- Kategori
- Sinema
Issız Adam'daydık...

Geçtiğimiz hafta arkadaşımla beraber son günlerin en popüler filmi Issız Adam’ı izlemek için sinemadaydık.
“Babam ve Oğlum” un öyküsüyle beni oldukça etkileyen Çağan Irmak, bu kez Issız Adam’la karşımdaydı. Kahramanlarımız; Cemal Hünal’ın canlandırdığı restoran sahibi Alper ile Melis Birkan’ın oyunculuğuyla hayat bulan çocuk kostümleri tasarımcısı Ada. Film, Beyoğlu’nun köhne sokaklarında ikinci el kitaplar satan bir kitapçıda Ada ile Alper’in karşılaşmasıyla başlayan ve de gelişen bir aşk öyküsünü konu alıyor. Fragmanını hoş görüntülerin süslediği ve hakkında çoğunlukla olumlu yorumlar duyduğum bu yapıtı izlemek için buradaki sinemada gösterime girmesini merakla bekliyordum…
Filmden önce, nostaljik şarkılarıyla tanıştım. Her biri birbirinden güzel melodiler ve anlamlı sözlerden oluşan tüm şarkılarını resmen ezberledim diyebilirim. Bana göre bir filmi unutulmaz ve büyüleyici kılan senaryosundan çok müzikleridir. Senaryo kötü olsa bile, müzikleri kurtarır işi. Filmi izlersiniz biter, oysa melodiler silinmez kulağınızdan. Hele birde o melodilerin üzerine senaryoyla bütünleşen sözler serpiştirilmişse, o zaman daha da bir etkiler sizi. Issız Adam için seçilmiş şarkılar da aynen bu türdendi işte…
Filmde beğendiğim iki sahne vardı. Ayla Dikmen’in muhteşem yorumuyla ölümsüzleşen “Anlamazdın” şarkısının izleyiciyle buluştuğu sahnelerdi onlar. Bunun haricinde Issız Adam’la ilgili ne yazık ki olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Sinemaya giderken pozitif açıdan ön yargılarla doluydum film hakkında. Duyduğum yorumların çoğunluğu senaryonun çok romantik ve duygusal olduğu yönündeydi. Erkek seyircileri bile ağlatan bir konusu olduğu bilincimde yer etmişti. Salonda yerimizi alır almaz arkadaşımın kulağına “ Bu filmde herkes ağlıyormuş, yanında mendilin var mı? “ diye fısıldadım. Zirâ benim çantamda bir paket Selpak, gözlerimden akacak yaşları silmek için hazır ve nâzır bir şekilde bekliyordu. Dizi yada film izlerken ağlayanlardan olmadım pek. Çok duygusal değilim fakat film hakkında duyduğum yorumlardan dolayı kendimi ağlamak için şartlandırmıştım resmen. Sinemadayken ne zaman ağlayacağım diye her an tetikte bekledim ve sürekli “ Bundan sonraki sahnede bir şey olacak ve ağlayacağım” dedim hep. Ama yanıldım. Ada’nın Tarsus’a gidip Alper’in çocukluğunun geçtiği evde, onun yastığını koklayınca “Bir insanın kokusu yıllar geçse bile değişmiyormuş demek ki” dediği an ve ayrılıklarının üstünden yıllar geçtikten sonra karşılaşıp fondaki “Anlamazdın” eşliğinde birbirlerine sarıldıkları an gözlerim hafifçe dolmuş olsa bile beni ağlatamadı hiçbir kare. Sinemaya giderken bir daha kulağıma gelen yorumları fazla dikkate almamalıyım ve müziklerinden etkilenip senaryodan da aynı muhteşemliği beklememeliyim demek ki!
Senaryoyu fazla beğenmemiş olsam da oyuncuların, canlandırdıkları karakterleri tam anlamıyla izleyicilere yansıttıkları için oldukça iyi bir performans sergiledikleri kanaatindeyim. Ayrıca o hârika şarkıları bizlerle buluşturduğu için Issız Adam’ın Türk sinemasında yer almış olmasından dolayı mutluluk duyuyorum. Çünkü eminim ki bir birinden güzel o melodiler uzun süre kulaklarımdan silinmeyecek…
Sinema kültürüme ıssızlığının ne açıdan kaynaklandığını anlamadığım bir Issız Adam öyküsü eklemiş oldum. Daha izlenecek ve de yazılacak çok film var. O zamana dek hayatınızdan pırıltılar hiç eksik olmasın…
PINAR