Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '12

 
Kategori
Eğitim
 

Işıl ışıl yıldızlar buluştu, Adabelen'de hayat buldu ...

Işıl ışıl yıldızlar buluştu, Adabelen'de hayat buldu ...
 

Ortaklar Öğretmen Okulu eski ancak güzel, o günlerdeki görünümü.


O gün binlerce ektikleri tohumları yeşertip geldiler. Okudum anılarından, sayfalarından kır çiçeklerini, duygularını kokladım.

O gün onlar rengarenk kır çiçekleri idi. Adabelen’in tepesinde çiçek açtılar. Su verdiler, eğitimin köklerine saldılar.

O gün Adabelen buluşması yaşandı… Oralarda ışıklarını saçtılar.

Ortaklar yeniden çığlıklarına, heyecanlarına kavuştu. O tepe öylesine görkemle kurulmuştu ki, yitip giden yıllarına, kaybolan değerlerine, yok edilen izlerine aldırmadan  o gün yeniden özlem olan yıllarına, o günlerine bir çağlayan oldu, suların şırıltıları, sesleriyle yeniden canlandı, yeniden yeşerdi, yeniden can suyu buldu.

Nasıl akmazdı ki, sular, Adabelenliler. Adabelen tepeleri o gün kavuştu canlılığına. O günü beklercesine sessiz, sabırla beklemekteydi kavuşacağı ışıklarına, seslerine. Çoğalacaktı o gün.

Sessiz, görkemli tanık Adabelen.

Sular aktı, onlar aktı o görkemli eğitimin içinde can buldu, can suyu olmak için yürekleri sızladı  durdu, yıllar onların gözlerinde yüreklerine hüzünler, acılar açtı.

Hepsi farkındaydı. O eğitim görkemine yok olup giden, kuruyan dallarını, derelerini, çökmüş yuvalarını, çatılarını anılarıyla, hüzünleriyle can suyu olmak için çırpınıp durdular.

Nasıl yeşerecekti yeniden? Arayıp durdular çarelerini. Ama Anadolu’nun o görkemli toprakları hiç kurutur mu toprağından fışkırdı yeşil dalları ağaçların, çamlarının içinde çiçekler açtı. Yemyeşil bir bitki  ile o cansızlığını örttü.

Adabelen küçük yaşımdan bu yana içimdeki ışık, kıvılcım oldu. Anılarından dinlediğim yerin görkemini hissedebilmiştim. Hissettiklerime yakın bir yer buldum  Ortaklar Adabelen ışığını. O ışık ki, taa oralardan görmeyenleri bile aydınlatıyordu.

Ne çok merak ediyordum. Gördüm ya ne kadar süredir hasretini çektiğim o ışığı,  o yeri gördüm ya çok mutluyum. O içine yaklaştıkça duyduğum heyecan  beni içine çeken o  tepelere ve ovalara yayılmış görkemli, güneşli ağaçlı yol ve yapıları ,idare binaları birden karşılaştım o sessiz  ve güzel, Adabelen’le. Buluştum o ışıkla, en sonunda buluştum ya işte bu heyecanımın, mutluluğumun bir parçası oldu.

O günleri canlandırdılar, o günlere çiçek ekmişlerdi, güller ekmişlerdi. O günlerde ışıklarını yaydılar, saldılar  nice günlere… Tanıklık ettiler.

Tanıklık etti sevenlerine, eğitimlerine, tanıklık etti  Mustafa  Kemal  Atatürk’ün  ışığına. Yaptıklarına öz oldu. Yaptıklarına söz oldu. Can oldu. Eğitim oldu.

Makbule Kaya. O Adabelenli güzel ses. Adabelen mezunu. O yaşlarda sahne aldığı sesi ve heyecanı  ile yeniden ışık oldu, türküleriyle zeybek oynadılar birlikte. Ve,  o günün anısı için aldığı fotoğrafı onu çok etkilemiş, duygulandırmıştı...

Ben bu yazımda hala heyecanlarımı gizleyemiyorum. Ortaklar benim neredeyse ilk ışığım,  sevdam.

Ve biraz özel anılarımla da hayat bulmakta o güzelim, görkemli yer.

Yüreğimdeki o hüzünlü ve sevinçli bekleyiş birden coşkuya gözyaşına karışsa da, beni ayaklarım, kalbim tekrar o yukarıya çekti, bir daha dolaşmak istedim o harap olmuş, çökmüş , kapısına kocaman bir kilit kondurulmuş ne acı olsa da, ben yüreğimdeki o günün eşsiz, candan arkadaşlarıyla karşılaştım çok sevinçliydim, çocuklar gibi. Bir serin  rüzgar gibi yüreğimi serinleten o duygular, anıları ile kısa sürede olsa buluştum. İsimleri o güzel ışıklar, içten duygular Nurcan Eroğlu Suiçmez ve Özcan Çukur.

