- Kategori
- Felsefe
İslam'da felsefi düşünce akımları-1
Başlarken...
İnanç ve düşünce konularındaki görüş ve yorum ayrılıklarından doğan "mezhepler", insanın ve insan iradesinin özgürlüğü ile din sorunlarına akıl yolu ile çözülebileceği ve çözülemeyeceği yorumlarına göre dört ana başlık altında toplanabilir. Bunlardan,
* Kaderiye, insanın ve iradesinin özgür olduğunu; buna karşılık
* Cebriye, insan iradesinin özgür olmadığını savunur.
* Mutezile, din sorunlarının akıl yolu ile çözülebileceğini; bunun tam zıddı olan
* Eşarilik ise, insanoğlunun, akıl ve varlığın ne olduğu konusundaki soruya cevap verecek güçte olmadığını savunur(agnostisizm-bilinemezcilik).
Şimdi bu akımları, okuduklarımı, bidiklerimi ve yeri geldiğinde de özgün düşüncelerimi ortaya koyarak açıklamaya çalışayım.
KADERİYE:
Ansiklopedik açıklamaya göre, "kul"a her türlü işinde yapma ya da yapmama seçenek ve gücünü tanıyan İslami bir inan akımı olarak tanımlanan "Kaderiye" yorumunda, Tanrı, insana akıl ile birlikte bir de yapabilme gücü vermiş ve bu konuda onu özgür bırakmıştır.(1)
Acaba insan, bu konuda gerçekten özgür mü? Bu yorumdan, Tanrı'nın kul üzerindeki kontrolünün olmadığı ya da kulun her türlü davranışlarının Tanrı tarafından bilinmediği anlamı çıkarılabilir mi?
Bu akıma göre, Tanrı, insanı iyi ve kötü arasında tercih yapmakla başbaşa bırakmıştır; seçme özgürlüğünü insanın aklına ve özgür iradesine burakmıştır.
Kaderiye sözcüğünün içinde geçen "kader"(alınyazısı, yazgı) ana sözcüğü, "kader"in olması, şu soruyu akla getiriyor: Allah, bizim yaptığımız işleri, davranışlarımızı, eylemlerimizi önceden belirlememiş midir?
Bu soruya verilecek "evet" yanıtı, Kaderiye mezhebinin tam karşıtı olan ve sonraki konumuz "cebriye" mezhebinin yorumu olup onu doğrular.
Selahattin Hilav, buradaki "kader" sözcüğünün "alınyazısı" ya da "yazgı" anlamında değil de, "kudret, yapabilme gücü ve istenç" anlamına geldiğini belirtiyor.(2)
Buna rağmen, bu seçme özgürlüğünün tam olmadığı ve Tanrı'ya bağlı bir özgürlük olduğu da ileri sürülebilir. Bence, insanın seçme özgürlüğü, yalnızca Tanrı'nın ortaya koyduğu "iyiler"(hayır) ve "kötüler"(şer) arasında kullanılmaktadır. Bu seçme özgürlüğünün kaynağı olan akıl ve iradenin de Tanrı tarafından verildiği düşünülürse taşlar yerine oturur, gibime geliyor.
Dünya bir sahnedir ve kullar da, kuralları Tanrı tarafından konulmuş bir oyun oynamaktadırlar. Rolünü iyi oynayanlar kazanacak; iyi oynamayanlar kaybedecektir. Bu oyunun kuralları kıyamete kadar geçerlili olacaktır.
"Kaderiye" akımı, yorumunu Kuran'daki bazı ayetlere dayandırarak güçlendirmektedir. "Kim doğru yola gelirse, ancak kendi lehine yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır..."(İsa Suresi, 15.Ayet)
Başka bir ayet, "İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz.Kötülük ederseniz o da kendinizedir"(İsa Suresi, 7.Ayet)
Kuran'daki bu ve benzeri ayetler, insana iyiyi ve kötüyü seçme özgürlüğü vermiştir. Ama yukarıda belirtildiği gibi, iyiyi ve kötüyü ortaya koyan Tanrı'dır. İyinin ve kötünün bizim dışımızda belirlenmiş olması, özgürlüğümüze engel değildir. Eğer insanın özgür iradesi kendi dışında - Tanrı tarafından- belirlenmiş olsaydı yaptığı iyi ve kötü işlerden sorumlu tutulmazdı.
Bitirirken : Yaşamımız içinde iyiyi seçtiğimiz zaman Allah'tan; kötüyü seçtiğimiz zaman da şeytan dürttü deyip, suçu şeytana atmayalım. Her iki seçimde de etkin rol oynayan aklımız ve özgür irademizdir.
cdenizkent
Not : Cuma gününün konusu "cebriye"
______________________ :
(1) "Kaderiye", Büyük Larousse Sözlük Ansiklopedisi, Cilt-12
(2) Selahattin Hilav, Felsefe El Kitabı, s.66
Not: Ayetlerin alındığı kaynak, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, 1983 yılında yayımladığı Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı(Meal)'inden alınmıştır.