- Kategori
- Etkinlikler / Festivaller
İstanbul

istanbul
Şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım,
Püfür püfür bir vapurun yan tarafında,
Köprüde balık ekmek yemek, dolmuşa hadi gidelim demek
Ver elini Kadıköy, ver elini Bebek, Tarabya,
Şuanda oralarda olmak vardı ya…
. . .
Çok sevdiğim İstanbul’u anlatan güzel bir şarkının dizeleriyle başlamak istedim bu haftaki yazıma. Birbirinden farklı ırk, dil, din ve hayat tarzına mensup milyonlarca insanı bünyesinde toplayan, yıllar boyunca pek çok şarkıya, şiire konu olan İstanbul; 2010 yılında gösterişli bir organizasyonla Avrupa’nın yeni Kültür Başkenti olmaya hazırlanıyor…
Yayın organları aracılığıyla sık sık duymaya başladığımız -Avrupa Kültür Başkenti- sözcüğünün neyi temsil ettiğini kısaca açıklamak istiyorum….
Avrupa Kültür Başkenti kavramını 13 Haziran 1985’te Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri ortaya çıkarmıştır. Avrupa Birliği tarafından periyodik olarak her yıl belirlenen kent veya kentlere verilen bu unvan, seçilen kentin kültürel yaşamını sergilemesi için son derece önem arz eden bir fırsattır. Kendine özgü kültürel özelliklerini uluslar arası arenada dünyanın her köşesinden gelen misafirlere tanıtma olanağı bulan bu kentler, başarılı bir organizasyonun sonucunda Avrupa’nın en cazip merkezleri arasında gösterilerek saygın bir statüye kavuşuyorlar…
İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti seçilmesinin pek çok sebebi var… Özel coğrafi konumuyla doğuyla batıyı birleştiren muhteşem bir liman kenti olan İstanbul, dünyada iki kıta üzerine kurulu tek şehir olma özelliğiyle de ayrıcalıklı bir yere sahip. Karadeniz’i Ege ve Akdeniz’e, dolayısıyla açık denizlere ulaştıran tek merkez olmasıyla da dikkatleri üzerine çeken bu kent, aynı zamanda ülkemizin en önemli endüstri ve ticaret merkezi. Yurtiçi ve yurtdışına üretim yapan fabrika ve atölyelerin olması, dünya çapında markalaşmış firmaları barındırması ve gökyüzüne uzanan onlarca katlı iş merkezleriyle yüz binlerce kişiye istihdam sağlayan İstanbul, iş ve finans dünyasının kalbi olarak kabul edildiği için yabancı yatırımcıların bakışlarını kendi üzerinde topluyor….
Ayrıca câmi, sinagog ve farklı mezheplere ait çeşitli kiliseleri bir arada bulabileceğiniz eşi benzeri olmayan bu kent, bireylerin yaşam biçimlerini ve inançlarını özgürce yaşayabilme imkânı sağlamasıyla dünyanın dört bir yanından turist olarak gelen kişilerin İstanbul’u görünce buraya yerleşme kararı almalarına vesile oluyor….
Üç imparatorluğa başkentlik etmiş olan mitolojik şehir, yüzyıllar öncesinden günümüze kadar yok olmadan gelen sarayları, hamamları, câmileriyle, geçmişin izlerini taşıyan çarşıları, hanları, çeşmeleriyle, buram buram tarih kokan atmosferiyle görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Büyüleyici bir manzaraya sahip Boğaziçi’yle, tarihsel dokulu adaları, efsanevi Kız kulesi’yle turizm cenneti olan şehr-i İstanbul, dünya çapında eğitim veren üniversiteleri, sanatın her dalını yaşatmaya çalışan kültür merkezleri ve sıkça düzenlenen hem ulusal hem de uluslar arası sanat etkinlikleriyle Avrupa Kültür Başkenti olmayı hak ediyor!
2010 Yılında hayata geçecek olan bu proje şüphesiz ki İstanbul’la beraber ülkemize de büyük katkılar sağlayacak… Bu organizasyon sayesinde tarih boyunca farklı kültürleri bir arada yaşatan görkemli şehir, sahip olduğu kültür mirasını tüm zenginliğiyle Avrupa’yla paylaşacak. Ayrıca İstanbul yeni kültür merkezlerine sahip olacağı için hem kültürel alt yapısı güçlenecek, hem de yaşam kalitesi yükselecek. Uluslar arası bir proje olan bu organizasyon Türk kültürümüzü dünya ülkelerine tanıtırken, yerli- yabancı sanatçılar arasında fikir paylaşımına da olanak sağlayacak. Kriz dönemini yaşadığımız bu günlerde, projenin ülkemize sağlayacağı en önemli fayda; iletişimden organizasyona, eğitimden tasarıma pek çok yeni iş sahalarının açılacak olması… Ülkemizin Avrupa’yla kültürel ilişkilerinin yanı sıra ekonomik ilişkileri de gelişecek. Ayrıca dünyanın dört bir yanından sanat severler ve medya temsilcileri de bu kente geleceği için, İstanbul’la beraber ülkemizin adı da uluslar arası platformda sıkça yankılanacak. Böylelikle milyonlarca kişi ülkemizi tanımış olacak….
“ Sahne senin İstanbul! “ sloganı dilden dile dolaşmaya başladı bile. 2010 Yılının gelmesini pek çok kişi heyecanla bekliyor. Avrupa Kültür Başkenti olmak eminim ki İstanbul’a çok yakışacak ve İstanbul bir kez daha hepimizin gurur duyduğu bir kent olacak…
Hayatınızdan pırıltılar hiç eksik olmasın….
PINAR