Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '14

 
Kategori
Siyaset
 

İşçi Partisi’nin yükselişi

İşçi Partisi’nin yükselişi
 

Ülkemizde yakın zamanda yapılacak olan yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerle ilgili olarak yazılarımda birçok defa Cumhuriyet Halk Partisi adına desteğimi açıkça belirttim. Sebebinin de Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü TBMM’de kısmen de olsa temsil etmekte olduğuna yönelik kanaatimin olduğunu ifade ettim. Gelgelelim CHP seçimlerde % 1’lik bir oy için ilkelerinden vermekte olduğu ödünleri politik bir kazanım görüntüsü ile tabanını ikna etme uğraşı içerisindedir. Paralel Devlet Yapılanmalarının AKP’ye katkıları (!), yararları (!) bu kadar açıkken, CHP yetkililerine soruyorum, bu oluşumların partiniz adına hangi getirimleri olacağını düşünmektesiniz? İkincisi; Ergenekon, Balyoz ve sair davalar ile hukuk katliamları yapılırken Sn. CHP yetkilileri, devasa oluşumlarınız ile başta TSK olmak üzere mağdur edilenlerin ne derece yanında oldunuz?  Şu konuyu da artı parantez belirteyim, TSK’nın geçmişte yaptığı stratejik hatalar neticesinde böyle bir kumpasa getirilmiş olmasındaki öngörü noksanlıklarını da yazılarımda en sert eleştirilerimle değerlendirdim. Uyarı ile kumpas cephesinin oyunlarına sessiz kalmak taban tabana zıtlık içermektedir.

Hangi parti olursa olsun öncelikli prensiplerinden ödün vermemelidir. Hele hele kendisini var eden köklü ilkelerine yok hükmü ile sırtını dönmemelidirler. Körü körüne partizanlık dönemleri çoktan sona erdi. Hiçbir parti bellek yoksunu bir tabanı olduğu yaklaşımı ile hareket etmemelidir. Kaldı ki, seçmen kitlesi içerisinde bu anlayışa sahip olanlar var ise onları uyandırmak parti yetkililerinin öncelikli görevleri arasında yer almalıdır.

Özetle, ana muhalefet partisi CHP, iktidara en yakın parti olma avantajını ülkemiz ve partisi adına değerlendirememiştir. Cumhuriyetin temelleri ile kurulmuş olan yerleşik bir kurum olma niteliğini yanlış politik tercih ve uygulamaları ile kaybetmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte stratejik politik hatalarından dolayı parti tabanına bir açıklama borçludur. Yerel seçimlerle birlikte kale olarak tanımladıkları bölgeleri tek tek kaybetmesi durumunda bir sonraki aşamada TBMM’ne ebediyen veda etmek üzere siyaset arenasından silinmesi hiç de uzak bir olasılık olarak görülmemelidir.

----

Seçim barajının seçmene ve demokrasiye karşı yapılan bir hakaret olduğunu tekrar söylüyorum. Son zamanlardaki politika, hukuk ve halk hareketleri yönünde süregelen gelişmeler, bu antidemokratik anlayışın bir an önce son bulması zorunluluğunu yeniden gündeme taşımaktadır.

Demokrasi söylemleri ile uygulamalar arasındaki tezatlar neticesinde oluşan güven noksanlıkları kişisel tercihimi askeri yönetimlerden yana kullanmama sebep olmuştur. Bunu da özellikle ifade ediyorum. Ama madem demokrasi aldatmacısıyla yaşamak zorundayız, yapacak bir şey yok (!).

Seçim barajı engeli ile mağdur edilmekte olan İşçi Partisinin Genel Başkanı Sn. Doğu Perinçek ile birlikte partililerin (özellikle AKP döneminde) çekmekte oldukları sıkıntılar, kendilerine karşı yapılmakta olan hukuk dışı yaptırımlar, değil sadece Türkiye tüm dünyada yankı bulmaktadır. Haklı olan her zaman kazanır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Atatürkçü, ulusal ve halkçı çizgisinden ödün vermek bir yana antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalara karşı tüm sınırlı olanaklarına rağmen direngenlik yetilerini bir an olsun yitirmemiş olmaları, gelecekteki politikalarına dair net bir belirginlik katmaktadır.

30 Mart yerel seçimleri öncelikli olmak üzere, kendilerini Atatürkçü, ulusal ve halkçı olarak tanımlamakta olan seçmenler, partizanlıktan uzak, yaşanabilir gerçekçi normlarla temsil güçlerini bölgesel ve ülke genelinde yönetim konumunda yaşatmak istiyorlar ise İşçi Partisi en doğru adres olarak görülmektedir.

Kendinize şans tanıyın, derim. Tercih seçmenin.

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..