Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '08

 
Kategori
Felsefe
 

İslam dininde felsefi düşünce akımları-2

İnsanın her türlü davranışının sorumlusu Tanrı mıdır?

İnanç ve düşünce akımlarındaki görüş ve yorum ayrılıklarından doğan mezheplerin biri de "cebriye"dir. Bu blogda "cebriye"nin ne olup olmadığını; insanın Tanrı karşısındaki durumunun ne olduğunu anlamaya ve bir anlamda da, yukarıdaki sorunun yanıtını aramaya çalışacağız.

CEBRİYE :

Bu akıma göre, insanların her türlü davranışlarından Tanrı sorumludur ve kul, Tanrı'nın isteği ve etkisi doğrultusunda davranmak zorundadır.

Bu akıma göre, insanın hiçbir zaman irade özgürlüğü yoktur. Kişisel ve toplumsal davranışlarında insanın en ufak bir rolü dahi olamaz.

"İnsan, Tanrısal güç ve irade karşısında rüzgara kapılmış bir yaprak durumundadır; kaderinden asla kurtulamaz. Her şey, önceden Tanrı tarafından nasıl takdim edilmişse(Takdir-i İlahi) öylece gerçekleşir".(1)

Bu görüşe göre, her şey önceden belirlendiği ve her şey Tanrı'nın iradesine tabi olduğu için, insanın bunu değiştirme gücü yoktur ve bu nedenle de eylemlerinden sorumlu değildir.

Cebriye akımı da, Kaderiye akımı gibi düşüncesini Kuran ayetlerine dayandırmaktadır. "Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Ama O, istediğini saptırır, istediğini doğru yola ulaştırır"(2) şeklindeki ayet, Cebriye yorumunun doğruluğuna kanıt olarak ileri sürülmektedir.

Bu ayetin yukarıda verilen anlamına göre, Tanrı'nın iradesi mutlaktır ve insanın iyiyi kötüyü seçme özgürlüğü yoktur. Yani kul, Tanrı'nın isteğine tabi olmak zorundadır.

O zaman akla şu geliyor. Bu duruma göre, kul yaptığı iyi(hayır) ve kötü(şer) işlerden sorumlu değildir. Sorumlu olmadığına göre, "günah" da işlememiş olur.

Yukarıdaki ayetin, devam eden son cümlesi ise şöyledir: "...İşlediklerinizden, and olsun ki, sorumlu tutulacaksınız".

Burada, Cebriye akımının temsilcilerinin bir aldatması ile karşı karşıyayız. İlgili ayetin ilk bölümümde, Tanrı, mutlak iradesi ile kullarına istediğini yaptırıyor, aynı ayetin ikinci cümlesinde, Tanrı, kendi isteği ile yaptırdığı işlerin sorumluluğunu kula yüklüyor.

İnsanın akıl ve iradesini yok sayan bu akım, insanı sorumsuzluğa sevk eder. Her şeyin Allah'tan geldiği, yani İslam'ın şartlarından biri olan "Hayır ve Şer'in Allahtan olduğu" inancı ve koşulu ile bu akımın yorumu düz bir mantıkla buluşturulabilir. Ancak, devreye "akıl" sokulunca bu düz mantık eğrilmektedir.

Bu akımın, bir önceki bloğumda açıklamaya çalıştığım ve yorum getirdiğim, Kaderiye akımı ile ayrıldığı nokta burada görülmektedir. Kaderiye akımı da "hayır ve şer" olgusunun Allah'tan geldiğini kabul eder; ancak, insanın, bu "hayır ve şer" arasındaki tercihini, yine Allah'ın insana verdiği "akıl" ve "özgür iradesi" ile yapar.

Son söz : Akıl ve mantık ön planda tutulduğunda, Kaderiye akımının, Cebriye akımından daha ilerici bir düşünce sistemi olduğu anlaşılır. Bu anlayış, aynı zamanda Kura'ın içeriğine de uygundur.

cdenizkent

Not: Pazartesi gününün konusu "Mutezile"

___________________ :

(1) "cebriye", Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt-5

(2) "Nahl Suresi", 93.Ayet, Kuran-ı Kerim.

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..