- Kategori
- Öykü
Işığı gören geliyor

Oturduğumuz lojman MKEK silah fabrikası projesinde çalışan yabancı personel için inşa edilmiş, meyve ağaçlarıyla kaplı geniş bir bahçe içinde müstakil yapılardı.
Anadolu kasabalarının en belirgin özelliğindendir; bahçe içinde bir karış boş yer bırakılmaz, mevsimlik sebze ve meyve dikilir. Biz de öğle yaptık, bulabildiğimiz her türlü sebze çeşidini diktik. Bahçe buna çok müsaitti, üstelik su sorunumuzda yoktu. Her evin bahçesinde kuyu suyu mevcuttu.
Derken, bahçemiz her geçen gün şenlenmeye, domates, biber, hıyar, patlıcanlar boy vermeye, patatesler orman olma yolunda ilerlemeye başlamıştı! Hani derler ya , ” resmen coşmuş” gidiyordu.
Ta ki yan komşumuz Atiye hanım çıkıp ta, “biri bunları durdursun gı” demesine kadar! Sonra onun yanındaki….Daha sonra yanının yanındaki! Meğer hepsinin tarlasına köstü (Köstebek) dadanmış, bütün bahçeleri hallaç pamuğu gibi atarmış her gün…
O güne kadar bizimle fazla bir teması olmayan komşularımız, şimdi bizim bahçedeki bu bolluğun, coşup giden fidelerin sırrını öğrenmek için kendi kendilerini çaya çorbaya davet etmeye başlamışlardı.
Latife olsun diye, yengem laf arasında;”bu aile ocaktır, dedeleri bizimkine (Abim için) el vermiş, her sabah bahçede bir tur atması yetiyor, köstü möstü bizim bahçeye giremez.” diye gazı vermiş. Komşular durur mu? Rica minnet, ille senin adam bir gün de bizim bahçeyi dolaşsın diye yengeme yalvar yakar olmazlar mı?
Yengem, yaptığı şakanın bu boyutlara geleceğini bilemediği gibi, bu tür hurafelerden hiç haz etmeyen ağabeyime durumu nasıl anlatacaktır onun telaşına düşmüştür artık! Neyse ki annemin ustaca manevralarıyla rahmetli ağabeyim, ertesi gün komşuların bahçeyi turlamayı kabul edivermişti…
Bir hafta sonra komşuların teşekkür ziyaretleri başlamıştı evimize. Artık köstüler uğramaz olmuş, bahçeleri kurtulmuştu. Hediyeler getiren, dualar eden, isteğimizi soran, yani biraz daha gaz veren olsa eve dergaha diye mum dikecekler!
Patlayasıca köstü durdu duramadı, komşuların bahçede alt üst edecek yer kalmayınca, kimseye sormadan bizim bahçeye dadanıverdi! Eyvah eyvah gitti karizma! Akşama ağabeyim kıyameti koparırsa hakkıdır hakka tapan yengemin durumları!!!
İşler tersine dönmüştü! Bu sefer konu komşu, vah vah nidaları ile dalgasını geçiyor gibiydiler. Hani kelin merhemi olsa misali...Gecelari bahçeyi aydınlatmak için arka tarafta ışığı açık bırakıyorduk. Bu duruma en çok annem kızmaya başlamıştı. "kapatın şunu, ışığı gören geliyor" diye köstülere sitem ediyordu!
Neyse ki okul tatili gelip çattı da kendimizi köye zor attık. Çok zaman sonra her şeyin bir latifeden ibaret olduğu anlaşıldı da, komşularla pek bir sıkı fıkı olduk!