- Kategori
- Şiir
Islaktı gözlerin
Merhametin ıstırabını dokudun desen desen yüreğinde,
Akıp giden acımasız zamanın derinliğinde
Yarınlarda serindir o rengarenk geceler
Virane düzeni kovalar zalimce mesafeler.
Diyorum da, şu zamanı bir durdursan, biraz da geri alsan
Keyifçe gelip arabesk bir şarkı düşünmeden sallasan
Tekrar açar mı dersin bahçendeki o güller,
Bir araya gelir mi yaralı gönüller !
Cemre düşmüş bu akşam geceye
Geçmişin yükü teslim olur en derin düşünceye
Ben de seninle bilirsin koştum durdum,
Adaletin peşinde acayip yoruldum.
Ferah tut ne olur şu dev yüreğini biraz,
Sessizce dünyadan göçenin nedeni anlaşılmaz
İki ucunu bütçenin bir arada tutmak zordur bilirim,
Hem de her gün her ay
Derdini anlamazlar dostum,
“Onlar” için bu dünya saray.
Yiğittir kalbin üzülme, gizleme yüreğinin sesini
Bilmezler bilemezler seni
Nasır tutmuş ellerin avucunda erir o yükün ekseni.
Büyüğünün özlüyorsun mezar taşını
Küçüğü her nedense almış gitmiş başını
Solmuş derisi kalem tutan ellerin
Ömrünün zirvesinde gömülü emellerin.
Gözünün nuru, bahçelerinin çiçeği
Gizleyerek yüreğindeki gerçeği
Yüce duygu adına belki kendi şansına
İki ülke arası kanat çırpmış yuvadan
Kesildi sohbetleriniz havadan sudan !
Diyorum da... göndersem öylesine içimden,
Sana taze açmış yaşın kadar bir demet nilüfer
Çiçekleri aldığında hüzünleri, kederleri yüreğinde,
Kırpmadan gözünü, ölümüne yakıver !
Ölüm eceldendir derler, sana daha çok erken
Durdurmadan zamanı pencereni açıver.
Kan ağlıyor yüreğin bilirim, yaraların çok derin
Son gördüğümde senin ıslaktı gözlerin !
Akıp giden acımasız zamanın derinliğinde
Yarınlarda serindir o rengarenk geceler
Virane düzeni kovalar zalimce mesafeler.
Diyorum da, şu zamanı bir durdursan, biraz da geri alsan
Keyifçe gelip arabesk bir şarkı düşünmeden sallasan
Tekrar açar mı dersin bahçendeki o güller,
Bir araya gelir mi yaralı gönüller !
Cemre düşmüş bu akşam geceye
Geçmişin yükü teslim olur en derin düşünceye
Ben de seninle bilirsin koştum durdum,
Adaletin peşinde acayip yoruldum.
Ferah tut ne olur şu dev yüreğini biraz,
Sessizce dünyadan göçenin nedeni anlaşılmaz
İki ucunu bütçenin bir arada tutmak zordur bilirim,
Hem de her gün her ay
Derdini anlamazlar dostum,
“Onlar” için bu dünya saray.
Yiğittir kalbin üzülme, gizleme yüreğinin sesini
Bilmezler bilemezler seni
Nasır tutmuş ellerin avucunda erir o yükün ekseni.
Büyüğünün özlüyorsun mezar taşını
Küçüğü her nedense almış gitmiş başını
Solmuş derisi kalem tutan ellerin
Ömrünün zirvesinde gömülü emellerin.
Gözünün nuru, bahçelerinin çiçeği
Gizleyerek yüreğindeki gerçeği
Yüce duygu adına belki kendi şansına
İki ülke arası kanat çırpmış yuvadan
Kesildi sohbetleriniz havadan sudan !
Diyorum da... göndersem öylesine içimden,
Sana taze açmış yaşın kadar bir demet nilüfer
Çiçekleri aldığında hüzünleri, kederleri yüreğinde,
Kırpmadan gözünü, ölümüne yakıver !
Ölüm eceldendir derler, sana daha çok erken
Durdurmadan zamanı pencereni açıver.
Kan ağlıyor yüreğin bilirim, yaraların çok derin
Son gördüğümde senin ıslaktı gözlerin !