- Kategori
- Dünya
İranlı mühendislerin sır ölümü

Başkent Tahran’da dün organize edilen yeni bir suikastla yine bir İranlı Nükleer Fizikçi öldürüldü. Haber ajanslarına bakılırsa 2007’den beri organize edilen saldırılarda bir İranlı Enerji uzmanı hayatını kaybetmiş. İran ise vuku bulan tüm bu müessif hadiselerden İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nin mesul olduğunu iddia etmekte. Yanılmış da olmaz. Sebebine gelince Ortadoğu’da İran’ı en çok tehdit eden ve kendi menfaatlerine tehdit unsuru gören ülkeler Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’dir. Suud Kralı Abdullah’ın (İran’ı kastederek) “Yılanın başının bir an önce ezilmesi gerektiği” ifadelerini saymaz isek. Suudi Arabistan’ın Yemen ve Bahreyn gibi konularda İran ile çetin bir rekabet içinde olduğu hepimizin malumudur. Fakat tüm bunlara rağmen Suudi Arabistan’ın böyle bir saldırıyı gerçekleştirme olasılığı çok zayıf görünmekte. Tekrar başa döndüğümüzde bu hadiselerin arkasında Amerika Birleşik Devletleri ve ondan daha da bu konuda istekli görünen İsrail’in olduğu doğal olarak iddia edilebilir.
İsrail’in kendisi açısından İran’ı tehdit görmesi İran’ın sürekli kendisine yönelik tehditkâr davranışlarıyla zaten biliniyor. Bütün bunlardan sonra asıl amacın bu tür suikastlarla İran’ın İsrail’e saldırması neticesini doğuracak bir hadiseye sebebiyet vermek olduğunu söyleyebiliriz. Böylece İran’a müdahale yolu için bulunmaz bir fırsatın doğacağı aşikârdır. Zaten konuyla alakalı CIA(Amerikan Merkezi Haber alma Teşkilatı)’nın eski ajanlarından Robert Bear’ın kısa süre önce Los Angeles’ta bir radyo’ya verdiği mülakatta “İsrail’in muhtemelen Eylül ayında İran’ı vuracağını” belirtmesi de bu bakımdan önemlidir. Hadisenin malum açıklamadan bir hafta sonra cereyan etmesi de söz konusu suikastın arkasındaki gücün kimliği konusunda bize ipucu vermekte. Netice İtibariyle; amacın İran’ın vurularak İsrail ve ABD için bir çıbanbaşı olan bu ülkenin patlatılması bölge değil ama kendi istikrarları için olmazsa olmaz koşul olarak bir kez daha ortaya çıktığını bize gösteriyor.