İşsizsin sen işsiz kal

70’li yıllarda Cem Karaca’nın söylediği unutulmaz bir şarkı vardı. Karaca şarkısında dinleyiciye şöyle sesleniyordu: “İşçisin sen işçi kal.” Geçenlerde Başbakan Erdoğan düzenlediği TOKİ açılış mitinginde halkımıza bu parçadan alıntı da bulunarak şöyle seslenmişti: “Bize işçisin sen işçi kal dediler. Biz de işçi kaldık. O zamanlar çektiğimi bir ben bilirim. Hastane kuyruklarında ben çok bekledim. Şimdi o kuyrukları biz kaldırdık.”

Hızlı değişimlerin yaşandığı günümüzde, vatandaşlarımızın sorunları da aynı hızla değişmekte. Rahmetle andığımız Karaca’nın şarkısını seslendirdiği dönemde en büyük sorunların başında işçilerimizin çektiği sıkıntılar geliyordu. Bugün ise işçi olmak, sıkıntı çekmek yerine mutluluk kaynağı halini aldı. Üniversite mezunu gençlerimiz bile işsizlikten kıvranır duruma geldi. Ne iş olsa yaparım diyenlerin sayıları da artmakta. Bu nedenle sosyal problemlere yönelik artık yeni parçaların seslendirilmesinden yanayım. İşsizliğin birinci sıkıntı haline geldiği son zamanlarda, Karaca’nın seslendirdiği şarkı, “İşsizsin sen işçi kal” şeklinde söylense halkımızın çilesini daha net yansıtır diye düşünüyorum.

Türkiye’de fakirlik edebiyatı yaparak siyaset yapmak her zaman oy getirmiştir. Ancak geçmişte yaşadığı zorlukları belirli aralıklarla ajitasyon yoluyla dile getiren Başbakanımızın şu sözlerini de siz değerli Milliyet Blog okurlarına anımsatmak istiyorum: Oğlu işsiz babanın feryadına, “senin oğlun da işsiz kalsın yahu” , ‘iş istiyoruz’ diye pankart açan gençlere ise, “Taşı sıkın suyunu çıkartın.” Siyasetçilerimizin söylemleri sonrası bazen böyle tezatlar oluşabiliyor. Şimdi hep beraber, “İşsizsin sen işsiz kal, yoksulsun yoksul kal” diyerek, hayırlı uğurlu günler diliyorum.