- Kategori
- Şiir
İntizar...
gözlerini gölgesine saklayıp
boynundan sarmaşık gibi elim düşlediğim
saçlarına kar yağsın!
umudun çiçek açsın
açsın ben nasıl unuttumsa gülmeyi
göz yaşların düşsün saçlarının ucundan yastığıma
yüreğin sessiz/ıssız attığında ağla, ağla
ellerin uzandığında boş kalsın
-ben nasıl kaldıysam, hazan mevsimine döndüyse baharım-
türkülerden fal tut hasretime köle
saçlarına kar yağsın
sensiz nasıl bıraktıysan öylece, beni ağla!
-çaresiz tutsak resmini çiziyorum sözcüklerle anla diye siyah sarı saçlarına asıyorum kendimi gazeteler yazacak, üçüncü sayfaya düşeceğiz, soğuk bir sabaha atmayan bir yürekle uyanacağız; pişmanlığın faydası yok sen vurdun sehpamıza-
sen vurdun sehpamıza
aşka asılmışken
biz öldük!
-intizar değil bu; hazan mevsiminde düşen yaprakların sessiz fısıltıları gibi usulca konuş düşünde, elini attığında yokluğumu tutsun parmakların!-
saçlarına kar, umudun çiçek açsın!
gitti geçti sevdanın saati mevsimi daha ne kadar yaşarız, bırak bu limanda bensiz/sensiz ortak düşümüzde
biz öldük