Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '21

 
Kategori
İnançlar
 

İslam Öğretisi-21

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-17
 
Allah’ın en güzel isimleri olan doksan dokuz ismini açıklamaya devam ediyoruz.
 
85-ZÜ’L-CEL?Lİ ve’l İKR?M
 
Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm’dır.
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm;Allah’ın azamet ve kerem sahibi olması demektir.
 Celal ve ikram sahibi demektir.
Sözlükte “azamet sahibi ve yüce olmak” anlamındaki celâl ile “cömert ve merhametli,
 asil ve şerefli olmak” mânasındaki keremden türeyen ikrâm kelimelerinin
 başına zû (sahip) getirilmesiyle meydana gelen bir terkip olup “azamet ve kerem sahibi” demektir.
Zü’l- Celal-i ve’l-İkram İsmi Şerifi üzerinden anlamına bakmak gerekirse 
‘Allahu Teala kayıtsız şartsız azamet sahibi olandır’ şeklinde ifade edilir. 
O bütün sıfat, fiil ve zat ve yasak ile emirlerinde yüce ve tam olandır. 
O bütün eksik sıfatlardan münezzeh olandır.
 Dilediği şekilde kendi koyduğu kurallarına azamet ve yücelik verendir. 
Hiçbir karşılık beklemeden ihsanda bulunan ve verendir.
Bütün azamet ve ikramlar Allah'a aittir. Bütün iyilik ve ikramlar O'ndan kaynaklanır.
 O'nun genelde insanlara, özelde dostlarına ikramının sınırı yoktur.
Dünyada insanın hoşuna gidecek sayısız nimet vardır. 
Allah kullarının hoşnut olacağı çeşitli detaylarla dünyayı süslemiştir.
Ancak elbette Allah'ın sonsuz kerem ve ihsanını asıl olarak göstereceği yer cennettir. 
Kuran'da tasvir edilen cennet, O'nun sonsuz ikramını gözler önüne sermektedir. 
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. 
Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı bâki kalacaktır.” (Rahman suresi, 26-27.ayetler) 
“Büyük ve pek cömert olan Rabbinin adı ne yücedir!” (Rahmân Sûresi,78. Ayet)
“Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.” (Fecr Suresi 17. Ayet)
“Ey insan! İkramı bol olan Rabbin hakkında seni aldatan nedir?” 
                                (İnfitâr Suresi 6. Ayet)
“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. 
Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim Suresi 34. Ayet)
“Oku! Rabbin sonsuz kerem(cömert) sahibidir.” (Alak Sûresi,3. Ayet)
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, bir hadis-i şerifte belirtildiği gibi aşağıdaki biçimde bir dua cümlesi olarak ta kullanılır.
“Yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm: Ey azamet ve kerem sahibi Allahım! duasını ihmâl etmeyip sık sık söyleyiniz.” (Tirmizî, Daavât 92.
 
86-MUKSİT
 
Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Muksit’dir.
el-Muksit, Allah’ın adaletle hükmetmesi demektir.
Muksıt “adaletle hükmeden, âdil” demektir. 
El Muksit; adaleti en üst seviyede ayakta tutandır.
El Muksit; hükmünde ve emirlerinde adil olandır.
El Muksit; her şeye belli bir denge ve düzen takdir edendir.
El-Muksit; mü’min kullarının mükâfatlarını adaletle verecektir.
El Muksit; kafir kullarının cezalarını da adaletle verecektir.
El-Muksit; hesap gününde adalet tartılarını kurandır.
El Muksit; adaleti ayakta tutmak için peygamber gönderen ve kitap indirendir.       
El-Muksit; Adaletten şaşmayan, bütün işlerini denk, birbirine uygun 
ve yerli yerinde yapan, mazlumlara insaf eden, adil, yarattıklarından hiç birine haksızlık, 
eza, cefa, eziyet ve zulüm etmeyen demektir. Her şeyi yerli yerinde yapan. Zalimden mazlumun hakkını alan.
Allahü Teala, Muksit ismiyle adaleti tesis ve temin eder.                               
En üstün adalet ve merhamet sahibi olan Allahu Teala, her işi birbirine den 
ve layık şekilde yapmaktadır. Zerre kadar da olsa haksızlığa uğratmaz.
 Kullarına muamelesi tam ve adaletli ve merhamet üzerinedir.                                                                                                                                         
Allahu Teala kullarının yapmış olduğu hiçbir iyiliğin en ufak 
bir zerresini dahi karşılıksız bırakmaz, hakkı yerine getirir. 
Hiçbir mazlumun hakkı kaybolmaz.
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?”( Tin Sûresi Suresi, 8. Ayet)
“Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız.
 Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez.
 (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. 
Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.”  (Enbiyâ Suresi 47. Ayet)
“Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı 
ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever.”( Mümtehine Suresi 8. Ayet)
“Her ümmetin bir peygamberi vardır. 
Onlara peygamberleri geldiğinde aralarında adaletle hüküm verilmiş olur.
 Onların hakları yenmez.” (Yûnus Suresi 47. Ayet)
“De ki: Rabbim adaleti emretti…” (A'râf Sûresi,29. Ayet)
“…Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları sever.” (Mâide Sûresi, 42. Ayet)
“Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. 
Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; 
bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, 
doğrusu Allah işlediklerinizden Haberdar'dır.” (Mâide Suresi 8. Ayet)
 
