Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '07

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbul Kazan Ben Kepçe-1

İstanbul Kazan Ben Kepçe-1
 

Merhaba Sevgili dostlar,

Bir bayram ve üç buçuk günlük İstanbul-Bursa gezisinin ardından sizlere kavuşmanın mutluluğunu yaşıyorum. İstanbul gezimi bir iki yazıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Çektiğim fotoğraflarla süsleyerek bu yazıyı.

Ben İstanbul’u güzel anlatamam, biliyorum. İstanbul yazıma girince yazım güzelleşecek mutlaka. Tüm güzellikler İstanbul’da çünkü.

Yüreğimde İstanbul şiirleriyle vardım Yeditepeli şehre.

Yılın her günü farklı renklere bürünmede eşsiz olan İstanbul, beni kurşuni renkleriyle karşıladı. Gri gök ve gri denizin çerçeve olduğu puslu şehir… Pusunda gizemler taşıyan şehir… Eski gravürlerdeki endamıyla… Boya istediğin renge İstanbul’u… Bin bir duyguya bin bir renk benden… Duygumu da renklerimi de İstanbul’dan almıştım ya hoş…

İstanbul’un ufukları nemliydi.
Başı bulutlu.
İstanbul dünyamda ilk kez böyle ıslaktı.
Duvarlar gri, caddeler, sokaklar ve yüzler…
Bir ben kırmızıydım sanki.
Hoş ben de sırılsıklamdım.
Yanaklarımda ateş ve kırmızı…
Hem kor hem ıslaktım.
Ben de İstanbul’a aşıktım..

Oldum olası İstanbul, bana farklı yüzlerini gösterir..
Bir, saraylı şımarık kadın olur karşımda, bir de bakmışsın sarayın avlularına sıkışmış, gözü dışarıda mahzun bir çocuk.
Bir bakmışsın içli bir kız oldu yüksek duvarların arkasında, yalılarda,
Bazen mağrur, asilzâde bir bey veya paşa olmuş konaklarda.
Ve asırlarca dostu, düşmanı, yedi düveli peşinden koşturan ve kaç sevdalısını toprağa düşürmüş ürkek ve zor bir ceylan…
Ve her medeniyetin suyunu içmiş koca çınar…

Karteller, holdingler ve çok uluslu ticaretler gelmez aklıma
Benim aklıma İstanbul denince fayton gelir,
Balıkçılar ve sandalların suyla raksı gelir, bir de martılar…
Göksu, Çamlıca, Beyoğlu gelir aklıma
Tülbentler, danteller ve mendiller gelir
Ve nice dilber bir de katibim gelir…

İstanbul’un bin bir biçimde resimleri vardır duvarlarımda,
Hep masalımsı devranlardan seslenir.
Ey İstanbul günaha soktun beni!
Aldattım beni büyüten şehirleri
Yine en büyük kaçamağım oldun sen,
Yangınımı bir bilebilsen..

Kimler yanmadı ki senin uğruna!
Cenevizlisi, Venediklisi, Arabı, Bizanslısı, tüm Avrupa
Türkün elinde oldun altından kupa
İçme, seyret sarhoş olursun
Türkün elinde bir lale, bir gül
Dikenine kaç can takıldı hey İstanbul!
Kapına geldim, iki günlüğüne bana bir gül…

Paris, Roma, Viyana elin olsun
Bırak el kendi çöpünde sarhoş olsun..
Sana yedi gök sevdalı,
Yedi tepende yedi belalı..
“Bana İstanbul gerek”
Diyerek geldim sana!

Müjdeli şehir sana geldim kapına dayandım.
Sen mum oldun ben pervane!
Işığına, ateşine yandım
Boğazın rüzgarına kandım
Ve İstanbul! İki gün sende iliklerime kadar ıslandım…

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..