- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
İş yaşamında Kadın olmanın zorluğu...
Kadın olmanın zorluğu her daim kendisini gösteriyor.
Bir yanda ev işleri, öbür yanda çocuk bakımı, daha da önemlisi üretime katkı yaparak aile bütçesine destek vermek…
Bunları bir arada yapan kadınlarımız, ezilmişliğin, ikinci sınıf insan olarak görülmenin sıkıntılarını yaşarken, AB uyum yasaları çerçevesinde çıkartılan yasalar ve yönetmelikler bile bu ezilmişliğin önüne geçemiyor!
Tekstil sektörünün de “Ağır ve tehlikeli işler” kapsamında sayılmasını ön gören tebliğin yayınlanması ile aldı bir tartışma gidiyor! Bu konuya ilişkin olarak herkes ağzına geleni söylüyor. Oysa bu yönetmelik, 1973 yılından beri uygulamada. Tabi uygulanmıyor. 25 Kasım 2009 tarihinde yayınlanan tebliğde sözü edilen kadın işçilere özel gün izni hemen işverenleri ayağa kaldırdı!
Basına yansıdığı kadarı ile bazı yayın organları, 16 Haziran 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan “Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği”nin 6’ıncı maddesi konusunda, “Tekstil sektörünü, kadının özel günü sancısı sardı”, “Kadın işçinin 5 günlük özel gün izni” gibi başlıklarla gündeme getirildi.
Söz konusu 6. maddede ne vardı? “Kadınlar ay hali günlerinde ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz. Bu günlerin sayısı 5 gün olarak hesaplanır. Daha fazlası için hekim raporuna göre hareket edilir. Ay halinin başlangıcı işçinin ihbar tarihidir.” ifadeleri yer alıyor:
Bu yönetmelik 09.04.1973 tarihli Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğü girmişti. Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü’nün dördüncü maddesi olarak o tarihten bu yana kadınlara tanınan bir hak olarak var olmaya devam ediyor. Yani yeni bir düzenleme değil.
25 Kasım 2009 tarihinde yayınlanan tebliğle sadece bu uygulamanın sınırları genişletilmiş, tekstil dâhil neredeyse tüm sektörlerdeki kadın işçileri kapsayacak hale getirilmiştir. Çağdaş bir karara niye karşı çıkarlar anlamak mümkün değil!
Ülkemizde aşağı yukarı 4 milyon civarında kadın çalışıyor. Kadınlarımızın dün var olan haklarının, bugün veriliyormuş şeklinde basına yansıtılması, iktidarın seçime yönelik bir hamlesi olarak görülebilir mi?
Bu konuda özellikle işveren kesiminden değişik sesler gelmeye devam ediyor. Çoğunlukla kadınlara verilecek olan 5 günlük izni bahane göstererek “Tekstil sektörü ağır ve tehlikeli işler kapsamından çıkarılmalıdır” şeklinde yorumlar yaparken kimileri Tekstilin ağır ve tehlikeli işler kapsamında olması gerektiğini savunuyor. % 60 kadın çalışanı olan Tekstil sektörünün yalnızca kadınların özel izni dolayısıyla tehlikeli işler kapsamından çıkarılması talepleri ise, gerçekte değinilmesi ve irdelenmesi gereken konunun üstünü örtüyor ve istismara çok açık olarak önümüzde duruyor.
Çıkarılan kargaşanın ne işçiye ne de işverene bir katkı sağlamayacağı ortadadır. Konunun, bazı basın ve yayın organları tarafından amaç ve hedeflerinden saptırılması gündemi değiştirmekte, işçi ile işvereni karşı karşıya getirmektedir.
Tabi bu arada işverenlerde birilerine yağ çekerken, böyle bir hak nedeniyle çalıştırdıkları kadınları işten çıkartmakla tehdit etmeleri, ülkemizin nereye geldiğini açıkça gösteriyor.
Hele “Ben işçilerimin aybaşını mı takip edeceğim, bu yönetmelik yürürlükten kaldırılmazsa, çalıştırdığım tüm kadınların işine son vereceğim gibi son derece sığ demeçlerle, kadınlarımızı aşağılayıcı tutum içine girenleri buradan kınıyorum.
Kim bu işverenler diye sormaya da gerek yok. Herkes kendisini biliyor! Böylesine ağır işlerde çalıştırılan kadınlarımızın eline genelde asgari ücret geçiyor. Bu parayı bile çok gören zihniyet, kadınlarımızın evinde oturup, ev işi yapmasını ve çocuk doğurmasını istiyor.
Bu tip işverenlere(!) sadece şunu söylemek istiyorum. Seni baban mı doğurdu?