- Kategori
- Şiir
İşgal bitti...

o an...
Ya duvarlar…
Birbirinin üstüne atılmış imza gibi karmaşık kurşun delikleri…
Genç bir direnişçinin
Kanı yaşlanıyor kaderinin son bulduğu yerde…
Kimse bilmiyor anne…
Tabağa akıttığın pelte gibi
Kıvrılıp kaldığımı olduğum yerde…
Taş tırabzanlar bi tek
Bi tek onlar kanımın donduğu yerde…
İncecik kollarımı
Kusursuz yerleştirdiler
Birbirinin üstüne…
Birbirinin altında etten anıtlar…
Hani ya
Bir semtten bir semte giderdik
Arkaları doldururduk önce
Sonra hep arkaları…
Omuz başlarından sokak levhaları
Ha görünür
Ha görünmez duraklar…
Öyle gibi
Tıpkı öyle
Ya görünür
Ya görünmez duraklar…
Peki ya duvarlar
Taş tırabzanlar
Defalarca kurşuna dizilen saklı insan seslerinin arasında
Bitivermiş
Sarı korkulu loş papatyalar…
En son kalan aklımda
Kendinden kuşkulu
Beş çift gözdü
Göz
Gez
Arpacık…
Ve göz göze gelirken karıncalarla şaşkın
Tabağa akıttığın pelte…
Daralmıyor artık ruhum
Acıtmıyor kollarımı plastik kelepçe…
Üzülme anne…
Yanağım birinci mevki lüks kamaranın
Camına dayalı
Ve bütün dalgalar
Gözlerimden vuruyor sahile…
İşgal bitti…
Bitti meydanlarda
İçimize gömdüğümüz sloganlar…
Tanklar çekildi…
Kendi demir kafeslerine…
Yarım kalmış heykeller gibi
Eski gülümsemeleri hatırlamaya çalışan ince gölgeler
Gölgelerin ellerinde
Fincanda kahve lekesi
Kimle olduğu unutulmuş
Kupkuru sohbetler…
Yüzün hep
Çıkmaz bir sokağa bakar gibi bakacak resmime…
Masanın altında
Yastıktan bitmemiş çocuk evleri…
Uğrayıp uğrayıp sıkça
Gideceğim aklından…
Ama…
İşgal bitti…
Zafer yüzlü çocuklar yeşerecek
Enkazın arasından
Ebabiller gibi
Sürü sürü…