gerekeni ortaya koyarken; gerçek amaç ise, mevcut düzen içinde olanı ortaya koyar. Birinde hayalimizde barındırdığımız ve gerçek manada da ulaşılması bizler için hayal olan ya da ulaşılması hayal dahi olamayan bir durum mevcut iken, bir diğerinde ise karşı karşıya kaldığımız ve aslında hiçbir zaman karşılaşmak istemediğimiz bir durum mevcut bulunmaktadır. Ve bu iki durumun da tek bir ortak noktası vardır. O da, ortaya çıkan bu iki durumun insan eliyle var olmasıdır.

 

Var olmak dedim. Evet, var olmak! Olmayan bir şeyi ortaya koymak, yaşamak, yaşatmak, nefes alıp vermek, bakmak ve görmek, duymak, tatmak, anlamak, anlatmak ve bunun gibi daha birçok anlama gelebilecek bir kavramdır var olmak. Lakin burada bahsettiğim, insanlık eliyle türemiş olan var oluştur ve aslında bir yok oluştur. Burada bahsettiğim var oluş; büyük bir bencilliğin, bir güç merakının, bir koltuk sevdasının, bir ego tatmininin, bir vurdumduymazlığın, umursamazlığın, benmerkezciliğin ve bunun gibi daha birçok anlamın türediği sözde bir var oluştur, aslında temelinde hep yok etmek olan.

 

Yok etmek dedim. Evet, yok etmek! Olan bir şeyi ortadan kaldırmak, silmek, sindirmek, öldürmek…

 

Oysaki bugünlerde o kadar çok öldürülüyor ki insanlık, geride kalanlar yaşadığına utanır hale geliyor adeta. Kimyası bozulan insanın etrafa saldığı kimyasallar ve bedenlere doldurduğu mermilerle nefesleri kesip ortalığı cansız bedenlere teslim etmesi, sözde var oluş saikiyle yola çıkan bu güruhun özünde yatan amacının aslında yok etmek olduğunu net bir biçimde ortaya koymaktadır. Olayın bir diğer yanında dikkat çeken ve bir o kadar da şaşırtıcı olan durum ise, küresel manada dünyaya barışın hâkim olmasını her defasında dile getirenler ve basit bir olayda dahi ortalığı ayağa kaldıranlar, bu denli büyük bir olayda çok da sessiz kalmış olmalarıdır.

 

Oysaki, “İnsanlığa vurulan darbe karşısındaki her suskunluk, her sessizlik başka bir Kerbela çığlığıdır gönüllere yansıyan. Ne dünyada ilk kanı döken Kabil görünümlü katiller, ne Musa’ya karşı olan Firavunlar, ne türemiş olan Yezid görünümlü caniler ne de bir başkası, haksızlığa karşı çıkan Hüseyin ruhlu gönülleri anlayamayacaklar....”

 

Çözümü yok etmekte arayan ve bu paralelde sebepsiz yere cana kıyan bu güruh, evvel zamandan ahir zamana değin insanlığa apaçık deliller sunan Kur’an-ı Kerim’in Maide Suresi’nin 32. Ayet’inde yer alan: “…Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir insanı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanın yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur…” hakikatini nasıl olur da görmezden gelir. Hakikat bu denli ortada ve bu denli açık iken, ondan uzaklaşmaya çalışmak ve yanlışa sürüklenmek başkalarını da bu yanlışa ortak etmek demektir. Halbuki, “Bakmayı bilen her göze nasıl ki hakikat aşina ise; hakikati gören her göze de her şey, o derece aşina olacaktır...”

 

“İnsan, insanlık âleminin en iyisi olamazsa dahi, en kötüsü de olmamalıdır…” sözündekihakikate teslim olanlar ve gerçek manada bu doğrultuda hareket edenler, insanlığı var oluş gayesinde istenen noktaya taşıyacaklardır. Çünkü, “Var oluş, kendi çölünde kurak hale gelen gönüllerin işi değildir. Var oluş, çölde dahi serap misali kâinatın boşluğundan sonsuzluğa akanların işidir...”  

 

* * *

 

“Burası "insanlığa veda tepesi"dir. Ta evvel zamandan ahir zamana işaret edilen an'ın yaşanacağı o karanlık günlerin vuku bulduğu mahşer yeridir. İnsanlık, ya bu ateş içinde yanıp kavrulacak ya da yakmış olduğu bu ateşi söndürüp de kurtulacak…”

 

MURAT TAŞ

https://twitter.com/MURATTAS20

 

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..