Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

İntihar

Günaydın,

Konu başlığı, günaydın öncesi karanlık bir eylemin simgesi. Ne ki yüzyıllardır yaşanmıştır bu eylem.Çeşitli biçimlerde. Eski devirlerden belleklerimizde kalan daha çok zulümlerdir sebep. Özellikle kadınlar. Hep ikinci sınıf muamelesi görmüşler, kafeslerde tutulmuşlar, her türlü kapatılmışlar, köle pazarların da satılmışlar. Ya baba, ya koca, ya da evdeki erkek ya da onu satın alanlar. Tek özgürlükleri kendilerini yok etmek olmuş çoğunlukla. Bu yüzyıl da başka tutsaklıklar var. Bağımlılıklar, ekonomik çaresizlikler, hastalıklar, çağın getirdiği teknolojinin hızı ile birlikte artan bireysel yalnızlıklar.

Yaşadığımız tuhaflıklar, intiharın sosyal medya da paylaşılması gibi. Bir TIK ile devam ediyor ya da sonlandırılıyor hayat. Bu tercih neden paylaşılır? Genç adam, adı üstünde genç, sağlıklı, eğitimli, ekonomik durumu iyi, üstelik güzel yaşadığını söylüyor. Aşık olduğu harika kadınlara teşekkür ediyor. Şarabını içiyor çok sakin bir şekilde birşeyler söylüyor ve...

Yazılı ve görsel medyada tartışılıyor. Bilim adamları fikirlerini söylüyorlar. İntihar konuşulmalı mı, konuşulmamalı mı üzerine.! Bence mesele bu değil. Yaşanan her olayın örneklemesi zaten doğal olarak yapılıyor. Eşyanın doğanın tabiatı gereği. Her eylemin bir artısı bir eksisi vardır. Yaşam tekrarlarla doludur. O kadar çok olumsuz olay yaşanıyor ki. Nedir koruyuculuk?

Model insanlar mı, sanatçılar mı, yöneticiler mi, yasalar mı?

Hepsinin etkisi sınırlıdır.

İnsan ve ruhu öyle bir karmaşadır ki, çözüm ya da son yine insanın kendi elinde ve tercihindedir. Hayata medya önünde son veren genç adam" ruhu huzur bulsun" diyorum.

Konuşmalarında o sakin duruşunda öyle  bir fırtına yaşıyorki bunları çok az insan hissedebilir. ANAHTAR kelimeler kullandı. Umursamaz bir görüntüde" uzun süredir mutsuzum" dedi. "arkadalarla paylaştım" bunu dedi. Sonra " ateistim allaha inanmıyorum" dedi. Demek ki paylaşımlar yetersiz olmuş ki sonunu bir kalabalıkta paylaşıyor. Bu bir ironi bence.

Belki de inançlardır biizi tutan. Allaha inanç, kendi canımıza kast etmenin günah olduğuna inammaız gibi, ya da gerçekten inanacağımız dostların yeterince dost olduğuna inanmamız ya da inanmamamız gibi. İnançlar onaylansın veya onaylanmasın önemli olan inancın sağlamlığı. Allaha inananda inanmayanda başka güvenilir bir inancı yoksa çöküntüler başlayabilir. Birçok mutsuzu bu inançlar tutuyor olabilir. Cesedinin kadavra olarak kullanılmasını istemesi bence iyi bir yüreğinin işareti olup, mezar istememesi sonsuz bir yokluğu ve yalnızlığı, kaybolma arzusunu belirtiyor. 

İlim, bilim, felsefe herkesin kendisine göredir.

Görecelidir mutluluklar ya da mutsuzluklar ince ayardadır kimi yürekler. Kimini sonuna hazırlar, kimini bilge yapar. Yaşanmamışlıklar belki de hala umut taşırlar.

Herkes kendisini doktoru, kendisinin filozofu, kendisinin yalnızı, kendisinin umudu ya da celladıdır.

Umutlar olsun tüm karanlıklara karşın, tüm mutsuzluklara karşın

Yaşamak güzl be kardeşim diyen koca ozan gibi

İronidir, ilizyondur, dejavudur yaşam.

Mutluluklar diyemem kimseye bu benim yetkimde değil sadece özgür olsun ruhlarımız sonsuza gidende...

CAHİDE YORMAZ ÖZ

KALAMIŞ

21.10.2014 müş...

 
Toplam blog
: 53
: 117
Kayıt tarihi
: 18.10.14
 
 

Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce bölümü ve Dil ve tarih Coğrafya Fakültesi Mezunuyum. MTA da Jeomo..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara