Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Irkçılık... Büyük suç, büyük günah! Bir öykü...

Irkçılık... Büyük suç, büyük günah! Bir öykü...
 

Irkçılık... Büyük Suç, Büyük Günah!


Geçenlerde marketten alışveriş yapıyorum. Gezinirken, yanımdan geçen ufak tefek bir adam, alışveriş arabamdaki dörtlü süt paketini göstererek lâf attı:

“Ne güzel! Süt içebiliyorsunuz... Ben çaydan başkasını içemiyorum...”

Ben de -tanıyayım tanımayayım- sempatik bulduğum insanlara takılmayı sevdiğimden, adamın ilgisini karşılıksız bırakmadım:

“Ben içmek için almıyorum. Banyo yapıyorum sütle...”

Ciddi miyim, şaka mı yapıyorum, emin olamadı adamcağız.

“İyi ama, banyoya az gelmez mi bu kadarı?”

Suratına baktım... Şakayı sürdürmeye mi niyetliydi, yoksa bir gabilik mi vardı?...

“Sek süt alerji yapıyor... Bire on sulandırıyorum...”

Adamın yüzünde ne bir tebessüm, ne de esprimi anladığına dair bir emare...

Konuyu değiştirme ihtiyacı hissetti aniden. Fatih Eğitim Enstitüsü’nde okuduğunu anlattı uzun uzun. İçimden “Bana ne!” demek geçiyor, ama bu kurum Trabzon’da olduğundan kestirip atamadım. Besbelli adam memleketimi tahmin etmiş, bana orayla ilgili bir şeyler anlatacak...

Sonra pat diye farklı bir konuya atladı:

“Yunanlıların folklorik kıyafetlerle Trabzon Maçka’ya gitmelerini nasıl karşılıyorsunuz?”

“Gitsinler, ” dedim, “Dedelerinin yaşadıkları topraklarda, geleneksel törenlerini yapmak istemişler.”

“Ama olur mu?” diye itiraz etti, “Hain emeller besliyorlar.”

“Yahu, ” dedim, “Her tarafları hain olsa, ne olur! Alt tarafı 20-30 kişiler...”

“Ama niye folklorik kıyafet giyiyorlar? Adam gibi gelseler ya!”

“İlahi beyefendi! Üzerindeki kıyafetten mi çıkarıyorsunuz hain niyetlerini? Gerçekten o niyetle gelmiş olsalar, gizlemezler miydi kendilerini? Hem bizimkiler de başka ülkelere gidip, benzer kıyafetlerle gösteri yapmıyorlar mı?”

“Biz başka, onlar başka! Onlar Yunanlı bir defa. Bizimki ise sadece gösteri...”

Tartışma uzadı... O, gelenlerin hainliğinden dem vuruyor, bense bunun bir zararı olmadığını, her şeyden bu kadar korkmamamız gerektiğini anlatıyordum. Bu defa Karadeniz’e gelen İsrailli turistlerin kötü niyetlerine götürdü konuyu; İngilizlere, Almanlara, Ruslara, aklına gelen tüm uluslara saydırdı.

“Herkes düşman öyle mi?” dedim, “Kendi gücüne güvenmeyenlerin tipik bir paranoyasıdır bu.”

Muhtemelen anlamadı, birden sinirlendi:

“Zaten hep sizin gibi vatan hainleri yüzünden!...”

İşte, işin seyri burada değişti, bamtelime bastı. Sinkaflı küfretse daha iyi! Yine de bozmadım sükûnetimi.

“Ne kolay değil mi! Sizin gibi düşünmeyen herkese vatan haini yaftasını yapıştırmak.”

Adam gittikçe artırıyordu sesini, her cümlesinde bir “vatan haini” geçirmesi de cabası. Benim de sinir katsayımın yükselmeye başladığını hissetmiş olacak, alışveriş arabasını tam ortamıza getirdi, kolumun menzilinden uzaklaştı. Neme lazım, bu herifin damarına basarım, iki sallar, altı ay bulanık aptes bozarım, diye endişeli besbelli. Yine de bağırmaktan, vatan hainliği sözcüklerini sarf etmekten geri kalmıyor...

“Yeter ulan!” dedim sonunda, “Bela mısın yahu? Durup dururken çıktın karşıma...”

Yok, adam tınmaz. Ağzını da bozdu:

“Adi vatan haini! P..şt vatan haini!”

Betim benzim attı, üzerine yürüdüm:

“Ulan başlarım senin vatan hainliğinden! Hibino seni!”

Bu defa küfrünün şeklini değiştirdi:

“Sensin hibino! Hibino vatan haini!”

Güler misin ağlar mısın? Sabah sabah kaza çıkacak, elimde kalacak adam. Bir tutam canı var zaten...

Bereket market görevlileri araya girdi, uzaklaştırdılar onu. Yoksa soluğu karakolda alacağız, işin yoksa git Ergenekoncularla yat içeride...

Herkesi düşman bellemek ne kötü bir his. Bu duyguyla nasıl yaşar insan? Nasıl iş yapar, ticaretle uğraşır, nasıl gezer, nasıl sever, nasıl sevilir?... Bırakın yabancıları; bir süre sonra komşusuna, arkadaşlarına, akrabalarına güvenemez hale gelmez mi? ...

Velhasıl, dünyanın en büyük suçlarından biridir ırkçılık, hem de büyük günah. Zira hiç kimse kendi ırkını seçme hakkına sahip değil. Zaten seçme hakkı olsaydı, dünyada herkes Laz olmak isterdi.

Yolda çevir adamı sor:

"Where are you from*?

"My mother is Norwagian... Father is from Kenya**... Pen Rizeliyum...Çayeli’nden..."

*Nerelisiniz?

**Annem Norveçli... Babam Kenyalı

 
Toplam blog
: 172
: 2181
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..