Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Anadolu Mesleki Eğitim Derneği

http://blog.milliyet.com.tr/anadolumed

15 Eylül '14

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

İŞ Güvenliği çelişkisi–2

İŞ Güvenliği çelişkisi–2
 

Bir ülkenin en değerli varlığı yetişmiş, nitelikli vasıflı iş gücü varlığıdır. Ülkelere sınıf atlatan ülkelerin maden yatakları, petrol kaynakları değil, mevcut teknolojiye hâkim, modadan sanata, sinemadan spora mevcut günümüz koşullarında geçerli olan alanlarda nitelikli insan gücüdür. İşletmelerimiz açısından da aslında durum aynıdır. İşverenin üreteceği mal, hizmet kalitesi ve fazlalığı kadrosunda bulunduracağı nitelikli insanlar ile orantılıdır. Bir işverene en fazla katma değer üretecek yine çalıştıracağı nitelikli insandır. Türkiye’de inşaat sektörü gelişti. Ancak hala yüksek teknolojik bilgi gerektiren, boğaz köprüsü, tüp geçit, nükleer santral gibi işlerimizi doğal olarak yabancı ülkelerin iş güçleri ile yapabiliyoruz. Böyle bir sürü örnek verilebilir ancak okuyucunun bildiği şeyleri tekrar etmenin faydası olduğu kanaatinde olmadığımdan fazla uzatmaya gerek duymuyorum.

Ülkemizin üreten iş güçleri olan çalışanlar elleri öpülesi insanlarımızdır. Şöyle ki bir işçi yirmi yaşlarında olup altmış yaşına kadar üreteceğini varsayarsanız bu işçin üreteceği üretim miktarı çalışacağı yıllarla orantılanırsa ciddi anlamda bir çarpan etkisi olacağı, aynı zamanda bu işçinin ihracata vergiye ekonomiye etkisinin on milyon liranın üzerinde bir kaynak sağlayacağı çeşitli uzmanlarca da hesaplanmaktadır. Dolayısıyla iş güvenliği işçi sağlığı konusunun aslında ülke geleceği açısından olmazsa olmaz can damarıdır. Ancak uygulamada, yasalarda bulunan boşluk ve bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi çelişkiler aslında yapılmak istenen ülke iş gücünün geliştirilmesine olumlu katkı yapamayacağı aşikârdır.

Meslek dalları açısından, o mesleğin incelikleri, riskler en iyi o alanda çalışanlarca bilinebilir. Dolayısıyla bir İş Güvenliği Kültürü de oluşturulurken, işyerinde çaycısından, ofis elemanlarına, mavi yakalısından beyaz yakalısına mutlaka fikirleri alınmalıdır. Yönetmeliklerde risk analizleri yapılırken bu durumlar aslında belirtilmiş ancak iş uygulamaya gelince aslında pek de uygulanıyor olduğu söylenemez. Doğal olarak fikri alınmayan çalışan, aslında faydalı olabilecekken bu değerli tecrübeler kaybedilebiliyor. Gene bu konuda toplumun her kesiminin birbirini rakip olarak görmesi ortak aklın ortaya koyduğu bir ürün, kanun oluşmasına da mani oluyor. İş güvenliği konusunda ülkemiz insanları dinimizdeki kaderciliğin etkisi ile ne yazık ki bilimselliği reddedip, hala ilkel metotlarla iş ve işlem yapmaya devam ediyorlar. Tabi bu durumun böyle olmasında ülkemiz iş dünyası kurum ve kuruluşlarının ciddi bir şekilde uluslararası rakipleri ile rekabet güçlerinin düşüklüğü de önemli bir etkendir. Ama en önemli etken iş güvenliği kültürünün ne yazık ki oluşmamasıdır. Kültür oluşturmak ne yazık ki kanun, tüzük yönetmelik gibi masa başında yazılan belgelerle olmuyor. Öncelikle tarafların işçi, işveren, devlet temsilcilerinin karşılıklı iyi niyeti, bilimsel kurulların oluşturulması, çalışmaların birebir kopyala yapıştır değil, tarafların art niyetsiz olarak çalışmaları ile sağlanabilir. Bu konuda toplumun tüm kurum ve kuruluşlarının konuya dâhil edilmeleri gerekir. Sadece Meslek Liselerinde değil ilkokullarda ortaokullarda liselerde, bu konuda kısa içeriği özenle hazırlanmış eğitici dersler, eğitsel kollar yapılabilir. Kâğıt üzerinde değil, ciddi planlanmış tatbikatlar yapılabilir. Ev hanımları, köylüler, bireysel çalışanlar, kısaca toplumun tüm paydaşlarının konudan haberdar olması sağlanmalıdır.

Güzel ülkemiz Türkiye eğer gelişecekse, uluslararası arenada söz sahibi olacaksa ve ilelebet yaşamayı arzu ediyorsa doğal olarak; insan kaynaklarını enerji kaynaklarını, doğal kaynaklarını kullanmak geliştirmek ve heba etmemek zorundadır. İnsan kaynaklarının en önemli unsurları doğal olarak iş gücüdür. Sonuç olarak, ortak akıl oluşmadan oluşturulan yönetmelikler, kanunlar sorunu çözmedi. İş kazası sonucu oluşan ölümlerde, yaralanmalarda ciddi oranlarda azalma olmadı. Kanunlar mükemmel olsa bile insan ölümleri üzerine kadercilik, boş vermişlik kültürümüzün bir parçası olduğundan yapılan iyileştirmelerden dahi toplumumuz insan unsurlarının katılımı, iknası olmaksızın bu hususta ciddi ilerlemeler beklemek hayaldir. Bu konuda toplumdaki tüm bireylere, sivil toplum örgütlerine görev düşüyor.

 

İlhan Aydın

Yönetim Kurulu Üyesi

  (A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı)

 
Toplam blog
: 29
: 206
Kayıt tarihi
: 20.08.13
 
 

Anadolu Mesleki Eğitim Derneği mesleki eğitimde yeni fikirlerini, düşüncelerini, eleştirilerini v..