- Kategori
- Şiir
İstanbul sıkıntısı....

Saint Antuan'ın üstünde martılar yoktu
büyük yeşil fenerlerinde güvercinler,
üfürülmüş bir gecenin sonunda
kalkıp giden bir heyulaydı zaman
ve unutulmuş yağmurları o güzün
şaşkın ve korkulu, yollarını koruyup
ertelenmiş erguvana koşarken , aniden
bekliyendiler o kenti de umarsız
son ışıkları satılırken karanlıklara,
şimdi pervasız ve kahve kokuları içinde
üzgün gözyaşlarıydı , onlarca terkedilen.
Galata sarayı yalnız bir kurşuniydi
Talat'ın gönyesine gülümserken,
bir pergel uzaklığındaydı göz kırpması
Pera'ya yoksul bir sabah inerken.
Dingin ve yorgun bir yabancı mavi
somon ve turkuazın perdelediği, tarhunlu
karınca taburelerin üstünde doğrulup
yorgunluk çatısından bakarken, o uzak adalara
kucaklıyordu umarsız sokak taşlarının aydınlığını.
Ötedeki isteksiz nöbetçi kulübeleri
uzakken kirlenmiş terletilmiş bir güne ,
tembel ve arsızca geriniyorlardı
bitmemiş anlarına sokağın ,
onlara dair bir şey yazılmayacaktı
şaşırmayan günlüğüne Pera'nın.
Gül Baba sokağının serçeleri
Tomtom'un kirlenen yüzünü ayıklarken.
23.10.2008 Tarabya,