Ben öylesine çok heyecanlıydım ki, Nurcan’ı (Nurcan ablayı) fotoğrafından tandım. Ablamın arkadaşları. O an siz de Adabelen mezunu musunuz diye yaklaşan o sesler beni etkiledi kendilerine çekti, o günleri yaşattı… Mezunu değildim ama  ışığını aldım, hayranıydım.

Benim kadar heyecanlıydılar. Gözlerimden benzettiler, andırdığımı arkadaşları ablam için. Buldular, ışıkları ile geldiler...Çok mutluyum.

Daha önce de Cihat Özdemir ve eşi Nuran abla(Özdemir) bulmuştu beni. "Yerkesik ve Kılınç"  soyadı benim ve eşimin çok sevdiğimiz arkadaşımız Macide Kılınç'la bir akrabalığınız var mı diye sormuşlardı?  Ne mutlu ve biraz da hüzünlü karşılaşmalardı. Işıkla , sevgiyle geldiler.

Ben tüm Adabelen duygusuna yıllar öncesinden alışıktım. O duygu ben de yeşil özgürlükler getirdi. Yerleşti. Filizlendi, sevdaya dönüştü.

Yüreğim ve gönlümdeki  suya, çiçeğe, çağlayana karıştı.  Tüm Adabelenliler  sevgim ve sevdam oldu.

Onlar kadar heyecanlı, onlar kadar candım. Ortaklar tepelerinden aşağıya doğru ekilen eğitim tohumları, eğitimin fışkıran, çağlayan sesi yapıların içinde hala  hayat bulmaktaydı. Aldırmadık çökmüş olmasına birlikte can olduk o görkemli kurulan, görkemi,  ışığıyla aydınlatan Adabelen’e.

Yeni okul binasını kurmuşlar spor sahalarına diyorlar ki, olimpiyatlara sahne olurdu burası.

O gün Adabelen’de ışıl ışıl söyleşiler, şu an ki harap olmuş izleri bile silinmek istenen yapıları o gün yeniden canlandırdılar. Öyle güzel ışıklar ki… Onları çok seviyorum. O tepelerden aşağıya çam ağaçlarının arasından güneş ışığı ile birlikte ışıklarını saldılar yeryüzüne, gökyüzüne. Eğitimin can damarına.

Ve fotoğraflarda en son görüntüler yeni bina, şu an ki hizmet veren. Bir an düşündüm baksanıza  binalara ve şimdiki okullara. Kat kat, katların, betonların içine sıkıştırılmış çocuklar, öğrenciler. Ve beton kalıplarının içine sıkıştırılmış eğitim. Elbette hayat mı?

İşte hayat, işte yaşam, işte eğitimin elverişli, verimli üniteleri ve o mezunları. Hala ve sonsuza dek ışıklarını, eğitimi buradan ışıltılarla ülkeye yaydıkları o günlerin tanıkları, o günlerin tanıklığı… Görkemi  ve ışığı ile kurulmuş  Ortaklar Adabelen…

Orada  anıları, duyguları, düşünceleri,  bilim ışığı ,  çiçek ektiler… O ağaçları diktiler, o ürettikleri gülleri kokladılar , sevinçlerini, coşkularını yaşadılar.

Sımsıkı oldular hiç kopmadılar.. Beraber oturdular yamaçlarında, ağaçlarının gölgesinde serinlediler. Koşmayı orada öğrendiler, eğitimi orada gördüler. Müzik , sanatla uğraştılar, kitap okudular, tartıştılar. Şiir yazdılar,  mandolin çaldılar…

Onlar hayata ve sevgiye dair her şeyi öğrendiler.... Öğretmenleri aşağıda o güzel yolda ağaçların arasında lojman olarak görünen o şirin kültür yuvası olarak görünen yapılarda kaldılar. Yukarıda o şirin bilgi yuvaları ve cıvıl cıvıl o günün öğrencileri…

Fethiye aracında sevgili dostlarım, arkadaşlarım ile adım attığım o yerler ben de derin etkiler ve izler yarattı, yaşattı geleceğe. İçimde o duyguları, tasarıları sakladığım o günkü ışıktan, görkemden ayrılacaktım.

Veda zamanı gelse de, bir karar almıştım. Bir gün birkaç Adabelenli arkadaşları alıp yanıma tekrar gidecek o gün sıkışık ve birden çok karşıladığım  duygu ve düşünceleri, o yeri, o günleri yeniden canlandırmak ve yaşamak için gidecektim.

Şimdiden heyecanı beni etkiledi. Bu kez fotoğraflarını en ince detaylarına dek alacaktım.

Yazımı bitirmeden önce Adabelenlileri hayatta olanlarını sevgi ve saygıyla selamlıyorum, hayatta olmayanlarına rahmetler diliyorum, biliyorum ki, ışıklar içinde yatmaktalar….

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..