87-C?Mİ
 
Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Câmi’dir.
El-Câmi; “toplayan, bir araya getiren, buluşturup birleştiren”,
kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukatı toplaya”,“bütün övgü ve erdemleri zâtında toplayan” anlamlarına gelir.
El-Câmi; bütün mükemmellikleri zat, vasıf, fiil ve isim olarak kendinde toplayandır. 
El-Câmi; birbirlerine benzeyen varlıkları bir araya getirendir. İnsanları yeryüzünde toplamıştır. 
El-Câmi; birbirine zıt olan varlıkları bir araya getirendir. 
Soğukla sıcağı, erkekle dişiyi, gece ile gündüzü, yaş ile kuruyu bir araya getirmiştir. 
El-Câmi; birbirinden farklı varlıkları bir araya getirendir.
 Gökleri, ayı, denizi, havayı, bitkileri, hayvanları, madenleri bir araya toplamıştır. 
El-Câmi; ruh ve cesedi bir araya getirendir.
 El-Câmî; kalpleri ve dostları birleştirendir. 
El-Câmi; cennette iman edenler ile onların zürriyetlerini birleştirendir. 
El-Câmi; cennette bütün mü’minlerin kalplerini birleştirendir. 
El-Câmi; mü’minleri Allah sevgisi ve Kur’an ile birleştirendir.
Kâinat birbirine benzeyen ve benzemeyen, hatta birbiriyle çelişen
 birçok unsurun oluşturduğu tabii nesnelerden meydana gelmiştir. 
Bu kadar farklı malzemeden tam bir âhenk ve nizam arzeden kâinat kompleksinin meydana getirilişi 
(cem‘), Allah’ın câmi‘ isminin bir tecellisi olarak kabul edilir. 
 Câmi‘ isminin dünya hayatıyla ilgili bir tecellisi de Allah’ın gönülleri birleştirmesinde gözlenir. 
Eşler, ebeveyn-evlât, kardeşler, meslektaşlar, arasında mevcut olan 
kalbî bağlılık, câmi‘ isminin tecellileriyle gerçekleşen ilâhî lutuftan başka bir şey değildir.
Cem‘ kavramını Allah’a nisbet eden âyetlerin çoğu bu ilâhî fiilin âhiret âleminde gerçekleşeceğini ifade eder. 
Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’de âhiretten “toplanma günü” (yevmü’l-cem‘) diye de söz edilmiştir.
Yüce yaratıcı, ölüp yok olan ve maddî varlıkları gözle görülemeyecek halde yok olan 
insanları âhiret hayatında, bedenlerinin temel unsurlarını bir araya getirmek suretiyle 
yeniden canlandırır, hesaba çekmek ve aralarındaki anlaşmazlıkları gidermek
 için toplar ve nihayet iyileri cennette, kötüleri de cehennemde cem‘ eder. 
Câmi‘ isminin âhiretle ilgili bu tecellisi, Kur’ân-ı Kerîm’de 
yine “toplamak” mânasına gelen haşr kelimesiyle de ifade edilmiştir
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür.
(Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter,
 onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar.
 İşte büyük kurtuluş budur. “ (Teğâbun Suresi 9. Ayet)
“De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün
 belli bir vaktinde toplanacaklardır.”( Vâkıa Suresi 49.-50.Ayetler)
“Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin
 amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak
 amel defterlerini okuyacaklar. “(İsrâ Suresi 71. Ayet)
““Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın.
 Şüphesiz Allah sözünden dönmez.” ( Âl-i İmrân Sûresi,9. Ayet)
“…Doğrusu Allah münafıkları ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.”  
( Nisâ Suresi 140. Ayet)
“Herkesin yöneldiği bir yön vardır. 
Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. 
Şüphesiz, Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.” (Bakara Suresi 148. Ayet)
 
88- ĞAN?
 
Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Ğanî’dir.
Ğanî ;“zengin, kendi varlığıyla yetinip başkasına muhtaç olmayan, müstağni” anlamına gelir.                                                                                                                                                      
 El-Ğanî; zat, sıfat, fiil, yaratma, yönetme ve helak etme konusunda hiçbir kimseye ihtiyaç duymayandır.
El-Ğanî; yeme, içme ve uyumaya ihtiyaç duymayandır.
El-Ğanî; kullarının mallarına ihtiyacı olmayandır.
El-Ğanî; kullarının kendisine ibadet etmesine ve övmesine ihtiyacı olmayandır.
El-Ğanî; kullarının şükretmesine ihtiyacı olmayandır.
Allahü Teala, her şey kendisine muhtaç olan ancak hiçbir şey kendisine muhtaç olmayandır.
Sıfat ve zatlarında her türlü uzak olandır.
 Hiçbir şeye ihtiyaç olmamasının yanı sıra aynı zamanda çok zengindir. 
Ancak yarattığı tüm kullar bütün konularda O’na muhtaçtır.
Hiçbir hâlde, hiçbir zamanda, hiçbir yerde ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan,
 tek ve gerçek zenginlik Sahibi olandır Allah. 
Muhtaç durumda olan ise kullardır. 
Dünyanın en zengin insanı da olsa mutlaka bir şeylere muhtaç 
ve bir şeylerden mahrumdur. Bir başka şeye, bir başka insana muhtaç olanın ise 
zenginliğinin gerçek olduğundan söz edilemez.
Aziz ve Celil Olan Allah, sonsuz hazinelerin sahibidir; geçici zenginlikleri de kullarına verendir. 
Allah verdiği bu geçici zenginlikle de insanları imtihan eder.
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız.
 Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.” (Fâtır Suresi 15. Ayet)
“Andolsun, onlar sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnektir. 
Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık olandır.” (Mümtehine Sûresi,6. Ayet)
“Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş olur. 
Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnîdir. (O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur).” (Ankebût Sûresi,6.Ayet)
“İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz.
 Ama içinizden cimrilik yapanlar var. 
Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. 
Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. 
Eğer O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.”   
(Muhammed Suresi 38.Ayet)
“Bu, peygamberlerinin, onlara apaçık mucizeler getirmeleri ve onların da, 
“(Bizim gibi) insanlar mı bizi doğru yola iletecekmiş?” deyip de inkâr etmeleri ve yüz çevirmeleri sebebiyledir. 
Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını göstermiştir. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyıktır.” (Teğâbun Suresi 6.Ayet)
“Mûsâ, şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, 
Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.”   (İbrahim Suresi 8.Ayet)
 
89-MUĞN?
 
Allah'ın en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Muğnî’dir.
Sözlükte “zengin olmak, ihtiyacı bulunmayıp müstağni kalmak” anlamındaki
 gınâ (ganâ’) kökünden türemiş bir sıfat olan muğnî “zenginlik verip tatmin eden” demektir.
Muğnî: “Dilediğine zenginlik veren.”“Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyden müstağni olan.” 
El-Muğnî; İhtiyacı giderir ve zengin eder.
El-Muğnî; Dilediğine zenginlik veren O'dur.
El-Muğnî; Kendisi zengin olduğu gibi, dileğinine de zenginlik veren O'dur.
El-Muğnî:; Zenginlik veren, istediğini zengin eden O'dur.
El-Muğnî; Muhtaç olmaktan kurtaran O'dur.
El-Muğnî ;İhtiyacı giderir ve zengin eder. 
Muhtaç olmaktan kurtaran, dilediğine zenginlik veren, kendisi zengin olduğu gibi,
 dileğinine de zenginlik veren, dilediğini muhtaç olmaktan kurtararak zengin eden, 
istediğini ve dilediğini zengin eden demektir.
Allah İstediğini zengin edendir.
Allah mutlak zenginlik sahibi olan Muğnîdir!
Allah  dilediğini zengin eder, ömür boyunca zengin olarak yaşatır.
Bazı kullarını zenginken fakir, bazılarını da fakirken zengin yapar.
Kul her ihtiyacını Muğnî olan sonsuz ve sınırsız zenginlik sahibi Allah'tan  istemelidir!
Bütün mahlûkatın ihtiyacını karşılayacak olan yalnız ve yalnız Muğnî olan Allah'tır. 
Allah ihtiyacını Kendisine arz edenleri sever.
Etmeyenleri; başka kapılara umut bağlayanları sevmez!
Kendisine açılan elleri asla boş çevirmeyendir.
Çünkü o sonsuz ve sınırsız Sahibidir ve hazinesinden isteyene Verendir!
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. 
Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.” (Fâtır Suresi 15.Ayet)
“Doğrusu zengin eden de varlıklı kılan da O'dur.”(Necm Suresi 48.Ayet)
“Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?” (Duhâ Suresi 8.Ayet)
“…Allah dilediğini hesabsız şekilde rızıklandırır.” (Bakara Sûresi, 212.Ayet)
“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. 
Şüphesiz Allah, her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye lâyık olandır.” (Lokman Suresi 26.Ayet)
“O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi.
 Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız.
 Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.”  (İbrahim Sûresi,34.Ayet)
(Bu yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
 (Devam edecek)
 
 
Toplam blog
: 367
: 683
Kayıt tarihi
: 08.04.13
 
 

1965 Trabzon Of doğumluyum. İlahiyat Fakültesi mezunuyun.Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeniyi..